• İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
30 Haziran 2025 Pazartesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
ABONE OL!
GİRİŞ YAP
Yeni Yaşam Gazetesi
JIN
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Yeni Yaşam Gazetesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Dünya

Adımız ‘Ferman’ olur göç yollarında

3 Aralık 2019 Salı - 12:10
Kategori: Dünya, Manşet

Evleri barkları talan edilince yine göç yollarına düşen Kürtler, topraksızlığın kederini birgün geri dönebilmenin umuduyla dizginliyor. Waşonaki Kampı’nda doğan yeni çocuklara ‘Ferman’ adı veriliyor, daha önce birbirlerini tanımayan insanlar yeni bir hafıza inşa ediyor

Fatma Koçak/Haseke

“Malan barkir lê lê çûne waran lê
Goştê me xwar in lê mişk û maran lê”
(Evleri yüklendiler,
uzak diyarlara gittiler…
Etimizi yedi, fare ve yılanlar…)

Bir gidiş türküsüdür Malan Barkir. Evinden yurdundan edilenlerin, topraktan, aşktan, gelecekten kopuş/koparılış hikayesi. Dersim 1938’i anlatır, olanca sadeliği ile… Ama aslında Kürdün soykırım hikayesidir, yüzyılı aşkın zamana yayılan topraktan koparılma ve köksüz sürülme, zorla yerinden edilme hikayesi… Ve yüz yıldır bitmeyen bir soykırımdan kaçış an’ıdır, yeniden yeniden anlattığınız/anlattığımız… Resmi tarih boyunca Kürdün topraklarında yaşama istemi ile devletlerin ‘beka’sı arasındaki derin uçurum hiç kapanmadı. Kürdün kendi toprağında yaşamadaki inadı ile devletlerin sınırlara bölme, yurtsuzlaştırma istemi arasındaki uçurumun yarattığı savaşın biçimi hiç değişmedi.

İşgalciliğin hoyratlığı

Sistematik olarak sürdü bu ama sadece adı değişti yıllar içinde: Adı bazen “Şark Islahat Planı”, bazen “Zorunlu İskan”, bazen “eşkıya ile savaş”, bazen “terörle mücadele” bazen “sınır güvenliği” oldu. 1920’ler, 1930’lar, 1960’lar, 1990’lar, 2010’lar…

Değişen isimler, sıfatların hepsinin arkasında; toprağına inatla tutunmuş, bin yıldır üzerinde yaşadığı toprakla ve tekmili birden canlı varlıklarla dost olmuş bir halk ile bu dostluğu bilmeyen asla bilmeyecek bir hoyratlığın işgalin/köksüzlüğün savaşı. Bu savaş dün de vardı bugün de var yarın da olacak…

Topraksız yaşayamayan, bahçesindeki ağacı, kapısının önündeki çiçeği, keçisi, ineği, koyunu, tavuğu ile çocukları arasına fark koymadan hepsine eşit derecede bağlanmış bir halk için yerinden edilmenin derin yarasını anlayabilir misiniz? Bu yüzdendir, Efrîn’de sürgün edilen Yade Qado’nun; “Arkanda ne bıraktın en çok neyi özledin?” diye utangaç bir soruya verdiği yanıttır: “Bahçemi ve iki oğlumu bıraktım, bahçemdeki ağaçlarımı bir de çocuklarımı özledim.” Edward Said, “Sürgün, bir insan ile doğup büyüdüğü yer arasında, benlik ile benliğin gerçek yuvası arasında zorla açılmış olan onulmaz gediktir” der.

Waşokani Kampı

9 Ekim’de yeni bir fermanla yollara düşen; fareler ve yılanlar değil kana susamış çetelerin elinden kaçarak, canlarını ve ellerindeki üç beş torba ile yaşamını sırtlamış Serêkaniyêlilerin sığındığı Waşokani Kampı’dır aslında Kürdün ve dahası bu toprakların özeti.

Zorla sürülmek, yerinden olmak sonsuz bir bekleyiştir. Dağınık bir toprak parçası üzerine yan yana yapılmış, derme çatma barakalar, içinde insanlar, sırtlarındaki yük bir köşede hep bekler, her an geri dönme umudu ile toplayabildiği bütün geçmişi/yaşamı/belleği saklıdır orada. “Neden biz, ne istiyorlar bizden?” hep bu sorudur, saf bir çocuk ağzından dökülürcesine, Efrînlilerin sığındığı Şehba’dan, Serêkaniyêlilerin sığındığı Waşokani Kampı’na kadar.

Ferman nesli

Aslında bilinçaltında bilir ‘nedeni’. Bu yüzden kampta dünyaya gelen çocuğunun adını ‘Ferman’ koyar. Henüz bir haftalık bebeğini zar zor bulduğu battaniyeye sarmalayıp, uyutmaya çalışırken Zozan’ın söyledikleri şu olur: “Kürde yeni bir ferman çıkarıldı ve bu yüzden adını Ferman koydum.” Waşokani Kampı, tıpkı diğer kamplar gibi, bir yandan yaşam örgütlenir, ihtiyaçlar belirlenir ve yoksulluk içinde bir lokma ekmek bölüşülür. Diğer yandan geri dönüş için yol gözlenir…

Efrînli Yade Qado, ‘Bahçemi ve iki oğlumu bıraktım ardımda. Ağaçlarımı bir de çocuklarımı özledim’ diyor.
Efrînli Yade Qado, ‘Bahçemi ve iki oğlumu bıraktım ardımda. Ağaçlarımı bir de çocuklarımı özledim’ diyor.

