• İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
17 Aralık 2025 Çarşamba
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
ABONE OL!
GİRİŞ YAP
Yeni Yaşam Gazetesi
JIN
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Yeni Yaşam Gazetesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Yazarlar

Açlık korkusu

16 Nisan 2020 Perşembe - 00:40
Kategori: Yazarlar

Geçtiğimiz cuma gece saat 12.00’den itibaren iki gün sokağa çıkma yasağı ilan edildi. İlan, yasaktan iki saat evvel duyuruldu. İnsanlar iki saat içinde virüsten daha hızlı bir şekilde (!) kentlerin içine yayıldı ve marketleri kuşatma altına aldı. Âdeta küçük çaplı bir kıtlık isyanı provası yaşandı. Ee açlık korkusu bu başka şeye benzemez.

Açlık korkusu

İnsanlar, ölüm korkusundan önce açlık korkusunu yaşarmış.

Osman Nuri Koçtürk, “Açlık Korkusu” kitabında: “Açlık gerçekten de korkulması gereken bir durumdur. Açlık çekenler ile açlığı yakından tanıyanlar bunu gayet iyi bilirler. Hayvanlar aç kalınca yavrularını yemekte, insanlar hayvanlaşıp, hayvan gibi davranmaktadırlar.

Türkçemizde halk diliyle ‘Açlık sofuluğu bozar’, ‘Aç köpek fırın deler’ gibi sözcüklerle ifade

edilmeye çalışılmış olan, aç yaratığın davranış bozuklukları, tarihlerde insan toplulukları üzerinde de izlenmiştir. İnsanlar aç kalınca yaşadıkları toprakları, köylerini, analarını, babalarını, kanlarını ve çocuklarını geride bırakarak başka ülkelere göç edebilmektedirler” diyor.

Ya Kıtlık? 

Türkiye’de hükümetler elin aklına ve el alemin verdiği üç kuruş paraya kanarak, tarımda neoliberal politikalara geçildi. Adları farklı ama siyam ikizi kadar benzer olan hükümetlerin hepsi, Türkiye tarımını elbirliğiyle çökertti. 18 yılın “tekçi” hükümeti AKP, küçük aile çiftçilerini yani üretimi yeterince desteklemedi. İthalatı politika sanıp, “paramız var ki alıyoruz” diyerek, ‘övünçle’ yanlışlarını bir güzel savundu (!) İthalata güvenildi, üretene destek verilmedi, kara günler için yeterli ürün stok yapılmadı. İthalat denizi de kurudu. Gıdada stoksuz ve kevgir halini almış bütçeyle beş parasız biçimde Covid-19’a yakalandık! Diğer yandan Covid-19 bütün dünyayı da bir güzel (!) sardı sarmaladı. Ülkelerin çoğu gıda konusunda kendi başlarının çaresine düştü; ihracatı durdurup, korumacılığa geçti. Yani corona virüse çare bulunmadığı için gıda ihraç kapıları da kapandı gibi. Evet, kıtlık kapıda. Temel gıda maddelerinde virüs öncesi kendimize zaten yetersizdik. Sonrasında ise durum eskiyi aratır görünümde şimdi. Eskileri kurcalamayalım. Bugüne faydası yok. Şimdilik halının altına süpürelim. Bugüne bakalım. İçinde bulunduğumuz durum ciddi.

Ancak üretme potansiyelimiz var. Temel gıda maddelerinde daha geç kalmadan çalışır, çabalarsak kendimize yeterli olabiliriz. Kara kara düşünmeye, elimizi böğrümüzde kavuşturup karalar bağlamamıza gerek yok! Yeter ki hükümet, “ey benim çiftçim parayı düşünme, sen sadece üret. Üretimi düşün” desin. “Çiftçi arkadaş borcunu sildim, borcu kafandan at, kaygılanma onun için! Üretim seferberliği ilan ediyorum. Sen sadece üret. Boş bir karış yer bırakma. Nadas alanlarını da kuru bakliyatla yeşert. Tohumun, suyun bedelsiz olacak. Elektrikle, gübrene yüzde 80 sübvansiyon uygulayacağız. Elektrikle gübreye zam yaptırmayacağız. Kullanacağın mazotundan KDV ve ÖTV vergilerini almayacağız, kaldırıyoruz. Meralar senin ona dokunmayacağız, dokundurtmayacağız. Koyunculuğa destek vereceğiz, üreteceğin ürünü de biz, devlet olarak değerinde alacağız” desin. Bırak kendimize yeterliliği sağlamayı, bakalım fazla ürünü koyacak yer bulabilecek miyiz o zaman? Öyle yarım yamalak – yetersiz-, şu kadar ilde, bu kadar tohumun yüzde bilmem kaçını biz vereceğiz açıklamalarla gıda krizinin önü, a-lı-namaz!

