• İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
14 Kasım 2025 Cuma
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
ABONE OL!
GİRİŞ YAP
Yeni Yaşam Gazetesi
JIN
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Yeni Yaşam Gazetesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Yazarlar

Faşizmin selefleri, halefleri ve YSK-Ferda Koç

Yeni Yaşam Yazar: Yeni Yaşam
6 Haziran 2019
Kategori: Yazarlar
Facebook'ta PaylaşTwitter'da Paylaş

Biz, 70’li yılların devrimcileri faşizmi önce polisin koruması altında solcu öğrencilere saldıran faşist çeteler olarak tanıdık. “Komandolar” adını taşıyorlardı. CIA’nin yetiştirdiği kontrgerillacı subaylar tarafından Toroslar’daki gibi kamplarda eğitilmiş, kendilerine “Komando” adını veren çete başları (daha sonra bu misyonu üslenenlere “Reis” dediler -tanıdık bir ünvan değil mi?-) ve çevrelerinde kümelenen çakallardan (kendilerine “Bozkurtlar” diyorlardı) oluşuyorlardı. Biz “sivil faşist çeteler” diyorduk onlara ama pek de “sivil” olmadıklarını tahmin ediyor, sivil faşist terörü faşist devlet mekanizmasının bir parçası olarak değerlendiriyorduk. Daha sonra bu “Komandolar”dan A. Çatlı, M.Yazıcıoğlu, M. Gül, Y. Durak, İ.Çiftçi gibi önde gelenlerinin kontrgerilla kadroları oldukları, polisle, MİT’le koordinasyon içinde çalıştıkları kanıtlandı; kanıtlanmanın ötesinde dizilerle vb. normalleştirildi.

Uyuşturucu kaçakçısı Çatlı’dan “kahraman”, Bosna, Çeçenistan vb.deki CIA operasyonlarına eleman temin eden Yazıcıoğlu’ndan “devlet adamı” imal ettiler. Bunların hiçbirinin hesabı sorulmadı. Aradan geçen yıllar içinde “Sivil faşist terör” faşist devletin açık parçası haline geldi. Bu seleflerin gerçek haleflerinin bir kısmı artık resmiyetin doğrudan kanatları altında, “çevik kuvvet polisi” ve “uzman erbaş” havuzunda kitle haline getirilip PÖH’de JÖH’de kadrolaşıyor. Bir kısmını, dışarda ve içerde iktidarın yarı resmi terör örgütleri, “Cihatçı Çeteler” olarak izliyoruz.

Bir diğer kısmı ise Peker ve binlerce çorbacısında gördüğümüz gibi “devlet mafyacısı” olarak sahne alıyor. Biz 70’li yılların devrimcileri faşizmi önce Deniz’lerin kalemini kıran Savcı Ali Elverdi olarak, Ziverbey işkencehanesini bizzat yöneten İstanbul Sıkıyönetim Komutanı Faik Türün olarak gördük. TCK 146/1’in uygulanabilmesi için ortada hiçbir neden yoktu. Ama Demirel’in “üçe karşı üç” (Menderes- Zorlu-Polatkan’a karşı Deniz-Yusuf-Hüseyin) goygoyculuğunun faşizmin merkezinde karşılığı vardı.

Kontrgerilla, Kültür Sarayı’nı yakıyor, Marmara yolcu gemisini ve Eminönü Araba vapurunu batırıyor ve Ziverbey’de işkenceyle alınan ifadelerle ilerici aydınlar ve ABD hizasına girmeyen kurmay subayları enterne ediyordu. Sıkıyönetim mahkemelerini DGM’lerle sürdürme girişimi grev ve yaygın direnişlerle durduruldu ama 12 Mart yargısının ve işkencelerinin de hesabı sorulmadı. DAL’la, 12 Eylül’ün sıkıyönetim mahkemeleriyle, Diyarbakır ve Mamak hapishaneleriyle 12 Eylül, 12 Mart faşizminin takibat, yargı ve cezalandırma usullerini “yetkinleştirdi”. Açığa çıkarıldılar ama bunların da hesabı sorulmadı.

12 Eylül sonrasında faşizmin bu alandaki mirasını yargı düzeyinde Nusret Demiral, Nuh Mete Yüksel isimlerinde simgeleşen DGM’ler devraldı. İşkenceli sorguları delil saymaya devam edilirken, bir de üstüne “delil imalatı” eklendi. Nuh Mete Yüksel, TBMM’de “Harçlara Hayır” pankartı açan üniversite öğrencilerinin evlerini bastırtıp, arama sırasında evlerine Molotof kokteyli koydurturken görüldü. Faşizm, iktidarı değişse de kendisi namına işlenen hiçbir suçun hesabını sormaz. Bunların da hesabı hiç sorulmadı. AKP-Gülen koalisyonu sırasında Nuh Mete Yüksel bir kaset komplosuyla tasfiye edildi ama işlediği hiçbir gerçek suçtan soruşturulmadı. Zekeriya Öz isminde simgeleşen “Özel Yetkili Savcılar” ve “Uzman Ağır Ceza Mahkemeleri” Nuh Mete Yüksel’in mirasını “başarıyla” devraldılar ve yeni “zirvelere” taşıdılar. Şimdi onların yarattığı yargısal çöplükte Sulh Ceza Mahkemeleri’nin “Çocuk Hakim ve Savcıları” eşiniyor. Artık yüzbinlerce insanın evlerinde, hapishanelerde tutulmaları, işlerinden edilmeleri, sürgüne yollanmaları için bir suçla suçlanmaları dahi gerekmiyor.

Cezalandırma için suç gerekmeyince, delile de ihtiyaç olmuyor, (ibret verme ihtiyacı dışında) işkenceye de, delil imalatına da! Diyarbakır ve Mamak cezaevlerinin hesabı hiç sorulmadı. DAL’ın Yazıcıoğlu’su, İstanbul işkencehanelerinin, 1000 yargısız infazın Ağar’ı Özal’dan Erdoğan’a (istedikleri sürece) rütbe üstüne rütbe, güç üstüne güç kazandılar. Şimdi insanlara evlerini, ülkelerini hapishane haline getiren, aile boyu ceza ve aforozu, meslek icraasına yasak koyup işsizliğe ve açlığa mahkum etmeyi infaz usulü haline getiren bir karanlık çukurdayız. Faşizmin selefleri ile haleflerine ilişkin bu öyküyü çeşitlendirir ve ayrıntılandırırsak bu yazının sonunu getiremeyiz.

Şimdi sıra ülkenin en “kurallı” kurumu, 50 milyon seçmenle oynanan seçim oyununun hakemi YSK’nın faşizmin aparatı haline getirilmesine geldi. “Tam kanunsuzluk” gerektiren bir işlem için kendi yaptığı ve göz yumduğu bir “usulsüzlüğü” gerekçe göstererek kendisine verilen yetkiyi açıkça kötüye kullanan bu kurum, İl ve İlçe Seçim Kurullarına ilişkin suç duyurularını geri çekmesiyle birlikte, hukuki bir yetkiyi iktidar adına gaspetmiş bir çete olduğunu ilan etti.

Diyelim ki İstanbul seçimini İmamoğlu 250 bin farkla kazanmış olsun ve YSK’nın, iktidarın eli kolu bağlanıp İmamoğlu İBB Başkanlığı koltuğuna oturmuş olsun; bu kazanılmış bir “seçim” mi olacak? İktidarın emir ve komutası altında “Reis’in iradesinden yüksek yasa tanımayan” bir YSK’yı seçimin çok yüksek bir fark elde edilerek kazanılması suretiyle “normalleştirmek” seçme seçilme hakkının tamamen ortadan kaldırılmasının yoluna taş döşemektir.

Evet, elbette İBB seçimleri büyük bir farkla kazanılmalı ve YSK’nın da iktidarın da eli kolu bağlanmalıdır. Ama bu sonuç elde edilsin edilmesin, bu seçimlerle birlikte Türkiye’nin anti-faşist gündeminin orta yerine seçme ve seçilme hakkını gaspeden iktidar ve suç ortaklarından hesap sormaya yönelik bir eylem programının oluşturulması yerleşmiştir. Bunu yapamazsak şimdiki YSK çetesinin haleflerinin neler yapacağı, faşistleştirilen kurumlardaki halef selef ilişkilerine bakılarak anlaşılabilir.

