Tarımda “yeşil devrim”, “modern tarım”, “endüstriyel tarım” diye süsleyip sunulan model, her tarafı kimyasala boğdu. Saçımızın teline kadar pestisiste buladı. Bu tarımın gelişmesine karşı olup, zararlarını halka anlatıp bilgilendirme yaparak destek vermesi gereken aydınlar, ekonomistler tersine destek verdi. Endüstriyel tarım modeli böylece hiçbir engele takılmadan yol aldı, yaygınlaştı.
Şimdi yeni bir süsleme olan “akıllı tarım”, “hassas tarım”,“dijital tarım” sözleri piyasada arzı endam etmeye başladı.
Nedir bu akıllı tarım?
Akıllı tarım (dijital-hassas tarım) ile toprakların her metre karesinin besin noksanlığı uydudan belirlenecek. Toprağın ihtiyacı olan eksik besin uydu bağlantılı dijital yöntemler ile verilecek. Akıllı tarım denilen bu işte! Burada kritik olan soru, toprağın ihtiyacı olan besin kimyasal olarak mı, yoksa doğal besin olarak mı verilecek?
Tayfun Özkaya, “İyi de bu sistem endüstriyel tarıma son vermiyor. Kimyasal gübrenin hem masrafı hem de ekolojik olumsuz etkileri sonlandırılmıyor. Ayrıca bu sistemde uygulanan makineler toprağı ezmeye ve yapısını bozmaya devam ediyor. Bunlar çok pahalı. Bu ise işletmelerin devleşmesini gerektiriyor. Köylüyü yok edecek bir süreç hızlanmaya başlıyor” diyor.
Dijital endüstriyel balık avcılığı
Akıllı tarımı balık avcılığı örneği üzerinden biraz daha açalım. Akıllı tarım, dijital endüstriyel balık avcılığının karadaki- tarıma uyarlanması gibi. Şöyle; nasıl ki endüstriyel balık avcılığı dijital marifetiyle balıklara kaçacak yer bırakmadı. Su ürünlerini bitirme noktasına getirdi. Dijital tarım da, toprağın her metrekaresinin kimyasalla zehirleme tehlikesi yok değil, var.
Halit Konanç anlatıyor: “80 sonrası avlanma araçları o kadar hızlı gelişti ki..!
Tekneler; gemilere…
İpek ağlar handiyse demirden ağlara dönüştü. Bu ağlar denizin ormanı dediğimiz balık sığınma/yaşam alanlarını yok etti…”
Tarım akıllıdır
Esasen doğa akıldanedir. Bu yüzden tarım sadece akıllı değil, akıllı işidir aynı zamanda. Bilindiği üzere doğa kendi içinde iç akılla örülmüştür, öyle döner dünya. Akıllılar tarımın doğal döngüsüne saygı duyar; doğayı taklit ederek üretimi gerçekleştirir. Çünkü birlikte kolektif üretilmemiş dışarıdan verilen akıllar tarımın insicamını bozar. Onu sokma akıllı(!) yapar. Hele bu araziye kimyasal veriliyorsa; toprak büsbütün delirir, toprağı “delirtir!” Akıllı tarım denen şey “deli” işi olmaya maazallah dönüşebilir.
Evet bakalım aydın, akademisyen ve iktisatçılar akıllı tarımın neresinde pozisyon tutacak, hangi içerikte savunacak veya yerecek?