Ekonomik kriz her geçen gün daha da derinleşirken, faturası da yoksula ve küçük esnafa kesiliyor. Türkiye Esnaf ve Sanatkârları Konfederasyonu (TESK) verilerine göre, Türkiye’de kriz nedeniyle 5.5 yılda yarım milyonun üstünde esnaf iflas bayrağını çekti. Bu yılın ilk yarısında da kepenk kapatan esnaf sayısı 53 bin 420’yi buldu. Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (TÜRK-İŞ), Haziran ayı açlık ve yoksulluk sınırı araştırmasına göre ise, dört kişilik ailenin açlık sınırı 2 bin 067 lira iken, yoksulluk sınırı 6 bin 733 lira, evli olmayan-çocuksuz bir çalışanın “yaşama maliyeti” ise 2 bin 559 lira.
Mezopotamya Ajansı’na konuşan farklı iş kollarından emekçiler ve Van’da faaliyet yürüten kadın esnaflar, krizin kendilerini nasıl etkilediğini anlattı.
‘Dükkanı açtığımız gibi kapatıyoruz’
Okulların tatil olması ile birlikte çalışmak için Mardin’den İstanbul’a gelen lise öğrencisi Yunus Özü:, “Okullar tatilde olduğu için Mardin’den buraya gelerek, eniştemle beraber büfede çalışıp, aileme katkı sağlamaya çalışıyorum. Ama dükkanı açtığımız gibi kapatıyoruz, desek doğru olur. Çünkü gerçekten iş yok. Artık eve ekmek götürmek çok zor.”
‘Her şey çöküşe gidiyor’
Van’da Rus Pazarı’nda 15 yıldır dikiş-nakış yaparak geçimini sağlayan Fatma Altındağ: “Daha önce tıklım tıklım olan çarşı şimdi bomboş. Kriz insanları çok etkiledi, dolayısıyla artık bir şey alamıyorlar. Ben iş yeri sahibi olduğum halde bayramda tanıdıklarımdan borç alarak ürün aldım. Her şey, çöküşe doğru gidiyor. Küçük esnafın hepsi yavaş yavaş kapatıyor. Her gelen bir ay kalıp gidiyor. Daha önce sabit müşteriler vardı, ama hepsi gitti.”
‘Bir tek emeğimize zam gelmedi’
İstanbul’da asıl mesleği ayakkabı tamirciliği olan ancak krizden kaynaklı beyaz eşya tamirciliğine başlayan Feyzi Polatlı (62): “Kiramı dahi yatırmakta zorlanıyorum. Millette para olmadığı için emeğimizle beraber 50 Lira olan bir işçiliğe, 20 Lira diyoruz. Yani yaptığımız işin malzeme parasını bile alamıyoruz. Zam gelmeyen tek şey biz emekçilerin verdikleri emektir. O yüzden ekonomik kriz en çok bizi etkiliyor. Geçen seneyle alım gücümüzü karşılaştırdığımızda daha kötü durumdayız. Ve her geçen gün daha da kötüleşiyor bu durum. “
‘Krizin nedeni dolar değil savaş’
6 yıldır kadın giyimi üzerine satış yapan Çiğdem Kaya: “İki yıl önce büyümek için yaptığımız planı, bu kez de küçültmek için yapıyoruz. Daha önce terzilik yapıyordum. Durumlar o zamanlar bu kadar kötü değildi. Şimdi ne ürün alabiliyoruz ne de satabiliyoruz. Aldığımız ürünün üzerine zaten kar koyamıyoruz. Geçen yıl sattığım ürünü bu yıl toptancıdan bile alamıyorum. Şu an sermayeye yüklenmiş durumdayız. Bütün esnaflar bu durumda. Ben iş yerimi ekonomik krizden dolayı devren satmayı düşünüyorum, fakat satacak kimseyi de bulamıyorum. Sadece terzilik yapacağım artık. Krizin nedenini doların yükselmesine bağlıyorlar ama kimse ülkedeki savaşı ya da farklı ülkelerle anlaşmazlığı görmüyor. Bu kriz, bütün hayatımıza yansıyor.”
‘Tüketime bağımlıyız’
Kağıt toplayarak geçimini sağlayan Erol Şakarakoğlu: “Ekonomik krizi sokak da çok iyi analiz edebiliyorum. Ekonomik krizden dolayı insanlar arasındaki ilişkiler de bile farklılaşma var. Ülke olarak tüketime bağımlı hale geldik. Tüketime dayalı her ekonomi modeli krizlere gebedir. Her geçen gün alım gücümüz azalarak devam ediyor. Bu ekonomi modelinin ve toplumsal yapının baştan değişmesi lazım. Günü kurtarmaya yönelik değil, geleceğimize yönelik ekonomi modelleri geliştirmemiz lazım. Bizi yönetenlerinde bu temelde düşünerek yönetim modelleri geliştirmeleri gerekir.”
EKONOMİ SERVİSİ