• İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
29 Mayıs 2025 Perşembe
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
ABONE OL!
GİRİŞ YAP
Yeni Yaşam Gazetesi
JIN
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Yeni Yaşam Gazetesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Yazarlar

AKP’nin topluma maliyeti artıyor-Erol Katırcıoğlu

4 Ekim 2019 Cuma - 22:32
Kategori: Yazarlar

Gün geçtikçe, metal yorgunluğu arttıkça, konular kaldıramayacağı kadar ciddi noktalara evrildikçe, herkes anlıyor ki AKP’nin pili bitmekte, iktidarının sonu gelmekte.

Biz iktisatta “ölçek ekonomileri” diye bir kavrama sahibiz. “Ölçek ekonomileri” kavramı, firmaların uzun dönemde yeni kararlar alıp kapasitelerini genişlettikçe maliyetlerini düşürebildikleri ve böylelikle de rekabetçi güçlerini arttırabildikleriyle ilgili bir kavram. Yani, firmalar büyüdükçe maliyetleri azalıyor ve rekabetçi güçleri artıyor. Ama bunun bir sınırı var tabii ki! Bu imkan sonsuza kadar kullanabilecek bir imkan değil.

Çünkü, firmaların yönetimleri, firmalarının kapasitelerini genişlettikçe yönetme güçlerinde de kayıplar yaşamaya başlıyorlar. Öyle ki eğer yönetim, yönetme becerilerini aşan bir kapasite düzeyine gelirse orada maliyetlerin düşme özelliği yok oluyor ve maliyetler bu kez artmaya başlıyor. Öyle ki firmalar eninde sonunda ya piyasadan ayrılmak zorunda kalıyorlar ya da bölünerek daha yönetilebilir kapasitelere dönüşüyorlar.

Ne tuhaf değil mi? Yukarıda yazdıklarım sanki firmaların başlarına gelebilecek olanla siyasi partilerin başlarına gelebilecek olan aynı kader çizgisinde buluşabilir gibi. Kim bilir bu iki benzer sürecin arkasında yatan nedenler de benzerdir belki de!

Kısacası AKP büyüdükçe kendi doğal sınırlarına ulaştıkça gerek bir organizasyon olarak sorunları (ve bu sorunların maliyetleri) artmakta ve gerekse de ülkede yarattığı sorunların çeşitliliği ve dolayısıyla da ülkeye olan maliyetleri artmakta. Dolayısıyla işin sonuna yaklaşmış gibiyiz. AKP, ya tarih sahnesinden ve ülke siyasetinden düşüp gidecek ya da çeşitli parçalara bölünerek varlığını bir çeşit sürdürecek. (Tabii bu anlattıklarımın kader gibi anlaşılması gerekmiyor, her zaman yönetimin (firma olsun, siyasi parti olsun) uygulayabileceği manevralarla durumu değiştirmesi de mümkün).

Ama doğrusu bu sütunlarda ve başka sütunlarda çokça yazdığım gibi AKP’nin Türkiye’yi yönetmesi onların kapasitelerini aşan bir durum. Başlangıçta belki, daha sonra FETÖ’cü diye ifade edilen kadroların daha kapasiteli oluşlarından olabilir (ya da başka nedenleri de olabilir) birtakım önemli ve olumlu adımlar atmışlardı. Ama içlerinde yaşadıkları çatışma sonrasında daha bir açığa çıktı ki var olan kadrolar ne Türkiye’nin sorunlarını tam olarak anlıyorlar ve ne de anlasalar bile ne yapmaları gerektiğini biliyorlar.

Yazımın sınırlarına geldikçe uzatmadan söylemeliyim ki AKP’ye bu yolu açanlar kendi orijinal güçlerinden daha fazla seküler kesim siyasetçileri olmuştur. Yani CHP başta olmak üzere AKP’nin çıkış ve yükseliş dönemlerine, seküler kesimin toplumu anlamayan siyasetleri ve siyasetçileri neden olmuştur. Yoksa AKP’de ülkeyi yönetecek ne bir vizyon ve ne de bir kapasite vardı. Nitekim bu konuyu yıllar sonra Kılıçdaroğlu dünkü konuşmasıyla açığa kavuşturdu ve bir özeleştiri yaptı. Partisinin Türkiye’de çok kusuru ve kabahati olduğunu belirterek, “Gerçeği konuşalım. Bir başörtüsü meselesini Türkiye Cumhuriyeti’nin en temel mesele haline getirdik. Sana ne kardeşim. Kadın ister başörtüsü takar, ister takmaz” dedi.

Evet, oldukça uzun bir aradan sonra memleket siyaseti normalleşme işaretleri veriyor. Şimdi biz de bu normalleşme sürecinde çözüm sürecini konuşabileceğimiz yeni bir başlangıç bekliyoruz.

PaylaşTweetGönderPaylaşGönder
Önceki Haber

Göçertme-Güner Yanlıç

Sonraki Haber

Şavata diye bir köy-Ragıp Zarakolu

Sonraki Haber

Şavata diye bir köy-Ragıp Zarakolu

SON HABERLER

Bir bilgeye vefa kitabı

Hüzne ve umuda dair: Jamal

Yazar: Yeni Yaşam
29 Mayıs 2025

Hakikatin ruhu, yolda birlik, tarihi sorumluluklarımız (2)

Dağın sırrına ihanet: Alevi kutsal mekanlarının istismarı, Düzgün Bawa’da kirlenen toprak

Yazar: Yeni Yaşam
29 Mayıs 2025

Demokratik statü, demokratik anayasa

Demokratik statü, demokratik anayasa

Yazar: Yeni Yaşam
29 Mayıs 2025

Zulme Karşı Direnmek

Şimdi yön verme vakti

Yazar: Yeni Yaşam
29 Mayıs 2025

Yalnız ekonomi mi?

Yeni bir dönem başlıyor

Yazar: Yeni Yaşam
29 Mayıs 2025

Bir milyon dolarlık füze ve kriz

Uyarı yap, pratiğe bak

Yazar: Yeni Yaşam
29 Mayıs 2025

On binlerin yürüyüşü

AKP ile anayasa? 

Yazar: Yeni Yaşam
29 Mayıs 2025

  • İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
yeniyasamgazetesi@gmail.com

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

E-gazete aboneliği için tıklayınız.

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Tümü
  • Güncel
  • Yaşam
  • Söyleşi
  • Forum
  • Politika
  • Kadın
  • Dünya
  • Ortadoğu
  • Kültür
  • Emek-Ekonomi
  • Ekoloji
  • Emek-Ekonomi
  • Yazarlar
  • Editörün Seçtikleri
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Karikatür
  • Günün Manşeti

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır