Dikkat edilirse, hala AKP medyasının süreci işleme biçimi ‘Terörsüz Türkiye’ çerçevesindedir. Yoğun eleştirilere, yorum, değerlendirmelere rağmen AKP medyası bu dilde ısrar ediyor. Elbette, ‘Terörsüz Türkiye’ diyerek, toplum bu sürecin aktif öznesi haline getirilemez
Ali Sinemilli
Türk medyasının Barış ve Demokratik Toplum sürecini işleme biçimi tartışılmaya devam ediyor. Elbette, iktidar medyası kadar muhalefetin etkisindeki medyanın da bu sürece yaklaşımı, arkasındaki güçleri anlamak açısından önemli bir veri sunuyor. Dikkat edilirse, bu kapsamda en fazla konuşulan konu muhalefetin güdümündeki bazı basın yayın organlarının dili oluyor.
Klasik ulusalcı-devletçi yaklaşımla yayınlarını sürdüren bu kuruluşların baştan beri sürece mesafeli yaklaştıkları, yer yer açık yer yer de gizli bir biçimde sürece karşıtlık yaptıkları görülüyor. Onlara göre, yürüyen süreç ülkenin bölünmesine kadar varacak emareler taşıyor, devletin varlığını tehdit ediyor. Bu kesimlerin dillerini şekillendirirken kullandıkları argümanlar, sürecin AKP’ye hizmet ettiği, AKP’yi iktidarda tutma amacı taşıdığı yönünde. AKP kendisini kurtarmak için bu süreci geliştiriyor, bunun için ülkenin varlığı ve birliğini tehlikeye atıyor biçiminde bir söylem geliştiriliyor ve bu söylem toplumun önemli bir kesiminde de kafa karışıklığı yaratıyor.
Malum! İktidarın CHP’ye yönelik operasyonları devam ediyor. Hemen her gün bir belediyeye el konuluyor, işlevsiz kılınıyor. Hal böyle olunca, bu cepheden yapılan yayınlar belli bir etki de yaratıyor. İktidarın yürüttüğü siyasete anlam veremeyen geniş toplumsal kesimler bu propagandadan etkileniyor ve sürece katılımları, destekleri sınırlı kalıyor.
Peki, iktidar medyasının, daha doğrusu AKP medyasının sürece yaklaşımı nasıl? AKP’nin yön verdiği medyanın gelişen süreci yansıtma biçimi, topluma kavratma biçimi nasıl? AKP medyası gelişen süreci topluma anlatmak, insanları bu sürece katmak için bir çaba içinde mi? Bu yönlü bir uğraşı var mı? Daha da somut olarak dili nasıl? AKP’nin kontrolündeki yüzlerce belki binlerce yayın organında yapılan haberler, gerçekleştirilen programlar nasıl bir mesaj veriyor?
Açık ki, hiç de Barış ve Demokratik Toplum sürecine insanları katan, dilini buna göre oluşturan bir yayıncılık yapılmıyor. Belki, bazı ulusalcı-Kemalist yayınlar gibi cepheden bir karşıtlık yapılmıyor. Bu anlamda ‘yukarılardan’ gelen ‘görüntüyü kurtarma’ talimatına uyuluyor. Fakat, inceltilmiş bir biçimde sürece karşıtlık devam ediyor. Haber dilinden, röportaj için görüşlerine başvurulan kişilere; montajdan, programlar için seçilen konuklara kadar bir bütünen yapılan tercihler, sürecin ilerlemesine değil yavaşlamasına, sekteye uğramasına neden oluyor. Yazılı- görsel- dijital mecralardan yapılan yayınların tümünde öne çıkan temel yan bu oluyor.
Hani denir ya, sabah- akşam Kürt halkına, onun mücadelesine hakaret ediliyor. Kürdün bu coğrafyanın herhangi bir yerinde- buna dünyayı da eklemek mümkün- bir kazanım elde etmemesi için her türlü hile -oyuna başvuruluyor. En pespaye bir biçimde, basın-medya üzerinden Kürde, onun öncü güçlerine, değerlerine saldırılıyor. Sonra da ‘cambaza bak cambaza’ der gibi muhalefetin kontrolündeki bir-iki yayın organı gerekçe yapılarak sürecin neden ilerlemediği açıklanmaya çalışılıyor.
Hiç kuşku yok ki, Türkiye’de medya AKP kontrolündedir. AKP medyanın en az yüzde doksanına yön verir durumdadır. Dolayısıyla, toplumsal algıya da AKP medyası yön vermektedir. Yoksa, muhalefetin etkisindeki birkaç yayın organı toplumsal algıya yön veren durumda değildir. Eğer toplum kendisini başlatılan bu sürecin yeterince içinde görmüyor, katılmıyor, aktif rol üstlenmiyorsa bunun nedeni AKP’nin yön verdiği basının-medyanın dilidir.
O halde, hedefi doğru belirlemek, iktidarın-AKP’nin kontrolündeki medyanın dilini düzelterek yeni bir başlangıç yapmak şart oluyor. İktidar medyasının dilini değiştirmedikçe toplumsal algıyı değiştirmek mümkün değildir.
Dikkat edilirse, hala AKP medyasının süreci işleme biçimi ‘Terörsüz Türkiye’ çerçevesindedir. Yoğun eleştirilere, yorum, değerlendirmelere rağmen AKP medyası bu dilde ısrar ediyor. Elbette, ‘Terörsüz Türkiye’ diyerek, toplum bu sürecin aktif öznesi haline getirilemez. Çünkü tartışılan mesele böyle bir mesele değildir ve toplum da bunu çok iyi bilmektedir.
Şüphesiz, o da eksiktir, fakat Meclis’te oluşturulan komisyonun kendisi bile sorunun adını ‘demokrasi’ olarak koymuştur. Dolayısıyla AKP-iktidar medyasının da dilini gelişen sürecin ruhuna göre oluşturması, buna göre pozisyon alması gerekir. Medya açık -aleni bir faaliyet alanıdır. Yapılan her şey göz önündedir, gizlemek zordur. Bir yandan süreci destekliyorum deyip diğer yandan süreç karşıtlığı yapmak sadece izleyeni güldürür ve inandırıcı olmaz. Bunu unutmamak gerekir.
