Diyarbakır’da 14 sivil toplum örgütü ve siyasi parti, PKK Lideri Öcalan’ın avukatları aracılığıyla ilettiği deklarasyona dair açıklama yaparak, ‘Herkesi özgürlük ve demokrasi değerleri etrafında buluşmaya çağırıyoruz’ dedi
DTK, HDP, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP), Özgür Kadın Hareketi (TJA), HDP Kadın Meclisi, HDP Gençlik Meclisi, Rosa Kadın Derneği, 78’liler, Tutuklu ve Hükümlü Ailelerle Yardımlaşma Derneği (TUAY-DER), Medeniyetler Beşiğinde Yakınlarını Kaybedenlerle Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (MEBYA-DER), Ekoloji İnisiyatifi, Mezopotamya Dil ve Kültür Araştırma Derneği (MED-DER) ve Özgürlük İçin Hukukçular Derneği’nin (ÖHD) de aralarında bulunduğu 14 sivil toplum örgütü ve siyasi parti, PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın avukatı ve aile bireyleri aracılığıyla gönderdiği mesajlarına ilişkin basın açıklaması düzenledi. TUAY-DER önünde yapılan açıklamayı kitle adına DBP İl Eşbaşkanı Galip Kandemir yaptı. Kandemir, insanlık tarihinin en büyük devrimlerinin yaşandığı Anadolu ve Mezopotamya topraklarında emperyalist güçlerin yarattığı kriz ve kaosla boğuştuğunu belirterek, yaşanan kriz ve kaosun sorumlusunun demokrasi ve özgürlük değerlerinden nasibini almamış ve tüm toplumsal değerleri sömüren iktidar güçleri olduğunu söyledi.
Öcalan’ın mesajına vurgu
Demokrasi, eşitlik ve özgürlük için yeterli yoğunluk ve iradeyle yürüyerek başaracaklarına inandıklarını belirten Kandemir, Diyarbakır’daki demokratik kurumların bugüne kadar yürüttüğü güçlü ve kararlı mücadeleyi; demokratik Türkiye’yle taçlandıracağına dair iradelerini yeniden beyan etmek istediklerini söyledi. Kandemir, “Sayın Abdullah Öcalan, yayınladığı 6 Mayıs tarihli 7 maddelik demokratik deklarasyonla ‘genelde Ortadoğu özelde Türkiye’de yaşanan krizden çıkışın yolunun başta savaş olmak üzere fiziki şiddet araçlarıyla değil, yumuşak güçle yani akıl, politik ve kültürel güçle çözülebileceğini’ vurgulayarak tüm demokrasi güçlerini sorumluk almaya davet etmiştir. Gerek 6 Mayıs tarihli Deklarasyonu gerekse de 2013 Newroz bildirgesi ile Türkiye de yaşanan siyasal, ekonomik, sosyal, kültürel tüm toplumsal sorunların çözümü ve Türkiye’nin demokratikleşmesi için ‘her türlü kutuplaşma ve çatışma kültüründen uzak, demokratik müzakere yöntemine şiddetle ihtiyaç olduğunu’ belirtmiş, demokratik siyaset ve toplumsal uzlaşı ile çözülebileceğini yalın bir şekilde ortaya koymuştur” dedi.
‘Mücadeleyi yükseltelim’
İnkar, imha ve savaşla Türkiye’nin sorunlarının daha da derinleşeceğine ve bu sorunların ancak demokratik mücadele ve demokratik müzakere ile çözülebileceğine inandıklarını vurgulayan Kandemir, “DTK Eşbaşkanı Leyla Güven öncülüğünde başlayan, cezaevlerinde ve dünyanın dört bir yanına yayılan açlık grevi direnişleri ve bu direnişe alanlarda öncülük eden beyaz tülbentli anaların onurlu ve kararlı duruşu İmralı kapılarını aralayarak demokratik barışçıl çözüm için tarihi bir fırsat yarattığını” söyledi. Demokratik çözüm ve barışın iktidar güçlerinden beklenmeyeceklerini belirten Kandemir, şunları söyledi: “Sayın Öcalan’ın çağrısına Başure Kürdistan’a işgal operasyonu ile yanıt veren AKP- MHP iktidarının tavrı bir kez daha göstermiştir. Bu işgal girişimini halklarımızın demokratik birliğine ve özgür geleceğine dönük saldırı olarak görüyoruz. Dolayısıyla yeniden ortaya çıkan demokratik çözüm şansını AKP-MHP iktidarının provoke etme girişimlerine, savaşa ve işgale karşı tüm demokrasi güçleri olarak sesimizi yükseltmeli, eyleme geçmeliyiz. Bunun için başta Amed olmak üzere Türkiye ve Kürdistan’daki tüm halklar, inanç grupları, kadınlar, gençler, siyasi partiler, STK’lar, demokratik kurum ve kuruluşlar, aydınlar, yazarlar, sanatçılar ve insan hakları savunucularını eşitlik, özgürlük ve demokrasi değerleri etrafında buluşarak demokratik Türkiye’yi inşa etmeye ve bunun mücadelesini yükseltmeye çağırıyoruz.”
DİYARBAKIR