Tarım bir kültürdür

İngiltere’de tarım ‘agriculture’ diye adlandırılır. ‘Agri’ yaşam biçimi, ‘culture’ kültürdür, yani ‘agriculture’ yaşam biçimi kültürü anlamına gelmektedir. Yaşam biçiminin iyi veya kötü olması tarım politikaları ile doğrudan ilgilidir. Yaşam biçimimiz malumunuz, şimdilerde evlere şenlik!

Nasıl yapmalı? 

Öncelikle merkezi devlet politikasıyla beslenme ve alışveriş kültürümüzü değiştirecek politikaları belirleyip, uygulayalım. Gıda krizi zamanlarında market zincirlerinin nasıl işlemediği ve aynı zamanda çözüm olmayacağı görüldü. Gelin küçük aile çiftçiliğini tarımın odağına koyalım. Beslenme kültürünü yaşamımızın -kırla kenti- birleştiren tutkalı yapalım. Yıllık olarak kendine ve kentteki evlatları ile torunlarına yetecek unu, zeytini, sabunu, yağını, eriştesini, bulgurunu, tarhanasını, kurutulmuş sebzesini, turşusunu, peynirini salçasını daha pek çok besinini üretilenlerle sağlayalım. Temel gıda maddelerini eskisi gibi evlerimize yıllık sağlayalım. Hem insanlar sağlıklı beslensin hem köy ile bağı kesilen kentlilerin kuracakları kooperatifleri aracılığıyla sağlıklı, bağışıklık sistemini güçlendirici gıdalarla buluşturabilelim.

 

 

 

PaylaşTweetGönderPaylaşGönder
Önceki Haber

COVID-19 zamanında İttihatçılık

Sonraki Haber

Doktorun izinden gitmek…

Sonraki Haber

Doktorun izinden gitmek…

SON HABERLER

Öcalan: Ortadoğu’da su kardeşliği!

Öcalan: Ortadoğu’da su kardeşliği!

Yazar: Heval Elçi
17 Aralık 2025

Kimin Cumhuriyeti

Çöken ‘Reel Sosyalizm’ mi?

Yazar: Reyhan Hacıoğlu
17 Aralık 2025

Gerçekliği kim yönetiyor? Kürt meselesi üzerinden iktidarın yeni biçimi

Gerçekliği kim yönetiyor? Kürt meselesi üzerinden iktidarın yeni biçimi

Yazar: Heval Elçi
17 Aralık 2025

Amed’de barışın, mücadelenin ve sinemanın buluşması

Amed’de barışın, mücadelenin ve sinemanın buluşması

Yazar: Bedri Adanır
17 Aralık 2025

Palmira saldırısının detayları: Ne oldu?

Palmira saldırısının detayları: Ne oldu?

Yazar: Reyhan Hacıoğlu
17 Aralık 2025

Asgari ücret ‘efsaneleri’ ve gerçekler

Asgari ücret ‘efsaneleri’ ve gerçekler

Yazar: Heval Elçi
17 Aralık 2025

Muaviye oyunları, Hüseynî direniş: Barışın sınavı

Demokratik entegrasyon, barış hukuku ve bütüncül hukuk

Yazar: Heval Elçi
17 Aralık 2025

  • İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
yeniyasamgazetesi@gmail.com

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

E-gazete aboneliği için tıklayınız.

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Tümü
  • Güncel
  • Yaşam
  • Söyleşi
  • Forum
  • Politika
  • Kadın
  • Dünya
  • Ortadoğu
  • Kültür
  • Emek-Ekonomi
  • Ekoloji
  • Emek-Ekonomi
  • Yazarlar
  • Editörün Seçtikleri
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Karikatür
  • Günün Manşeti

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır