‘Aştarakan Yetimhanesi’nin eğitmen ve çocuklarına’
Ezidi Kürtler 1930’lardan sonra, Sovyetler Birliğine bağlı cumhuriyetlerde, kürt kültür rönesansı başlatıyorlar ve eşsiz eserler yaratıyorlar. Bugüne değin devam eden edebi ve sanatsal üretim o kadar büyük toplumsal boyuttadır ki tabiri caizse kitabı olmayan Kürt yok gibidir. Kitabı olmayanın da onlarca şiiri var. Yüze aşkın eser bırakan çok sayıda edebiyatçı var. Onlarca gönüllü araştırmacı, sözlü Kürt edebiyatının da eşsiz arşivini yapmışlar. Şehir şehir, Köy köy, ev ev dolaşıp, her insanın hafızasına başvurmuşlar. Sonunda sözlü edebiyattan yazıya dökülmemiş bırakın tek bir hikaye, destan ve stranı, tek bir atasözü, bilmece, mani dahi kalmamış. Ben de bu köşeden bir nebze de olsa, vefa borcumuza binaen, dönem dönem, bu edebiyatçı ve sanatçılardan, onların eşsiz eserlerinden dilim döndükçe bahsedeceğim.
Ezidilerin toplu halde Sovyetler Birliğine geçişi 1. Dünya Savaşı dönemine dayanıyor. İnançlarından dolayı, savaşta yaşanan yıkımdan ve acılardan, toplumca çok etkilenince, canlarını kurtarmak için atalarının topraklarını büyük bir acıyla geride bırakıp, yaşadıkları Serhat’a, en yakın sınır olan Sovyetler Birliği tarafına geçmişler. Ve cumhuriyetlerine dağılmışlar
Savaşın en büyük mağduru, anne ve balalarını yitiren ve ortalıkta kimsesiz kalan binlerce korumasız yetim küçük çocuktur. O dönem Sovyetler +Birliği’nin dört bir yanında bu çocukların barınması ve eğitimi için onlarca yetimhane açılıyor. Ermenistan’ın Aştarakan bölgesinde açılan yetimhaneye de 50-60 Ezidi çocuk yerleştiriliyor. Bu yetimhanenin sorumlusu da Xerebe Digorlu (Uzunkaya köyünden) eğitimli bir Kürt kızı olan Nura Egid Ağadır (Polatbekov)
1921 yılının sonbaharında vefalı ve iyi bir Kürt dostu olan Ermeni aydın ve dil bilimci Hakob Xazaryan, Kürtler arasındaki ismi ile Ape Lazo, Kürtçe alfabeyi hazırlıyor.O vicdanlı ve merhametli insan, Nura Egid Axa ile birlikte Aştarakan Yetimhanesi’ndeki Kürt çocuklarına Kürtçe eğitim veriyorlar ve o çocuklar büyüyünce, yakılmış yıkılmış vatandan uzakta, o vatanın hasretinin küllerinden yaratılan rönesanssın parçası oluyorlar. Onlardan Cerdoyê Genco; Kendisi gibi diğer yetim Ezidi Kürt çocuklarıyla birlikte, Sovyetler’deki ilk Kürtçe gazete olan Riya Teze’yi çıkarıyor ve gazeteye yazılar yazıyor.
Dr. Çerkez Bakayev; okuyup dil bilimci oluyor ve Kürtçe-Rusça sözlük hazırlayıp yayımlıyor. Biroye Memo; Güney Kafkasya Kürt Pedagoji Meslek Okulu’nun müdürü oluyor .
Ûsîvê Elî; Kürtçe öğretmeni olunca, köy köy dolaşıp Kürt çocuklarına ana dillerinde eğitim veriyor. Üç de Kürt kızı vardır Aştarakan Yetimhanesi’nde; Zeyneva İbo, Xanima Rizgo ve Hesreta Mîrze. Üçü de sonrasında filoloji eğitimi alıp, dil bilimci oluyorlar. Bunlardan Zeyneva İbo ayni zaman da Erivan Radyosu’nun Kürtçe bölümünün ilk kadın spikerlerindendir. O efsuni ‘Yêrevan xeber dide guhdarên ezîz, bibihên xeberdana me bi zimanê Kurmancî ‘(Yerevan konuşuyor aziz dinleyeciler, Kürtçe konuşmamızı dinleyin) açılış cümlesi ile radyonun sesinin ulaştığı dört bir yanda Kürtleri ibadete çağırır gibi radyonun başına topluyor.
Karsta, onların düşlerinin dünyası köylerinde dolaşmak, onlar olmadığı için hüzünlü ama onların dipdiri düşleri, düşünceleri ve geri de kalanların ruhlarıyla birlikte dolaşmak da bir o kadar bahtiyar ediyor insanı. Erebê Şemo’nun Susuz ilçesinde, Qanadê Kurdo’nun Susuz, Xelîlê Çaçan’ın Hesocano, Casîmê Celîl’in Qizilqule, Hecîyê Cindî, Zeyneva İbo, Emînê Evdal ve Cerdoyê Genco’nun Emençayır, Wezîrê Eşo’nun Şirinköy, Hesenê Şiko’nun Şatıroğlu köyünde şimdilerde kendi isimleri aşkla anılıyor ve çocuklara bu isimler veriliyor. Ruhları şad olsun hepsinin.
Not: Aştarakan Yetimhanesi’ni anlatan ‘Ewledên Şîr Helal’ videoma www.youtube.com/c/AyhanERKMEN kanalımdan ulaşabilirsiniz.