• İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
22 Haziran 2025 Pazar
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
ABONE OL!
GİRİŞ YAP
Yeni Yaşam Gazetesi
JIN
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Yeni Yaşam Gazetesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Yazarlar

Ahmet Altan, Nazım ve ‘derin yapı’

18 Nisan 2021 Pazar - 14:56
Kategori: Yazarlar, Zafer Yörük
10 Kasım ya da siyasal İslamın Oedipus kompleksi

Nazım Hikmet, 1925 yılından itibaren birçok kez yargılandı ve yargılandığı birçok davadan beraat etti. Sonunda, 1938 yılında “orduyu ve donanmayı isyana teşvik etmek” iddiasıyla yargılandığı davada 28 yıl hapis cezasına çarptırıldı. İsmet İnönü’nün ‘milli şef’ olarak ülkeyi yönettiği yıllar boyunca Türkiye’nin birçok cezaevinde yatırıldı. Milli şef, 1946’da yapılan ilk çok partili seçimi kaybetmesine rağmen hile-hurda ile iktidarını dört yıl daha sürdürdü. Sonunda ‘dış mihraklar’ ağır bastı ve 1950 yılında yapılan cumhuriyet tarihinin ilk nizami seçiminde iktidar el değiştirdi. İşte Nazım, tam bu seçimlerin arifesinde başladı 17 gün sürecek olan açlık grevine. Görüşe gelen annesine ‘burada paçavra haline geleceğim, nebata döneceğim, iyisi mi öleyim’ demişti.

9 Mayıs 1950 günü, annesi Celile Hanım üzerinde ‘Haksız yere mahkum edilen oğlum Nâzım Hikmet açlık grevindedir. Ben de ölmek istiyorum gece gündüz oruçluyum. Bizi kurtarmak isteyenler bu deftere adreslerini yazarak imzalasınlar’ yazılı bir dövizle Galata Köprüsü’nün üzerine çıktı ve ‘trafiği engellemek’ suçlamasıyla gözaltına alındı.

Bunun ardından ilginç bir dayanışma gerçekleşti. Garip akımının kurucu şairleri Orhan Veli, Melih Cevdet Anday ve Oktay Rıfat, Nazım’a destek için üç günlük açlık grevine başladılar. Bu üç şairin Nazım’ın siyasal çizgisi ile örgütsel ya da düşünsel bir bağı yoktu. Ne de Nazım’ın şiir tarzını, ekolünü benimsemişlerdi. Ama onun şair kişiliğine saygı duyuyorlardı ve faşizmin şairleri ezerken ekol ya da tarz ayrımı gözetmeyeceğinin farkındaydılar. Ayrıca belli ki, hak ve özgürlüklerin hangi kişiye uygulanıp hangi kişiye uygulanmayacağı anlamında ayrımcılık yapmak gibi anti-demokratik saplantıları da yoktu. Bu üç şairin eylemi, tarihe onurla yazıldı.

14 Mayıs 1950 seçimleriyle iktidarın değişmesinin akabinde Cahit Sıtkı, Halide Edip ve Cevdet Kudret başta olmak üzere başka yazar, şair ve aydınların da girişimleri ile Nazım Hikmet’in açlık grevi tahliye ile sonuçlandı. İktidar Nazım’ı tahliye etmişti ama daha önce Sabahattin Ali’yi başını taşla ezerek katleden ‘derin yapı’ peşini bırakmamıştı. Nazım bunun üzerine yurt dışına kaçmak zorunda kaldı ve ömrünün geri kalanını bir dünya şairi olarak gurbette geçirdi.

Türkçe edebiyatın önemli isimlerinden biri olan Ahmet Altan 23 Eylül 2016’da ceza kanununda yazmayan ‘subliminal mesaj verme’ suçlaması ile hapse atıldı. 2019 Kasım ayında bir haftalığına tahliye edildi fakat ‘derin yapı’ peşini bırakmadı ve yeniden hapse girdi. Özellikle Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ile girilen uzun hukuki süreçler sonunda meyvesini verdi ve Altan geçtiğimiz günlerde tahliye edildi.

Nazım Hikmet’in ‘gerçek suçu’ komünist olmaktı. Komünizmin temelinde yattığına inandığı otorite karşıtlığı gereği ‘milli şef’ gibi faşizan iktidar sahiplerine de itibar etmemişti. ‘Derin yapı’ bu nedenle hiç peşini bırakmadı. Altan’ın ‘gerçek suçu’ ise üç katlı: Kürt özgürlük hareketine destek olmak, ‘derin yapı’yı tasfiye çabası içine girmiş olmak ve ‘reis’ tabir edilen zamanımızın ‘milli şef’ hortlağı şahsiyetine itibar etmemek.

Derin yapının sağ kanadı kadar sol kanadı da, Altan’ın tahliyesinden hiç memnun değil. Bu çevreler, Altan’ın Taraf gazetesi yönetiminde olduğu dönemi vurguluyorlar. Altan’ın o dönemi ne taraftan bakılsa sorunludur. Fıtratı faşizm olan ‘derin yapı’yı fıtratında demokrasiden eser olmadığı malum İslamcı iktidar sahipleriyle el ele tasfiye etme girişiminin fiyasko ile sonuçlanacağı başından bellidir. Bir edebiyatçının ülkenin ve dünyanın siyasi yapısı ve süreçleri üzerine fikir beyan etmesi sorumluluk gereğidir. Fakat siyasi yapıyı ve süreçleri dönüştürebilecek özne konumunda kendini tahayyül etmek bir yanılgı olsa gerekir. İktidar odaklarıyla bir dönem yaşanan işbirliği, sonuçta tersine dönmüş, ‘derin yapı’ o dönemki ‘cellatları’ ile artık el ele vermiştir. Altan’ı hapsetme, Kürt özgürlük hareketini şeytanlaştırma ve demokratik muhalefeti ezme gibi olağan ‘derin işler’ kaldığı yerden devam etmektedir. Altan’ın Taraf macerası ibretliktir.

‘Derin yapı’nın neferleri, Taraf fiyaskosunu öne çıkarsalar da gerçek dertleri başkadır. Çünkü birçoğumuz için Ahmet Altan adı ile 1995’te yazdığı ‘Atakürt’ yazısı özdeştir. Bu nedenle Milliyet gazetesindeki işinden atılmış ve hapis cezasına çarptırılmıştı. Bazılarımızın belleğinde ise daha önce 1994’te Özgür Ülke binasının ‘derin yapı’ tarafından bombalanması akabinde Orhan Pamuk, Latife Tekin, Lale Mansur ve Murathan Mungan gibi edebiyatçılarla kol kola yaptıkları protesto yürüyüşünün fotoğrafı vardır.

Ahmet Altan, 70 yaşını geçmiş bir edebiyat değeri olarak artık özgür. Onun özgürlüğüne kavuşmasında ne yazık ki 1950’li yılların şair, yazar ve aydın dayanışmasına benzer bir dayanışmanın payı hiç yok. Belli ki bu çevreler reise biat etme ya da ‘derin yapı’ tarafından zehirlenmiş olma, ya da her ikisi ile malul. Altan’ın tahliyesi karşısında ifade edilen memnuniyetsizlik, Orhan Pamuk’un 2006 yılında Nobel Edebiyat Ödülü’nü kazanmasına verilen tepkileri hatırlatıyor. Belli ki sağ ve sol kanadı ile bölünmez bir bütün arz eden o ‘derin yapı’, 1994’te çekilmiş o fotoğrafı asla affetmeyecek.

PaylaşTweetGönderPaylaşGönder
Önceki Haber

2023’e hazırlık ajandası

Sonraki Haber

Kent krizinden köy cazibesine

Sonraki Haber
Ulus ve devlet paradoksunda Kürtler

Kent krizinden köy cazibesine

SON HABERLER

Hol Kampı’nda 2 kız çocuğu ölü bulundu

944 Iraklı Hol Kampı’ndan ayrıldı

Yazar: Yeni Yaşam
22 Haziran 2025

Pîran’daki yangın 100 dönüm ekili araziyi kül etti

Pîran’daki yangın 100 dönüm ekili araziyi kül etti

Yazar: Yeni Yaşam
22 Haziran 2025

Silopiya’da bir kadın katledildi

Silopiya’da bir kadın katledildi

Yazar: Yeni Yaşam
22 Haziran 2025

Konya’da ‘Barış ve Demokratik Toplum’ buluşmaları

Konya’da ‘Barış ve Demokratik Toplum’ buluşmaları

Yazar: Yeni Yaşam
22 Haziran 2025

Semsûr’da göçük altında kalan işçi hayatını kaybetti

Semsûr’da göçük altında kalan işçi hayatını kaybetti

Yazar: Yeni Yaşam
22 Haziran 2025

İsrail hava sahası tekrar uçuşlara açıldı

İsrail hava sahası tekrar uçuşlara açıldı

Yazar: Yeni Yaşam
22 Haziran 2025

Fransa Müzik Festivali’nde kadınlara iğneli saldırı: 145 kadın polise başvurdu

Fransa Müzik Festivali’nde kadınlara iğneli saldırı: 145 kadın polise başvurdu

Yazar: Yeni Yaşam
22 Haziran 2025

  • İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
yeniyasamgazetesi@gmail.com

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

E-gazete aboneliği için tıklayınız.

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Tümü
  • Güncel
  • Yaşam
  • Söyleşi
  • Forum
  • Politika
  • Kadın
  • Dünya
  • Ortadoğu
  • Kültür
  • Emek-Ekonomi
  • Ekoloji
  • Emek-Ekonomi
  • Yazarlar
  • Editörün Seçtikleri
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Karikatür
  • Günün Manşeti

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır