Avukatı Nurdan Kılıç, müvekkili hasta tutsak Özge Özbek’in sağlık durumun cezaevi koşullarında her geçen gün kötüleştiğini belirterek, bir an önce tahliye edilmesi gerektiğini vurguladı
Beynindeki tümör nedeniyle 27 Ekim 2020’de İstanbul Acıbadem Hastanesi’nde açık beyin ameliyatı geçiren Özge Özbek, ameliyat sonrası “örgüt üyesi” olduğu iddiasıyla tutuklanarak Bakırköy Kadın Kapalı Cezaevi’ne gönderildi.
Sağlık durumu ciddi olan Özge Özbek, başvurular sonucunda İstanbul Adli Tıp Kurumu’ndan 3 ay infaz erteleme kararı aldı. Ancak bu sürenin sonunda tekrar tutuklanarak Gebze Kadın Kapalı Cezaevi’ne sevk edildi.
ATK hastane raporunu kabul etmedi
Cezaevi koşulları nedeniyle sağlık durumu kötüleşen Özge Özbek hakkında, Darıca Eğitim ve Araştırma Hastanesi tarafından 24 Aralık 2021 tarihinde “hapishane şartlarında kalması uygun değildir” raporu verildi. Ancak İstanbul Adli Tıp Kurumu bu raporu kabul etmedi ve “hapishanede kalabilir” yönünde bir rapor düzenledi. Bu süreçte Özge Özbek’in beynindeki tümörler artmaya devam etti ve cezaevi koşulları, zamanında tedavi almasını engelledi.
Avukat Nurdan Kılıç, Özge Özbek’in cezaevine girdiği ilk andan itibaren yaşamsal risk barındıran tümörlere sahip olduğunu belirterek süreci şöyle anlattı:
“Ameliyat olduktan sonra tekrar tutuklanıyor ve Gebze Cezaevi’ne konuyor. Hastalıklarının agresif seyri ve tedavi imkânlarının yetersizliği nedeniyle Ocak 2023’te Sincan Kadın Kapalı Cezaevi’ne sevk edildi. Bu süreçte teşhis amacıyla ‘sağlık durumunun cezaevinde kalmaya elverişli olmadığını’ belirten kurul raporu verildi, ancak ATK kararı nedeniyle tahliye edilmedi.”
‘Cezaevi koşullarında kalması mümkün değil’
Nurdan Kılıç, Özge Özbek’in durumunun aciliyetine vurgu yaparak, “Gazi Üniversitesi’nde bulunan Gamma Knife cihazı hastalığın ilerlemesini durdurabilecek tek tedavi yöntemi olduğu için Sincan’a sevk edildi. Ancak aylar sonra Gazi Hastanesi’ne götürüldü. Burada, hastanenin mahpus koğuşu olmaması ve tümörlerin çokluğu nedeniyle tedavi gerçekleştirilemedi. Geri dönmek zorunda kaldı. Özge, arkadaşlarının yardımıyla güçlükle yaşamını sürdürüyor. Ağrılar içinde kıvranarak, yürürken başını sağa sola çarparak ve işitme kaybı yaşayarak hayatına devam ediyor. En son başını bir yere çarpıp düşerek beyin kanaması geçirdi. Ameliyat edilmesi gerektiği söylendi ancak bu ameliyatın ya ölümle sonuçlanacağı ya da ciddi fiziksel kayıplara yol açacağı ifade edildi” sözlerini kullandı.
‘Başvurularımızdan sonuç alamıyoruz’
Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD) Ankara Kadın Komisyonu üyesi avukatlar olarak Özge Özbek’in durumuna ilişkin birçok kez başvuruda bulunduklarını belirten Nurdan Kılıç, “Adli Tıp Kurumu’na, Türk Tabipler Birliği’ne (TTB), Adalet Bakanlığı’na, savcılığa ve cezaevi idaresine başvurular yaptık. Özellikle dar kabinlerde, boğulacak gibi olduğu koşullarda taşınmaması gerektiğini, başka tutukluların imtiyazlı olarak taşındığı gibi sevk edilmesi gerektiğini talep ettik. Ancak bu taleplerden hiçbir sonuç alamadık. Ocak 2023’te acil koduyla Sincan’dan Gazi Hastanesi’ne götürüldü. Burada MR çekilmesi çok geciktiği için süreç aksadı. Etlik Şehir Hastanesi’nde çekilen MR ise Gazi’deki tedavinin planlanabilmesi için hayati öneme sahipti” şeklinde konuştu.
‘Hatalar zinciri tedaviyi aksattı’
Nurdan Kılıç, tedavinin teknik aksaklıklar ve sorumluluk üstlenmeyen yaklaşımlar nedeniyle geciktiğini ifade ederek şöyle devam etti:
“2024 Mayıs ayında Etlik Şehir Hastanesi’nde MR çekildi, ancak bu MR’ın renkli beyin MR’ı olduğu sanılıyordu. Haziran’da Gazi Hastanesi’ne sevk edildiğinde, bu MR’ın sistemde görünmediği söylendi. Yeniden hapishaneye gönderildi. Daha sonra sevk işlemi nihayet yapılabildi, ancak verilen CD’nin eski tarihli ve renksiz olduğu ortaya çıktı. Ağustos ayında tekrar götürüldüğünde bu kez çekilen MR’ın beyin değil, boyun ve sırt MR’ı olduğu söylendi. Bu kadar yaşamsal bir durumda, beynindeki tümörlerin durumu hala bilinmiyor.”
‘Hekimlerin ayrımcı politikalarına maruz kalıyor’
Nurdan Kılıç, sağlık çalışanlarının tutuklulara yönelik ayrımcı tavırlarına da dikkat çekerek, “Sağlıklı bir bünyenin bile kaldıramayacağı kadar ilaç kullanıyor. Etlik Şehir Hastanesi’nde görevli bir doktor, infaz koruma memurlarını çok sık hasta getirdiği için şikayet etti. Bazı doktorlardan ise ‘zaten hastalığının tedavisi yok, çıktığında ne yapacaksın’ gibi ifadeler duyuyor” sözlerini kullandı.
‘Çözüm konusunda bilinçli bir kayıtsızlık var’
Nurdan Kılıç, hastane sevklerinde kullanılan dar kabinler ve yetkililerin sorumluluktan kaçınması nedeniyle bu sorunun kronik hale geldiğini vurgulayarak şunları ekledi:
“2011 tarihli Üçlü Protokol gereği hükümlü koğuşlarının belirlenen standartlara uygun hale getirilmesi gerekiyordu. Ancak bu protokol hiçbir şekilde uygulanmıyor. Sorun jandarma, bakanlık ve cezaevi idaresi arasında bir sorumluluk krizine dönüşmüş durumda.”
Kaynak: JINNEWS