Hafıza inşası

Bir durak bekleme, toprağına dönme umududur aynı zamanda. Hafızadır hiç unutulmayacak. Başına gelenlerin kim tarafından niye yapıldığını ve nereden geldiğini unutmamak için… Kuzey Doğu Suriye’nin Haseke kentinin hemen dışında kurulan Waşokani Kampı, yeni bir hafıza olarak henüz inşa ediliyor. Savaşın sıcak yüzünü bilen ve kent kent can telaşı ile yollara düşenlere aşina olanlar için tanıdık bir yer. Toprağından koparılmış insanın yüzüne yansıyan kalbindeki derin boşluğun yüzlerce bıraktığı hüzün. Hayatta kalabilmiş olmanın direnci ile birbirini besler. O yüzden bakışlar telaşlıdır; anlatmak ister, tutunmak ister, dizlerde derman kalsın ister geri dönene kadar dayanmak için.

O günü bekliyorlar

Tıpkı Waşokani Kampı’nda bir çadırın önüne oturup konuştuğumuz 70 yaşındaki Serêkaniyêli Xazal Şehmuz Ali’nin anlattığı gibi: “Evimiz barkımız her şeyimizi aldılar. Bizi bu halde yollara sürdüler. Canımızı cellatların elinden zor kurtardık. Allah biliyor ya geri döneceğiz; o günü görene kadar ölmeyeceğim…”

Yüzlerine sinmiş korkuyu atmak için annelerinin eteğine sarılan, yüzleri solgun çocuklar anlatır işgalci ile toprağı işgal edilmiş olan arasındaki farkı. “Kafamıza bomba yağdırdılar sonra evlerimizi bir bir talan etmeye başladılar. Hatırladığım bir gece yarısı bombalar patlarken evimizden hızla kaçışımızdır. Köpeğimi alamadım, evin önünde havlıyordu. Bizi öldürmeye geliyorlardı, çok korktum. Serêkaniyê bizim evimiz. Annem her gece gideceğimiz günün hesabını yapıyor….” Halklar bellekleriyle vardır, bellek döner dolaşır kendini hatırlatır, yazılı/yazısız tarihin hafızasında. Kendini erken büyütmüş bir çocuğun dilinden kurulan bu cümleler tıpkı 1938’de henüz bir çocukken sürüldüğü yolları anlatan Cemal Süreya’nın dizelerini hatırlatır:

“…Tarih öncesi köpekler havlıyordu. Aklımdan hiç çıkmaz o yolculuk… Biz gözyaşımızı gizleyen insanlarız… Biz kahkahamızı da gizleriz. Biz koşuyu kaybettikten sonra da koşan atlarız…”

İstatiksel bir hatırlatma

Türkiye ve ona bağlı grupların 9 Ekim’de Kuzey ve Doğu Suriye saldırılarının başladığı günden bu yana Özerk Yönetim Sosyal Hizmet Bürosu verilerine göre 478 sivil yaşamını yitirdi, 70 bin insan ise yaralandı. Serêkaniyê ve Girê Spî şehir merkezleri ve köylerinden yaklaşık 300 bin insan göç etmek zorunda kaldı. Yerinden edilenlerin çoğunluğu bölgedeki okullara yerleştirildi. Girê Spî’den yerinden edilenler için Özerk Yönetim bünyesinde Fırat Bölgesi’nde kamp kuruldu. Serêkaniye’den göç etmek zorunda kalanlar için ise Haseke kent merkezi dışında Waşokani Kampı kuruldu. Hiçbir uluslararası kuruluşun desteğinin alınmadığı kamplardaki halkın ihtiyaçları Özerk Yönetim tarafından karşılanmaya çalışılıyor.

PaylaşTweetGönderPaylaşGönder
Önceki Haber

Kadıköy mü döner köy mü?

Sonraki Haber

Özgür Ülke Meclis gündeminde: Failler bulunsun

Sonraki Haber

Özgür Ülke Meclis gündeminde: Failler bulunsun

SON HABERLER

Cizîr’de 32 yıldır yasaklı olan iki köy barajla suya gömülmek isteniyor

Çığırından çıkmış bir dünya

Yazar: Yeni Yaşam
30 Haziran 2025

Şirnex’te ormanlık alan yüzde 20 yok oldu

Şirnex’te ormanlık alan yüzde 20 yok oldu

Yazar: Yeni Yaşam
30 Haziran 2025

Zulme Karşı Direnmek

İran neden çöküşün eşiğine geldi

Yazar: Yeni Yaşam
30 Haziran 2025

İpin ucu kaçıyor

Lozan’ı aşmak

Yazar: Yeni Yaşam
30 Haziran 2025

Farkında olmalı ve korumalı

Farkında olmalı ve korumalı

Yazar: Yeni Yaşam
30 Haziran 2025

Kürt aklı ve Kürt ideolojisi

Kürt aklı ve Kürt ideolojisi

Yazar: Yeni Yaşam
30 Haziran 2025

Devlet, sınıf, komün

Devlet, sınıf, komün

Yazar: Yeni Yaşam
30 Haziran 2025

  • İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
yeniyasamgazetesi@gmail.com

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

E-gazete aboneliği için tıklayınız.

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Tümü
  • Güncel
  • Yaşam
  • Söyleşi
  • Forum
  • Politika
  • Kadın
  • Dünya
  • Ortadoğu
  • Kültür
  • Emek-Ekonomi
  • Ekoloji
  • Emek-Ekonomi
  • Yazarlar
  • Editörün Seçtikleri
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Karikatür
  • Günün Manşeti

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır