Avrupa Komisyonu tarafından finanse edilen MFRR Projesi kapsamında AB ve AB’ye aday ülkelerdeki basın özgürlüğü raporuna göre, Türkiye’de gazetecilere yönelik 2024’te 317 hak ihlalinin yaşandı. Tutuklama, gözaltı ve hapis, 128 gazeteciyi kapsayan 51 vaka ile Türkiye’deki en yaygın ihlal türü oldu
Avrupa Komisyonu tarafından finanse edilen Medya Özgürlüğü Hızlı Müdahale (MFRR) Projesi kapsamında; Avrupa Basın ve Medya Özgürlüğü Merkezi (ECPMF), Avrupa Gazeteciler Federasyonu (EFJ) ve Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI) tarafından 2024’te Avrupa Birliği (AB) ve AB adayı ülkelerde “basın özgürlüğüne yönelik hak ihlalleri” raporlandı. Bin 548 hak ihlalinin belgelendiği belirtilen raporda, 2024’te 2023’te kaydedilen bin 153 hak ihlalinin arttığı belirtildi. Raporda, bu durumun endişe verici olduğu kaydedildi.
Raporda, Kuzey ve Doğu Suriye’de haber takibi yaptığı sırada 19 Aralık’ta Türkiye’nin SİHA ile hedef alarak katlettiği gazeteciler Nazım Daştan ve Cihan Bilgin’e de yer verildi.
Dört bölümden oluşan raporda, 27 AB üye Devleti ve AB’ye aday statüsündeki 9 ülkenin basın özgürlüğü durumunun analiz edildiği belirtildi. İlk bölümde başlıca sorunları ve eğilimleri açıklayan raporun ikinci bölümünde seçim süreçleri, çevre haberciliği ve yanıltıcı haberlere dair açıklamalar yer aldı. Üçüncü ve Dördüncü bölümlerde ise Türkiye’nin de arasında olduğu 6 AB aday ülkesi ve 6 AB üye ülkesinin durumu analiz edildi. Raporda, “Gazetecilere yönelik yasal saldırılar da 2024 yılında artarak 556 medya çalışanı veya kuruluşunu etkileyen 319 davaya dönüştü. Buna ek olarak, sansür ve müdahale 2023’te yüzde 23,7’den 2024’te yüzde 35,6’ya yükselerek önemli bir artış gösterdi. Bu durum özellikle çevre ve seçim haberciliğinde kendini göstermiş olup, 69 ihlal genellikle iklim protestolarında meydana gelen çevre haberciliği ile ilgili, 206 ihlal ise sansür ve sözlü saldırıların en yaygın olduğu seçim haberciliği ile ilgilidir” denildi.
Gösteriler ve protestoların gazeteciler için en tehlikeli ortamlar arasında yer aldığı belirtilerek, vakaların yüzde 51’inde gazetecilerin, genellikle polis veya devlet güvenlik güçleri tarafından fiziksel saldırıya uğradığı kaydedildi.
AB ülkelerin genel durumu
AB’ye üye 27 ülkedeki ihlallerin kaydedildiği raporda, Belçika, Fransa, Hollanda, Slovakya, Macaristan, İtalya olmak üzere toplamda 6 ülkenin ayrıntılı bilgilerine yer verildi. AB’nin genel durumunun yer aldığı bölümde, bin 446 medya kuruluşu ve çalışanının saldırıya uğradığı 942 basın özgürlüğü ihlalinin raporlandığını belirtilerek, gazetecilik faaliyetlerinin engellenmesinin en sık rastlanan ihlal olduğu kaydedildi. Raporda, “Engellenen gazetecilik faaliyetleri arasında en belirgin olanı, akreditasyonun keyfi olarak reddedilmesi veya haber yapmalarının genel olarak engellenmesi de dahil olmak üzere gazetecilerin haber yerlerine erişiminin engellenmesidir. Bu tür vakalar çoğunlukla, gazetecilerin protestoları haberleştirdiği, özel şahısların ve polisin ana failler olduğu veya kamu görevlilerinin ve siyasi partilerin sıklıkla basın çalışmalarının engellenmesine dahil olduğu siyasi etkinlikler ve basın toplantıları sırasında meydana geldi” denildi.
Raporda, gazetecilerin 10’u yaralanmayla sonuçlanan 22 vakayla polis şiddetine maruz kalmasının yanı sıra ekipmanlara da saldırılar olduğu kaydedildi.
AB aday ülkelerin genel durumu
AB’ye aday ülkelerden 9’unun incelendiği ve Arnavutluk, Bosna Hersek, Gürcistan, Sırbistan, Türkiye ve Ukrayna’nın ayrıntılı bilgilerinin yer aldığı raporda bin 121 medya kuruluşu ya da medya çalışanını etkileyen 606 vakanın belgelendiği belirtildi. Aday ülkelerde seçim süreçlerinden gazetecilerin haberleri nedeniyle tehditlerle karşılandığı belirtilen raporda, “Türkiyeli gazeteciler Altan Sancar ve Ömer Akın, yerel seçimler sırasında yaşandığı iddia edilen seçim usulsüzlükleri ve seçmen sahtekarlığı ile ilgili haberleri nedeniyle yetkililer tarafından soruşturma altına alındı” denildi.
Türkiye
Raporda, Türkiye’de basın özgürlüğü, hükümetin baskıları, kapsamlı sansür ve gazetecilere yönelik yargılamalar nedeniyle sürekli tehdit altında kaldığı belirtilerek medya kuruluşu ve çalışanına yönelik 317 hak ihlalinin raporlandığı kaydedildi. Türkiye’de 2024 yılında en endişe verici gelişmenin “Etki Ajanlığı” yasa tasarısının yeniden gündeme getirilmesi olduğu kaydedilen raporda, yasa tasarısının gazetecilerin casus olarak muamele görmesine neden olduğu ancak sivil toplum örgütleri ve gazeteciler tarafından gösterilen tepkilerin yasa tasarısının ertelenmesine neden olduğu hatırlatıldı.
Türkiye’de kaydedilen ihlallerin çoğunun tutuklama ve gözaltılar olduğu belirtilerek, “Tutuklama, gözaltı ve hapis, 128 gazeteciyi kapsayan 51 vaka ile Türkiye’deki en yaygın (yüzde 37,8) ihlal türü oldu. Türkiye gazetecileri hapsetme konusunda en kötü sicillerden birine sahip ve bu raporun yayımlandığı tarihte 18 gazeteci hapiste. İzleme dönemi boyunca yetkililer, muhalif sesleri bastırmak için sürekli olarak toplu gözaltılar ve gazetecilerin evlerine şafak baskınları düzenledi. Toplamda 32 gazeteci gösterileri takip ederken veya gösterilere katılırken gözaltına alındı. Hem yerli hem de yabancı gazeteciler sık sık gözaltına alındı ve seyahatleri sırasında ülkeye giriş ve çıkışları yasaklandı” ifadelerine yer verildi.
Raporda, gazetecilerin sıklıkla “terör propagandası yapmak” veya “cumhurbaşkanına ve kamu görevlilerine hakaret etmek” ile suçlandığı belirtilerek, en az 32 gazetecinin çalışmaları nedeniyle hapis cezasına çarptırıldığı kaydedildi. Raporda, şu ifadelere yer verildi: “Gazeteciler Hamdiye Çiftçi Öksüz, Erdem Gül, Ahmet Altan, Nazlı Ilıcak ve Fevzi Yazıcı’nın da aralarında bulunduğu sekiz gazeteciye terörle bağlantılı suçlamalarla altı yıl üç aya varan uzun hapis cezaları verildi. İzleme döneminde en az 11 gazeteci ölüm tehditlerinin hedefi oldu. Sinan Ateş’in cinayet davasını haberleştiren gazeteciler sözlü olarak tehdit edildi ve yasal işlemlerle hedef gösterildi. Türkiye’deki yerel seçimler sırasında ve sonrasında gazeteciler yaptıkları haberler nedeniyle çok sayıda saldırıya maruz kaldı. Seçim sonuçları ülke çapında protestolara yol açtı ve gösterileri takip eden gazeteciler, özellikle polis tarafından defalarca hedef alındı.”
Raporda, Ekim ayında Radyo ve Televizyon Üst Kurulu’nun (RTÜK) Açık Radyo’yu kapatması ve Çağlayan Adliyesi önünde yaşanan silahlı saldırıya yayın yasağı getirildiği hatırlatıldı.
Katledilen Nazım Daştan ve Cihan Bilgin
Rapor, Türkiye ve bağlı Suriye Milli Ordusu’nun (SMO), Kuzey ve Doğu Suriye’ye dönük saldırılarını takip ettikleri esnada Silahlı İnsansız Hava Aracı (SİHA) ile katledilen gazeteciler Nazım Daştan ve Cihan Bilgin’e yer verdi. Raporda şunlar belirtildi: “Kürt gazeteciler ve haber kuruluşları ile Kürt sorunun takip eden muhabirler, yetkililerin yanı sıra özel şahıslar tarafından da defalarca hedef alınmıştır. Aralık ayında, Kürt medyası Hawar Haber Ajansı (ANHA) için çalışan gazeteciler Nazım Daştan ve Cihan Bilgin, Suriye’nin kuzey ve doğusundaki son askeri çatışmaları takip ederken şüpheli Türk insansız hava aracı saldırısıyla hedef alındı ve öldürüldü. Olay geniş çaplı kınamalara yol açtı ve polis, meslektaşlarının öldürülmesini protesto eden yaklaşık 40 gazeteciyi gözaltına aldı. Bunlardan yedisi daha sonra ölen gazetecilerin fotoğraflarını taşıdıkları için ‘propaganda’ suçlamasıyla tutuklandı.”
Raporun tamamına şu bağlantıdan ulaşılabilir.
HABER MERKEZİ