AK Bakanlar Komitesi’nin ‘Umut Hakkı’na ilişkin Türkiye’ye Haziran 2026’ya kadar süre vermesi kararını değerlendiren kurum temsilcileri, komisyonun hızlı ve etkili karar alması gerektiğinin altını çizdi
Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi (AK BK), Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan, Emin Gurban, Civan Boltan ve Hayati Kaytan’ın ‘Umut Hakkı’nı da kapsayan, “Gurban Grubu” dosyasına dair ara kararını açıkladı. Daha önce Türkiye’ye adım atması noktasında 1 yıl süre veren komite, yeniden Türkiye’ye Haziran 2026’ya kadar süre tanıdı. Komite, Barış ve Demokratik Toplum Süreci ile birlikte kurulan Milli Birlik, Dayanışma ve Kardeşlik Komisyonu’na da atıfta bulundu. Komitenin kararını değerlendiren hukukçular ve kurum temsilcileri, bu kararın Meclis’te hızlı bir şekilde ele alınmasını istedi.
‘Komitenin izleme sürecini eleştirmekteyiz’
Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) Eş Genel Başkanı Ekin Yeter, “Karardaki Türkiye’ye yönelik Meclis komisyon vurgusunu önemli buluyoruz. Meclis komisyonu bu çağrıyı görmeli ve buna uygun hızlı adımlar atmalıdır. İçeriği ‘Umut Hakkı’ kararının uygulanmamasına dair belirtilen tutum noktasında olumludur, ancak etkin bir denetim süreci olma durumu açısından yeterli değildir. Komitenin izleme sürecini eleştirmekteyiz. Yani komite önceki açıklamasında yaptığı uyarıya denk bir karar çıkarmamıştır. Çünkü kararın uygulanması için gerekli tedbirleri almakla da yükümlüdür. Bu süreçler siyasaldır, henüz garantiye alınmış değildir” dedi.
‘Söylemlerde olumluluk var ama bir netlik yok’
MED Tutuklu ve Hükümlü Aileleri ile Hukuki ve Dayanışma Dernekleri Federasyonu (MED TUHAD-FED) Eşbaşkanı Kerem Canpolat, “Komiteden çok net, anlaşılır bir kararın çıkması konusunda bir çalışma, eylem içindeydik. Bu nedenle böyle bir beklentimiz vardı, kesin hukuki bir karar vermesi gerekiyordu. Söylemlerde olumluluk var ama bir netlik yok. Bu bir hayal kırıklığıdır. Bu karar hem Sayın Abdullah Öcalan şahsında hem de cezaevinde yüzlerce ağırlaştırılmış müebbet cezası almış tutuklu açısında ters bir karar. Dilde bir yumuşama var ama sonuca yansıması yok” tepkisinde bulundu.
Kerem Canpolat, “Komisyon anayasa oluşturma için değil, daha çok demokratik kurumları dinleme üzerine yol izliyor ama bir sorunun adını koymada aciz bir komisyon. Komisyonun kendisi de beklentimizi karşılamıyor. Komitenin Türkiye’de kurulan kardeşlik komisyonuna atıfta bulunması iyidir ama pratiğe geçme konusunda da olumsuz bir yaklaşımdır. Komiteden istenilen karar, ‘Türkiye’nin şunu yapması gerekiyor’ gibi bir ara karar kurmasıydı. Bu alamda olumlu bulmuyoruz, beklentimizin çok altında. Kararı eleştirir konumdayız. Kararın gözden geçirilmesi gerekiyor” şeklinde konuştu.
‘Muhatapların yapması gereken hızla adım atmak’
Amed Barosu Başkanı Abdulkadir Güleç, “Komitenin ömür boyu hapis cezasını ön gören ve dışarı çıkma umudunu ortadan kaldıran kararın 25 yıldan sonra etkili bir şekilde gözden geçirilmesi şeklinde kararları var. Bu üç günlük toplantının sonucundaki kararlarda da, Türkiye’yi adım atmaya çağırıyor. AİHM kararının gereğinin hızlı bir şekilde yerine getirilmesini istiyor. Bu anlamda Meclis’te kurulan çözüm komisyonuna ve Meclis’e de atıfta bulunuyor. İşin muhataplarının yapması gereken bu kararın gereğini yerine getirerek, hızlı ve ektili adımlar atmak. Meclis’in üzerindeki sorumluluğu yerine getirmesi gerekiyor. Bu çözüm sürecine katkı sunacak, sürecin önünü açacaktır. Sayın Öcalan’ın bu süreçteki rolünü yerine getirmesine de pozitif katkı sunacaktır” dedi.
‘Uluslararası hukukun gereklerini yerine getirmelidir’
İnsan Hakları Derneği (İHD) Eş Genel Başkanı Eren Keskin, AK BK’nin kararını eleştirerek, ‘Umut Hakkı’nı uygulaması gerektiğinin altını çizdi. Eren Keskin, “Bu bir lütuf değil, bir görevdir. Eğer Türkiye uluslararası hukukun tarafıysa, o hukukun gereklerini yerine getirmelidir. Ama maalesef dünyada sağcılaşmanın yoğunlaştığı süreçlerde uluslararası hukuk mekanizmaları da etkileniyor ve buna uygun kararlar veriyorlar. Bu süre içinde Türkiye gerekleri yerine getirecek mi bundan emin değilim. Süre veriliyorsa bile daha kısa bir süre verilebilirdi. Haziran’a kadar süre verilmesi çok uzun bir süredir. Çünkü bu konuda yerleşik içtihatlar var. Bu düzenlemeyi yapmak çok kolay bir iştir. Dolayısıyla verilen sürenin çok ölçülü olduğunu düşünüyorum” diye belirtti.
Kaynak: MA