Cesenê Mağarası’ndaki silah imha törenine katılan Agirî Barosu Başkanı Serdar Günakın, devletin sürece pratik adımlarla katkı sunması gerektiğini belirterek, anayasal değişikliklerin yapılması gerektiğinin altını çizdi
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın çağrısı üzerine Federe Kürdistan Bölgesi’nin Sîlemani (Süleymaniye) kırsalında bulunan Şikefta Casenê’de silah imha töreni düzenlendi. KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Besê Hozat’ın öncülüğünde Barış ve Demokratik Toplum Grubu üyeleri, Öcalan’ın çağrısı üzerine silahlarını imha etti. Töreni Türkiye, Kürdistan ve Avrupa’dan gelen çok sayıda kişi izledi.

Demokratik kitle örgütlerine süreci sahiplenme çağrısı
Törene katılanlar arasında olan Agirî (Ağrı) Baro Başkanı Serdar Günakın, Federe Kürdistan Bölgesi’ne bir ülkeden bir iç ülkeye geçmek gibi hissettiğini belirtti. Davet üzerine Federe Kürdistan Bölgesi’ne geçtiğini belirten Günakın,
“Her fırsatta ve her platformda ‘Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı’na kayıtsız kalmayacağımızı ve aynı zamanda bizimle beraber bütün demokratik kitle örgütlerinin, sivil toplum kuruluşlarının bu süreci sahiplenmesi gerektiğini ifade ettiğimiz tarafımıza bir davet yapıldı. Yapılan çağrı üzerine Kürdistan bölgesine gittik” dedi.
Cesenê Mağarası’nda tarihi bir olayın yaşandığını ve buna şahitlik ettiklerini dile getiren Serdar Günakın şöyle konuştu:
“Törenin yapıldığı yer çok önemli bir yerdir. Bu yer ilk Kürdi matbaanın kurulduğu yerdir. Aynı zamanda 70-80’lerde Barzani ve Talabanî’nin Baas rejiminin inkâr ve imha politikalarına karşı yürüttüğü askeri ve siyasi çalışmaların yapıldığı bir mağaradır. Bunun için bu organizasyonun burada yapılması çok kıymetliydi.”
‘Silahları ve palaskaları kendileri yaktı’
Yapılan törene katılmanın çok kıymetli olduğunu söyleyen Serdar Günakın sözlerini şöyle sürdürdü:
“Birçok Kürt siyasetçinin, aydının, akademisyenin, hukukçunun bulunduğu bir yapı içerisinde yine PKK’nin üst kadrolarının bulunduğu basın açıklamasıyla gerçekleşen bir programdı. Burada dikkatimi çeken ilk hususlardan birisi hiç kimse Mani, Afrika, Kolombiya veya Kongo örneklerinde olduğu gibi silahlarını kimseye teslim etmeden bizzat kendilerinin ateşe verip yaktı. Bu çok kıymetliydi. Yine silahlarıyla birlikte palaskalarını da yaktılar. Burada ‘silahlarımızı bıraktık. Silahlara ait teçhizatımızı da yaktık’ diye anladım. Bundan sonraki süreçte demokratik temelde hukuki bir mücadele sürdürecekleri mesajını aldığımı söyleyebilirim.”
‘Basın metni, silah yakma kadar önemli’
Serdar Günakın, yapılan silah imha törenindeki basın açıklamasına şu sözlerle dikkat çekti:
“Silah yakma seremonisi kadar önemli olan bir şey daha vardı. Yaptıkları basın açıklamasının içeriğindeki şifre ve notlardır. Evvela var oluş politikalarını anlattılar. 4 parçadaki devletlerin inkâr, imha, asimilasyon ve güvenlikçi politikalarının bir sonucu olarak var olduklarını belirtiler. Fakat gelinen aşamada özellikle Türkiye’de artık bir inkâr, imha ve asimilasyon politikasının olmadığını ve dolayısıyla boyut değiştiren bir mücadelenin olması gerektiğini söylediler. Bu anlamda Sayın Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın açıklamalarını ve yine Sayın Abdullah Öcalan ile Sayın Devlet Bahçeli’nin süreci sahiplenmelerine ilişkin beyanlarına dikkat çekildi. İlerleyen süreçte artık demokratik eylem olarak kabul ettikleri demokratik siyasetin mücadeleye yön vereceğine dair inançlarını dile getirdiler. Yine evrensel hukuktan kaynaklanan en doğal demokratik ve hukuksal haklarının hukuk düzeni içerisinde bir mücadele etmesi gerektiğini ifade ettiler. Bu anlamda yapılan basın açıklamasının çok kıymetli olduğunu düşünüyorum.”
Pratik adım vurgusu
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın yaptığı çağrıya karşılık PKK’nin üst düzey yetkililerinin silah imha törenine katıldığına dikkat çeken Serdar Günakın, devletten de pratik adımların atılmasını beklediklerini belirtti:
“Bu süreçten sonra devletin sorumluluğu siyasi tutsakların özgürlüklerine kavuşması noktasında pratiklerin ortaya konulması gerekiyor. Bir sonraki etapta ise anayasal değişikliklerin yapılması noktasında devlet mekanizmalarının sorumluluk alması gerekiyor.”
Sürece yönelik duygularına da değinen Agirî Baro Başkanı Serdar Günakın sözlerini şöyle sonlandırdı:
“Acı hissediyorsan yaşıyorsundur. Başkalarının acılarını hissediyorsan insansındır” sözünü hatırlatarak başkalarının acılarını hissederek inisiyatif almak gerektiğini vurguladı. Süreç karşıtı açıklamalar yapan kesimlerin de bugüne kadar savaştan yüreği yanan insanlar olmadığını söyleyerek, “İnanıyorum ki savaştan en çok nefret edenler, savaştan en çok canı yananlardır. Bu anlamda şehit ve gazi annelerinin sözlerine kulak kabartmamız gerekiyor.”
Törenin güvenli bir şekilde gerçekleşmesi alınan güvenlik tedbirlerinden dolayı KDP ve YNK’ye de teşekkür eden Günakın, KDP ve YNK’nin süreci sahiplenmelerinin çok önemli olduğunu vurguladı.
Haber: Ömer Akın / MA