Akbelen’deki zeytinlik talanına direnen yurttaşlar, toprakları ve zeytinlikleri için direnmeye devam edeceklerini belirterek, ‘Limak’a söylüyorum; Muğla’yı, Milas’ı, İkizköy’ü terk et! İstemiyoruz. Yeter, bizim topraklarımızdan defolsunlar’ dedi.
Maden ve enerji şirketlerinin önünü açmak amacıyla hazırlanan ve 24 Temmuz’da yayımlanarak yürürlüğe giren 7554 Sayılı Kanun, ilk olarak zeytinlikleri hedef aldı. Muğla’nın Milas ilçesine bağlı İkizköy Mahallesi’nde bulunan Akbelen Ormanı’ndaki zeytin ağaçları, 15 Eylül’de Yeniköy-Kemerköy Enerji Şirketi tarafından sökülerek taşınmaya başlandı. Ormana asker eşliğinde giren şirket, köylülerin direnişinin ardından birkaç ağacı söküp ormandan ayrıldı.
Bunun yanı sıra, YK Enerji 10 Eylül’de Türkiye Tabiatını Koruma Derneği (TTKD) ile Milas’ta zeytin ağaçlarının taşınma sürecini takip etmek amacıyla izleme ve raporlama protokolü imzaladığını duyurdu. Yapılan açıklamaya göre, sözleşme kapsamında TTKD’nin taşınan zeytin ağaçlarının gelişim ve sağlık durumlarını inceleyeceği, üç ayda bir rapor hazırlayarak “kamuoyunu bilgilendireceği” ifade edildi. TTKD’nin şirketle yaptığı anlaşmayı kabul edilemez bulan köylüler, bu protokolün zeytinliklerin talanını meşrulaştırmaya dönük bir girişim olduğunu söyledi.
Talan yasasına karşı yurttaşlar tarafından 18 Ağustos’ta Danıştay 8’inci Dairesi’nde açılan yürütmeyi durdurma davasından hâlâ sonuç çıkmadı. Yasanın yürütmesi durdurulmadığı sürece, başta Akbelen olmak üzere tüm zeytinliklerin maden ve enerji şirketlerinin tehdidi altında olduğu belirtiliyor.
Zeytinliklerin sökülmesine ve taşınmasına tepki gösteren İkizköylüler, bu kıyıma izin vermeyeceklerini vurgulayarak, “Ne olursa olsun, biz memleketimizi, havamızı, toprağımızı, suyumuzu, zeytinimizi asla vermeyeceğiz” dedi.
‘Zeytinimizi, toprağımızı savunmak suç mu?’
Yedi yıldır ağaçlarını korumak için mücadele ettiklerini söyleyen Aytaç Yakar, “Havamızı, suyumuzu, toprağımızı vermeyeceğiz dedik. Biz böyle söyledikçe Limak ve İçtaş gelip topraklarımıza yerleşti. Çadırlarımızı kurduğumuz alanı karakola çevirdiler; biz oraya artık Limak’ın karakolu diyoruz. Aramızda konuşurken, ‘Zeytinliklere girecekler’ dedik ve bu yönde bir duyum aldık. Bunun üzerine beş-altı arkadaş muhtarla birlikte dağın tepesine çıktık. Baktık ki zeytinliklerimiz sökülüyor. Muhtarımız ve birkaç arkadaşımız, ‘Yapmayın, üzerinde meyvesi var’ diye itiraz etti. Ancak daha girer girmez Limak’ın askerleri muhtarımızı aldı; dört saat boyunca jandarma karakolunda tuttular. Biz ne yaptık ki? Doğamızı, zeytinimizi, toprağımızı savunmak suç mu? Biz bu toprakların çocukları değil miyiz?” diye sordu.
Aytaç Yakar, “Çeksinler ellerini bizden, defolsunlar bu memleketten. Hele ki Limak’a söylüyorum; Muğla’yı, Milas’ı, İkizköy’ü terk et! İstemiyoruz seni burada. Yeter, bizim topraklarımızdan defolsunlar” diye ekledi.
‘Ağaçların hepsini sökecekler, buralar kalmayacak’
Zeytinliklerin sökülmesi için önce sayıma gelindiğini belirten Melahat Çulha, köylülerin gelmesi üzerine sayım yapanların geri döndüğünü ifade ederek, “Ertesi gün yukarı çıkmışlar, oradaki zeytinlikleri söktüler. Şirketin bir tarafında yer açmışlar, oraya götürüp dikeceklermiş. Şimdi zeytinlik dikilir mi? Hadi diyelim, tarlası olan götürdü, dikti ama benim tarlam yok. Ben evin ortasına mı dikeceğim zeytini? Yerim yok çünkü. Nereye götüreceğim ben söktüğüm zeytinleri? Zeytinlikleri olmayanlar var, onlar neden koşturuyor? Elbette bunun sebebi var. 48 tane köy var, ağaçların hepsini sökecekler. Buralar kalmayacak. Nereye götürecekler? Biz direniyoruz, söktürmeyeceğiz. Gelsinler, bize destek versinler.”
Haber: Nazlıcan Nujin Yıldız \ JINNEWS