Kar ve yağmurun azalmasıyla başlayan kuraklık, su kaynaklarının tükenmesine ve tarımın çökmesine yol açarken, artan hava kirliliği Afganistan’da ağır bir insani krizi derinleştiriyor
Afganistan- Afganistan, son yıllarda en ciddi çevresel krizlerinden biriyle karşı karşıya. Kar ve yağmurun yağmamasıyla başlayan bu kriz, yaygın kuraklık ve ağır hava kirliliğine kadar uzanıyor. Bu durum yalnızca doğayı değil, özellikle kadınlar ve çocuklar başta olmak üzere halkın günlük yaşamını da derinden etkiliyor ve milyonlarca insanın geleceğini tehdit ediyor.
Ülkenin birçok vilayetinde yağışların belirgin biçimde azalması, yerüstü ve yeraltı su kaynaklarının endişe verici düzeyde azalmasına yol açtı. Kaynaklar kurudu, kuyular eski verimini kaybetti ve birçok aile içme suyuna erişimde ciddi zorluklar yaşıyor. Bu su sıkıntısı, Afganistan’daki kuraklığın derinleştiğinin açık bir göstergesi.
Kış aylarında yeterli kar yağmaması daha ağır sonuçlar doğuruyor. Doğal bir su deposu olan kar, nehirlerin ve tarım arazilerinin beslenmesinde hayati rol oynuyor. Ancak son yıllarda ülkenin birçok bölgesi az karlı ya da tamamen karsız kışlar yaşadı; bu durum su kaynaklarının geleceğini ciddi biçimde tehdit ediyor.
İnsanların sağlığı tehdit altında
Kuraklık en fazla tarım sektörünü vurdu. Tarım arazileri verimliliğini yitirdi, ürünler azaldı ve birçok çiftçi geçim kaynağını kaybetti. Bu durum ülkede yoksulluğun ve gıda güvensizliğinin doğrudan artmasına neden oldu. Su kıtlığının yanı sıra hava kirliliği de Afganistan’ın sessiz krizlerinden biri haline geldi. Büyük şehirlerde düşük kaliteli yakıt kullanımı, düzenli bir atık yönetim sisteminin olmaması ve artan toz, sağlığı tehdit eden kirli ve tehlikeli bir hava oluşturuyor.
En çok kadınlar ve çocuklar etkileniyor
Bu kirliliğin sonuçları kadınlar için çok daha ağır. Özellikle hamile kadınlar, yaşlılar ve çocuklar solunum yolu hastalıklarına ve fiziksel zayıflığa daha fazla maruz kalıyor. Ayrıca birçok ailede su temini sorumluluğu kadınların omuzlarında olduğu için, kuraklık koşulları kadınlar üzerindeki yükü daha da artırıyor.
Çocuklar da bu krizin başlıca mağdurları arasında yer alıyor. Temiz suya erişim eksikliği, gıda yoksulluğuna bağlı yetersiz beslenme ve artan solunum hastalıkları, çocukların hem fiziksel hem de ruhsal sağlığını tehdit ederek doğal gelişim süreçlerini sekteye uğratıyor.
Göçler arttı
Kuraklık ve su yetersizliği, iç göçleri de artırdı. Çok sayıda aile köylerini terk etmek zorunda kaldı. Göç edenler kadınlar ve çocuklar daha ağır yaşam koşulları, yoksulluk ve güvensizlikle karşı karşıya kalıyor. Afganistan siyasi ve ekonomik krizlerle de mücadele ederken, iklim değişikliği ve çevre sorunları yeterince gündeme alınmıyor. Oysa bu kriz, halkın yaşam hakkı, sağlığı ve insan onuruyla doğrudan bağlantılı.
Su kaynaklarının yönetimine ve hava kirliliğinin azaltılmasına yönelik etkili planlamaların olmaması durumu daha da kötüleştirdi. Kamuoyundaki bilinç eksikliği ve imkanların sınırlılığı da bu krizle ciddi şekilde mücadele edilmesini engelliyor. Bu sürecin devam etmesi, gelecek nesiller için telafisi mümkün olmayan sonuçlar doğurabilir ve Afganistan’ı geniş çaplı bir insani krizle karşı karşıya bırakabilir.
‘Eksiklikler sorunu iki katına çıkartıyor’
İklim uzmanı Şaziye Ruzbeh “Afganistan, iklim değişikliğine en az katkıda bulunan ülkelerden biri olmasına rağmen, en ağır bedeli ödeyen ülkelerden biri” tespitinde bulunuyor. Şaziye Ruzbeh, “Yağışların azalması ve hava sıcaklıklarının artması, ülkenin doğal iklim dengesini bozdu. Kışın kar yağmaması, Afganistan’ın en önemli su depolama kaynağının kaybedilmesi anlamına geliyor. Bu durumun devam etmesi, önümüzdeki yıllarda su krizini daha da şiddetlendirecek. Su kaynaklarının yanlış yönetimi ve altyapı eksikliği sorunu iki katına çıkarıyor” şeklinde konuşuyor.
‘Bugün adım atılmazsa, yarın çok geç olacak’
Şaziye Ruzbeh, konuşmasına şu sözlerle devam ediyor:
“Hava kirliliği her yıl dolaylı olarak binlerce insanın hayatını tehdit ediyor. Çocuklar ve kadınlar kirli havaya karşı en savunmasız kesimler. Bu durum Afganistan’ın büyük şehirlerinde solunum yolu hastalıklarının artmasına neden oluyor. Etkili çevre politikalarının yokluğu, bu krizin sürmesinin temel nedeni. Toplumsal farkındalık ise zararların azaltılmasında kilit rol oynar. Bugün adım atılmazsa, yarın çok geç olacak.”
Haber: Baharin Lehib / NÛJINHA









