20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü’ne kısa bir süre kalırken, gün dolayısıyla derlenen veriler AKP’nin iktidarı boyunca çocukların payına sadece ölüm, yoksulluk, çocuk işçilik, tecavüz ve geleceksizlik düştüğünü gözler önüne serdi
AKP’li yıllarda çocuk hakları, eğitimden yaşam hakkına kadar geriye giderken, bu süreçte binlerce çocuk iş cinayetlerinde, zırhlı araç çarpmaları ve kurşunlarla katledildi, yasalardaki düzenlemeler ile çocuklara yönelik tecavüz, “evlilik” adı altında meşrulaştırıldı.
İktidara geldiği ilk günden beri baskı ve saldırı politikalarıyla topluma yönelik saldırılara hız veren AKP’nin çocuk karnesi de genel tablodan farksız değil. AKP’nin iktidara geldiği günden beri, onlarca çocuk katledildi, cemaat ve tarikat ağlarında tecavüze uğradı, tutuklandı, iş cinayetlerine kurban gitti.
Mezopotamya Ajansı (MA) muhabiri Tolga Güney, 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü dolayısıyla yaşananları derledi.
MEB bütçesi her geçen yıl azaldıkça azaldı
İktidarın 20 yılda inşa ettiği “yeni düzen”de kuşkusuz ilk müdahale ettiği alanlardan eğitim alanı oldu. Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) bütçesinin merkezi yönetim bütçesi içindeki oranı her geçen yıl erimeye devam ederken, yüksek enflasyona rağmen 21 yılın en düşük 5 oranından biri ise yüzde 9,64 ile 2023 yılında oldu. MEB bütçesinden eğitim yatırımlarına ayrılan pay AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılında yüzde 17,18 iken bu oran 2023’te ise 9,18’de kaldı.
Çocuklar imam hatiplere yönlendirildi
Bu durum kamusal eğitim sistemini tamamen çökertirken, eğitimin niteliği ise günden güne düşerek dibe vurdu. Çocuklar özel okullara teşvik edildi. Özel okul parasını ödeyemeyecek aileler ise çocuklarını tarikat ve cemaatlerin yurtlarına gönderdi. 2012-2013 eğitim ve öğretiminin başında devreye sokulan 4+4+4 eğitim sistemiyle 8 yıllık zorunlu eğitim son buldu. Devlet okullarının sayısı azaldı. İmam hatipler yaygınlaşırken, ortaokul seviyesine kadar indi. Bu dönemde öğrenciler açık öğretime yönlenirken, çocuk işçiliği ve çocuk yaşta evlilikler arttı.
Son halka ÇEDES projesi oldu
Eğitimde dini referansları öne çıkaran iktidar, zorunlu seçmeli derslerle müfredatı tamamen doldurdu. 2011’de Diyanet İşleri Başkanlığı Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun’da değişiklik yapılarak, Kuran kurslarına yaş sınırlaması getiren düzenleme yürürlükten kaldırıldı. 12 yaş sınırının ortadan kalkmasıyla birlikte Diyanet İşleri Başkanlığı’nca hazırlanan okul öncesi din eğitim projesi kapsamında 4-6 yaş arası çocuklar için müftülük bünyesinde kuran kursları açıldı. Daha sonra da Diyanet’le imzalanan protokoller aracılığıyla MEB’e bağlı anaokullarında “Değerler Eğitimi” adı altında kuran dersi verilmeye başlandı. Son olarak bu eğitim ve öğretim yılının başında devreye sokulan Çevreme Duyarlıyım Değerlerime Sahip Çıkıyorum (ÇEDES) projesi ile ortaokul ve lise düzeyindeki okullara imam, din adamı, vaiz, Kur’an öğreticisi gibi dini görevliler atanarak, çocuklar pedegojik eğitim almamış kişilere emanet edildi.
Sermayeye ucuz iş gücü
Eğitimin bir başka sorunu ise Meslek Liseleri ve Mesleki Eğitim Merkezleri (MESEM) eliyle “çıraklık ve stajyerlik” adı altında çocuk işçiliğinin meşrulaştırılması oldu. 2014 yılından itibaren “Meslek lisesi memleket meselesi” sloganı ile özdeşleşen süreçte MEB ile şirketlerin işbirliği çerçevesinde çocuklar, organize sanayide ve fabrikalarda çalıştırılmaya başladı. Buralarda, uzun çalışma saatlerinde, çok düşük ücretlerle çalıştırılan çocuklar, kısmi “öğrenci” sayıldı.
Yine MEB ve zincir marketler arasında imzalanan “sektör çalışanlarının MESEM aracılığıyla eğitim öğretim sürecine dâhil olması ile mesleki eğitim ve istihdam süreçlerini yaşama geçirmek” amacıyla imzalanan protokole göre öğrenciler haftanın dört gününü marketlerde bir gününü ise okulda geçirecekti. Tepkiler üzerine protokol iptal edildi ama daha sonra MEB ile Hakmar Express, Bursa İl Milli Eğitim Müdürlüğü ile Köfteci Yusuf arasında imzalanan protokoller basına yansıdı.
5 milyon ‘çocuk işçi’ var
“Çocuk işçiliğin” bir başka boyutu ise okullardan kopan çocukların zorla çalıştırılması oldu. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) Haziran 2023’te açıkladığı son verilere göre; Türkiye’de 5 milyon civarında “çocuk işçi” var. Yine çocukların çalışmak zorunda kalması ve uzun çalışma sürelerine dayanamayacak yapıda olmaları ise beraberinde ölümleri getirdi. İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi (İSİG) verilerine göre AKP iktidarı döneminde en az 909 çocuk hayatını kaybetti.
Çocuk yaşta evliliğin önü açıldı
AKP iktidara geldikten sonra 2009 yılında MEB Ortaöğretim Yönetmeliğinde değişikliğe gidildi. Eski yönetmeliğe göre evli veya nişanlı olanlar ortaöğretime kayıt yaptıramazken bu değiştirilerek ortaöğrenimde nişanlanmasının önü açıldı. 2013 yılında yine bu yönetmelikte yapılan değişiklik ile ortaöğretimlerde evlenme de meşrulaştırılarak erken yaşta evliliğin önündeki bir engel daha kaldırıldı.
Yine aynı yıl Anayasa Mahkemesi bir yasa iptaliyle “Çocukların cinsel ilişkiye rıza yaşının 15’ten 12’ye indirilmesi”nin önünü açtı. Mahkemenin iptal gerekçelerinden biri “fiilden sonra mağdurun yaşının ikmali ile fiili birlikteliğin resmi evliliğe dönüşmesi ihtimali” idi. Yani “evlilik ihtimali” değerlendirilerek aslında bir cezasızlık öngörüldü.
2016 yılında ise Meclis’te kurulan “Boşanma Komisyonu” raporu, çocuk istismarını meşru bir zemine oturduğunu gözler önüne serdi. Raporda istismar failinin çocukla 5 yıl boyunca “sorunsuz ve başarılı bir evlilik” sürdürmesi halinde denetimli serbestlik önerisi getirildi. 12 yaş ve altındaki çocuklara karşı işlenen suçlarda en üst sınırdan ceza verileceği belirtilirken, rıza yaşı fiili olarak 12’ye indirilmiş oldu.
Çocuk istismarında cezasızlık yayıldı
2021 yılında getirilen 4’üncü Yargı Paketi ise daha önce adım adım meşrulaştırılan çocuk istismarında az sayıda açılabilen davalarda cezasızlığın önünü de açtı. Bu paketle cinsel saldırı, işkence, cinsel istismar gibi suçlardan tutuklanabilmek için görüntü benzeri somut kanıtın zorunlu hale getirilmesi ile çocuklara karşı yapılan cinsel istismarı ile cinsel saldırı suçlularında tutuklanmanın neredeyse imkânsız hale getirilmesi sağlandı. 20 Mart 2021’de Cumhurbaşkanı kararıyla İstanbul Sözleşmesi’nden geri çekilirken, burada çocuklara ilişkin bulunan bütün yasal korunaklarda bir gecede yok oldu.
12 bin çocuk erken yaşta evlendirildi
TÜİK’in 2022 verilerine göre, kız çocuklarının toplam resmi evlenmeler içindeki oranı yüzde 2,3. Resmi evlilik sayısının yüzde 2,3’ü hesaplandığında 12 bin 919 kız çocuğunun erken yaşta evlendirildiği görülüyor. Son 10 yılda resmi verilere göre toplam 302 bin 159 kız çocuğu evlendirilmiş. 2002-2021 yılları arasında TÜİK’in açıkladığı verilere göre 16 ve 17 yaşında olup aile onayı ile evlendirilen kız çocukları sayısı 731 bin 16, erkek çocuklarının sayısı ise 34 bin 795. Aile onayı ile evlendirilen kız çocuklarının sayısı, oğlan çocuklarının sayısının 21 katı. Yine 2002 – 2021 arasında sadece 16-17 yaşında aile onayı ile evlendirilen 1 milyona yakın çocuk var.
440 bin hamile çocuk!
Yaşanan bu evlilikler sonucu çocuk yaşta hamile kalmalar da yaşanırken, Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası’nın (Eğitim Sen) 2016-2017 Eğitim-Öğretim Yıl Sonu Eğitimde Cinsiyetçilik Raporu’na göre 2002-2017 yılları arasında 18 yaşın altında 440 bin çocuk maruz bırakıldığı istismar sonucu hamile kaldı. 15 yaşın altında istismara uğrayarak hamile kalan çocuk sayısı ise 15 bin 937 olarak kayıtlara geçti. Devlet istismar vb. konularda 2017’den beri veri paylaşmadığı için bu yıldan sonra yaşananlar hakkında net bir bilgi bulunmamakta.
Çocuklar tüm bunların yanı sıra yaşanan ekonomik krizler ve gelir bölümünün eşitsizliği nedeniyle büyük bir yoksulluk yaşıyor. UNICEF’e göre Dünya’da 1 milyar çocuk beslenme ve temiz su gibi olanaklardan yoksunken Türkiye’de ise TÜİK’in 2020’de açıkladığı raporda 7,5 milyon çocuk yoksulluk çekiyor.
Onlarca çocuk katledildi
Yine AKP dönemi üst düzeye çıkarılan “güvenlik önlemleri” de çocukların ölümlerine neden olurken, bu yıllarda zırhlı araç çarpması, çatışmalar ve bombalamalar sonucu yüzlerce çocuk yaşamını yitirdi. Zırhlı araç çarpması sonucu İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi verilerine göre son 15 yılda Kürt kentlerinde 21 çocuk yaşamını yitirdi, 23 çocuk da yaralandı. Ayrıca İHD ile Türkiye İnsan Hakları Vakfı’nın (TİHV) sokağa çıkma yasakları süresince eriştikleri verilere göre en az 80 çocuk yaşamını yitirdi.
Cemile’den Uğur’a…
AKP’nin görevde olduğu 2004-2015 yılları arasında Türkiye İnsan Hakları Vakfı’nın verilerine göre en az 241 çocuk polis veya asker tarafından öldürüldü. Bu çocuklar arasında 12 yaşında bedenine 13 kurşunla öldürülen Uğur Kaymaz, karakoldan atılan havan mermisiyle katledilen Ceylan Önkol, Roboski’de bombalanan 19 çocuk, 2013 yılında Gezi Parkı eylemleri sırasında öldürülen Berkin Elvan, cenazesi buzdolabında saklanan Cemile Çağırga da vardı. Bu olaylarla ilgili yapılan yargılamaların hepsi de cezasızlık ile sonuçlandı.
İSTANBUL