Türkiye’de bir yandan ekonomik kriz büyürken diğer yandan yerli ve yabancı şirketlere yağma alanları yaratılmaya devam ediyor. Birçok yeni maden sahasının açılacağı bildirilirken doğal yaşam ise yok sayılıyor
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Maden İşleri Genel Müdürlüğü’nce 500 maden sahasının ihale edileceği duyurdu. Geçtiğimiz günlerde bu ihalenin işaretini veren Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, bu yıl ihale edilen maden sahası sayısını 2 bine çıkarmayı hedeflediklerini söylemişti. Dönmez, geçen yıl kömür üretiminde 101.5 milyon ton ile rekor kırıldığını, ancak halen yaklaşık 30 milyon ton civarında kömürün ithal edildiğini ve bunun için yılda 4 milyar dolar civarında bedel ödendiğini belirterek, “Bu açığı kapatmamız lazım ve üretimi arttırmaya kararlıyız” ifadesini kullandı.
‘Taşı toprağı altın’
Eski Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak, “Milli Enerji ve Maden Politikası” programı için yaptığı bir tanıtım toplantısında, “En bakir ve gelişmeye açık alanımız maden. MTA özel işbirliğiyle ortaklıklar kurulacak ve bölgesel aramacılık noktasında da bir süreci başlatacağız. Türkiye jeofizik haritası tamamlanıyor. Tüm Türkiye coğrafyasını, bitki örtüsünden topografik yapısına kadar röntgenini çekip madencilikte sahip olunan kaynakları göreceğiz. Bir sonraki adım jeokimya haritası. İlk sonuçlar gelmeye başladı. Çok harika sonuçlar elde ettik. Türkiye’nin taşı da toprağı da altın inşallah” sözleri ile hedeflerinin ekolojik yıkım üzerinden sermayeye alan açmak olduğunu göstermişti.
55 bin saha belirlendi
Soma’da ve Ermenek’te yaşanan madenci ölümlerinin hemen sonrasında maden yasasında değişikliğe gidilmişti. Elbette bu yasa da işçinin çıkarına herhangi bir iyileştirme söz konusu bile olmamştı. Maden yasasında yapılan birçok değişiklikle doğal yaşam alanları, ormanlar, koruma bölgeleri maden ve enerji sahaları için kurban edildi. Maden ve enerji sektörleri için yaratılmış olan büyük bir yağma alanına yenilerini eklemeye çabalayan AKP iktidarı süresince, Türkiye’de madenler için 55 bin adet saha belirlenirken, 593’ü yabancı olan binlerce şirkete maden ruhsatları dağıtıldı.
Sınırsız özgürlük
“Maden Kanunu ve Bazı Kanunlarda ve Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun” Şubat 2019’da yürürlüğe girmişti. Kanunla birlikte şirketlerin kuruluş sözleşmelerinde yer alması gereken ‘madencilik statüsü’ kaldırılarak tüm şirketlerin madencilik faaliyetlerine girebilmesi sağlandı. Madenlerin yurt içinde işlenmesi halinde yüzde 1 ila yüzde 2 düzeyinde olan devlet hakkının yüzde 75’inden vazgeçildi. Maden sahalarında verilmiş olan ruhsatlar kapasite arttırımı veya aynı havzada yeni maden ocağı açılması halinde aynı ruhsatın yeni alanı da içine alması sağlanıp, yeni bir ruhsat ve dolasıyla yeni bir ÇED işlem süreci kaldırıldı. Ayrıca geçtiğimiz gün MAPEG, Tarım ve Orman Bakanlığı Orman Genel Müdürlüğü’ne yazdığı bir yazıda, madencilik faaliyetleri sırasında zorunlu olarak ihtiyaç duyulan altyapı tesisleri için talep edilen alanlarda, alanın pasa döküm alanı olarak kullanımıyla ilgili MAPEG’in görüşünün sorulmasına gerek olmadığını bildirdi.
EKOLOJİ SERVİSİ