Önceki Haber

Bir harf öğreteni intihar ettiriyorlar

Sonraki Haber

Savaşa destek işçiyi vuruyor-Hüseyin Deniz

Yeni Yaşam

Yeni Yaşam

İlgiliYazılar

Meclis komisyonunun anlamı

Meclis komisyonunun anlamı

Yazar: Reyhan Hacıoğlu
14 Kasım 2025

Türkiye'deki ulus devletçi yapılanma Kürtlerin de devleti haline gelebilecek mi? Bu enerjiyi kendi bünyesine alabilecek mi? Meclis'teki Milli dayanışma, kardeşlik...

Teke düşüyoruz

Somut programın başarısı: Mamdani

Yazar: Heval Elçi
14 Kasım 2025

New York Belediye Başkanlığı’na sosyalist Zohran Mamdani seçildi. Yorgun demokratların hepsine kötü haber, demek ki olabiliyormuş. İlk önce bunu hissetmemiz...

Türkiye ateşle oynuyor

Anayasa yoksa

Yazar: Nazlı Buket Yazıcı
13 Kasım 2025

Adalet ve hukuk olmazsa demokratik bir toplum da olmaz. İnsanlar haksızlıklar karşısında haklarını aramak için mahkemelere başvuru yapar. Yargı sistemi...

Halkın sanatçısı olmak

Süreç karşıtlığı ve bilişsel çelişki

Yazar: Heval Elçi
13 Kasım 2025

Barış süreçleri, uzun süreli ve derin çatışmalardan sonra toplumlar için hem büyük bir umut hem de ciddi bir zihinsel gerilim...

Otokrasiden çıkış dersleri

‘Barış’ ve ‘demokrasi’: Ekonomik ve sosyal kalkınmanın alt yapısı

Yazar: Nazlı Buket Yazıcı
12 Kasım 2025

Türkiye ekonomisinin birçok yapısal problemi var. Bunların başında onlarca yıldır ekonominin yılda ortalama %4-5 büyümesine rağmen, ülkenin ekonomik ve sosyal...

Barışın öznesi kim?

Barışın öznesi kim?

Yazar: Nazlı Buket Yazıcı
12 Kasım 2025

Bugün yapılması gereken, 'barışı olmalı mı olmamalı mı?' sorusu etrafında demagoji yapmayı bırakıp 'barışı kim inşa ediyor?' sorusunu sormaktır. Çünkü...

Sonraki Haber

Savaşa destek işçiyi vuruyor-Hüseyin Deniz

SON HABERLER

Azad Çetin için kurulan taziye kitlesel ziyaret edildi

Azad Çetin için kurulan taziye kitlesel ziyaret edildi

Yazar: Yeni Yaşam
14 Kasım 2025

Vince çıkan işçilerin eylemi kazanımla sonuçlandı

Vince çıkan işçilerin eylemi kazanımla sonuçlandı

Yazar: Yeni Yaşam
14 Kasım 2025

Turizm Bakanlığı bütçe görüşmeleri: Hasankeyf iktidarın kültür sicilinde en ağır sabıka

Turizm Bakanlığı bütçe görüşmeleri: Hasankeyf iktidarın kültür sicilinde en ağır sabıka

Yazar: Yeni Yaşam
14 Kasım 2025

MESEM’li çocuğun ölümü: Kusurlu bulunan firma yetkilisi serbest bırakıldı

MESEM’li çocuğun ölümü: Kusurlu bulunan firma yetkilisi serbest bırakıldı

Yazar: Yeni Yaşam
14 Kasım 2025

Dilek İmamoğlu: Adalet yara alırsa umut yeşermez

Dilek İmamoğlu: Adalet yara alırsa umut yeşermez

Yazar: Nazlı Buket Yazıcı
14 Kasım 2025

Hêne’de orman yangını

Hêne’de orman yangını

Yazar: Nazlı Buket Yazıcı
14 Kasım 2025

Gazze’de savaşın çocuklara etkisi: Açlık ve güvensizlik derinleşiyor

Gazze’de savaşın çocuklara etkisi: Açlık ve güvensizlik derinleşiyor

Yazar: Bedri Adanır
14 Kasım 2025

  • İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
yeniyasamgazetesi@gmail.com

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

E-gazete aboneliği için tıklayınız.

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Tümü
  • Güncel
  • Yaşam
  • Söyleşi
  • Forum
  • Politika
  • Kadın
  • Dünya
  • Ortadoğu
  • Kültür
  • Emek-Ekonomi
  • Ekoloji
  • Emek-Ekonomi
  • Yazarlar
  • Editörün Seçtikleri
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Karikatür
  • Günün Manşeti

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır