Munzur Vadisi Milli Parkı’ndaki yapılaşma faaliyetlerini ve diğer insan etkileşimlerini Avukat Barış Yıldırım değerlendirdi. Pirha’dan Hüseyin Yaşar’a konuşan Yıldırım, Havaçor Deresi ve Mercan Suyu’ndan da kaynak bulan Munzur Nehri’nin özellikle atıklara karşı korunması gerektiğini belirtti. Yıldırım şöyle konuştu: “Munzur Nehri aynı zamanda milli park olan bir sahaya yaşam veriyor. Bu bölgede doğrudan atıkların Munzur Nehri’ne akıtılmasını engellemek lazım. Onun için öncelikle burada yerleşim yerlerinde, Ovacık ilçesinde ve Munzur Nehri’ne su taşıyan sahaları içeren köylerde atık su arıtma tesisleri zorunlu. Fakat bugüne kadar biyolojik atık su arıtma tesisleri maalesef inşa edilememiş. Yine katı atıklar da bertaraf edilemeden, gelişigüzel olarak coğrafi ortamlara bırakılıyor. Bu da bölge ekolojisinin parametrelerinin bozulmasına sebep oluyor.”
Bölgedeki yapılaşma faaliyetlerine değinen Yıldırım, bunun hukuka aykırı olduğunu dile getirdi. “Yıldırım konuya ilişkin şunları dile getirdi: “Munzur Vadisi Milli Parkı sınırları içerisinde çeşitli yapılaşma faaliyetleri mevcut; bulunduğumuz Ana Fatma Ziyareti mevkiinde de görülüyor. Milli park sınırları içerisinde 2873 sayılı Milli ParklarKanunu ile 1985 yılında yürürlüğe giren Milli Parklar Yönetmeliği’ne göre Milli Park Uzun Devreli Gelişme Planı’nda yer verilmeyen hiçbir yapı inşa edilemez. Şu an Munzur Vadisi Uzun Devreli Gelişme Planı, Ankara 3.İdare Mahkemesi’nde açtığımız davada verilen karar ile iptal edildi. Zira 18 Nisan 2011 tarihinde Munzur Vadisi Milli Parkı sınırları içerisinde yapımı planlanan baraj ve HES projeleri için bakanlık üstün kamu yararı alarak yine 2012 yılının Temmuz’unun 6’sında da üstün kamu yararı doğrultusunda uzun devreli gelişme planını uygulamıştı. Şu an için burada gördüğümüz Doğa Koruma Milli Parklar Genel Müdürlüğü tarafından oluşturulan yapı yerleşkesi hukuka aykırı hale gelmiş durumda. Yine görüyoruz; Dersim halkının kutsal bildiği Ana Fatma bölgesinde çeşitli yapılar var. Bu yapıların bulunması hukuka aykırıdır.”
Sit alanı ama…
Munzur Gözeleri’nin, Munzur Nehri’nin önemli kaynaklarından biri olduğunu söyleyen Yıldırım, “Birinci derece doğal sit alanı olmasına rağmen; maalesef insan etkileşimine çok açılmış durumda. Hatta orada FıratKalkınma Ajansı’nın projesi söz konusuydu. Biz projenin hukuka aykırı olduğunu yetkililere de belirttik. Proje sahası değiştirildi.İnsanlığın evrensel mirası; Munzur Vadisi Milli Parkı DünyaKültür Mirası listesinde yer alması gereken bir saha. Bu listede yer alabilmek için belirlenmiş on tane kriter vardır, bir tanesi olduğunda bu listeye girilebiliyor” diye konuştu.
Canlı çeşitliliği fazla
Munzur’daki canlı çeşitliliğine değinen Yıldırım, “Munzur’un halihazırdaki parametreleri değişip su kirlenirse buradaki endemik tür olan Munzur alabalığı yok olur. Munzur alabalığıtemiz ve soğuk akarsularda yaşayan bir tür. Su samurları da sadece temiz akarsularda yaşarlar. Arıtması olmayan bir bölgede yapılaşma artarsa netice itibarıyla bu suyun parametreleri kirlenirse o canlılar burada yaşamaz. Örneğin çengel boynuzlu dağ keçileri; geçen yıl Pülümür ilçemizde akan çaya Hasangazi bölgesinden döküldüğü ifade edilen insan kaynaklı atıklardan dolayı yüzlerce dağ keçisi telef oldu” dedi.
Parametreler bozulmamalı
Yıldırım, Munzur Vadisi Milli Parkı’ndaki yaban hayatı ekolojisinin tahribata uğramaması ve bölge ekolojisinin parametrelerinin bozulmaması için şöyle çağrı yaptı: “Biz gerek ulusal düzeyde gerekse uluslararası düzeyde insanlığın evrensel, kültürel ve doğal mirası olan bu sahanın korunması çağrısı yapıyoruz. Çünkü Munzur Vadisi’ne yönelik insan etkileşimi bu şekilde devam ederse buradaki ekosistem değerlerinin bozulacağı çok açık. Bizim en büyük çağrımız şu; Munzur Vadisi Milli Parkı, Dünya Kültür Mirası listesine alınmalıdır. Bizim en büyük çalışmamız da buna odaklanmış durumda. Güçlü bir florastik ve faunastik bir zenginliğe sahip olan Munzur Vadisi Milli Parkı’nın korunması, gelecek kuşaklara aktarılması bir zorunluluktur. Buraya gelen her bireyin şunu özellikle nazara alması gerekiyor; burası insanlara ait değil, burası insanın da bir parçası olduğu ekosisteme ait. Dünyada hiçbir canlı ekosisteme zarar vermez. Bu bilinçle hareket etmek gerekiyor.Kısa vadede buradaki bu yapılaşma olgusuna, kirlilik olgusuna dikkat çekmezsek, bu noktada gerekli hassasiyeti üretmezsek buradaki parametreler tamamen bozulur. Milli parkı milli park yapan özellikler ortadan kalkarsa milli park da ortadan kalkar. Dersim’in kurumlarıyla, halkıyla, basınıyla birlikte yan yana yürüyerek bu süreci, doğal ve kültürel mirasının korunarak gelecek kuşaklara aktarıldığı olgu döngüsüne evrilmeyi arzuluyoruz.”
En güçlü ekosistem
“Türkiye’de toplamda 45 milli park var” diyen Yıldırım, “En güçlü ekosisteme sahip milli park Munzur Vadisi Milli Parkı’dır. En son tespitlere göre 1900 bitki saptanmış. Bu miktar artacak. Bu kadar küçük bir sahada neredeyse Avrupa ülkelerinin birçoğunu geride bırakacak bitki var” ifadelerini kullandı.
DERSİM