“Aleviler ve Sosyalistler- Kendisinin Ötekisi, Ötekinin Kendisi” başlıklı sempozyumda Aleviler ve sosyalist hareketlerin tanışma süreci ve birlikte mücadelesine dikkat çekildi.
İzmir’de Alevi Bektaşi Kültürünü Tanıtma Derneği ve Munzur Akademi Kültür Sanat ve Turizm Derneği, “Aleviler ve Sosyalistler- Kendisinin Ötekisi, Ötekinin Kendisi” başlığıyla sempozyum düzenledi. Narlıdere ilçesinde bulunan Cemevi Konferans Salonu’nda düzenlenen sempozyuma çok sayıda siyasi parti temsilcisi ve kişi katıldı.
Oturum başkanlığını Seçil Aslan’ın yaptığı sempozyumda, Prof. Dr. Şükrü Aslan “Geleneksel ve Devrimci Kültürlerin Karşılaşma Sürecinde Alevilik ve Devrimciliğin Kimliksel Gerilimi”, Dr. Cemal Salman, “Yolun Solu, Sol’un Yolu: Kente Göçün İlk Yıllarında Aleviler ve Sol”ve Dr. Öğretim Üyesi Mehmet Ertan, “1960-1980: Aleviler ve Sosyalistler” konularında sunumlar gerçekleştirdi.
‘Ortak tarihimizin ortaya çıkması gerekiyor’
Sempozyumun açılış konuşmasını yapan Narlıdere Cemevi Başkanı Mustafa Aslan, Türkiye’nin içinde bulunduğu siyasi süreçte böyle bir sempozyuma ihtiyaç duyduklarını belirtti. Munzur Akademi Kültür Sanat ve Turizm Derneği adına sözü alan Ayhan Yalçınkaya da, etkinliğin bir ilk olduğunu vurgulayarak, “Cemevi çatısı altında ilk defa bir araya geliyoruz. Bu çatı akademisyen ile Alevileri bir araya getirdi. ‘Cemevi ibadet yeri değildir. Kültür yeridir’ diyenler şunu görmeli; evet burası ibadethane ama bir kültür yeri de. Ne Sosyalistler Alevilere nede Aleviler sosyalistlere yabancı değil. Birbirimizin içindeyiz. Ortak tarihimizin ortaya çıkması gerekiyor. Bu sempozyum Aleviler ve Sosyalistler açısından bir uyarıdır” dedi.
‘1980’li yıllarda sosyalist hareketin tavrı değişti’
Profesör Doktor Şükrü Aslan, sempozyumun öneminden bahsederek, şunları söyledi: “Sosyalistleri bir araya getiren birçok ideoloji oldu. Sosyalistlerin dinamikleri çok farklı kültürlerden geliyor. Bu iki sosyolojik grup tarihin bir yerinde karşılaşmak zorunda. Bu karşılaşma biraz gerilimlidir. Genellikle Alevilere yönelik bakışta Aleviliği bir inanç kimliği olarak kodladığı için mesafeli olmuştur. Sosyalist algı Aleviliğe nasıl olursa silinip gidecek bakarak çok ilgi göstermemiştir. ‘Halkın inancına saygılıyız’ sözü ise geçici bir şeydir. 1980’li yıllarda Alevilerin görünür olmaya başladığı bir dönemde sosyalist hareketin tavrı değilmiştir. Sosyalistlerin Alevilerin önüne politik bir tutum koyduğu dönem. 90’lı yıllarda kazanılması gereken süreçten beraber mücadele edilmesi gereken bir hal aldı. Aleviler ile Sosyalistler arasındaki gerilimin ilk sebebi Aleviliği tanımlama konusudur” diye ifade etti.
‘Sosyalistler ile Aleviler kentte tanıştı’
“Kente Göçün ilk yıllarında Sol ve Aleviler” başlıklı konuşma yapan Doktor Cemal Salman, 20’nci yüz yılın ortalarından bu yana Alevilerin hep kırsa alana göç ettiğine dikkat çekti. Alevilerin kent ile tanışması 1950’lerin başında olduğunu ifade eden Salman, “1950’ye kadar göçler ama kent nüfusu yüzde 30’dan fazla değil. Alevilerin yerleştiği mahalleler kurtarılmış alan olarak adlandırılıyor. Sosyalistler ile Alevilerin kentte tanıştı. Siyasal gerilimin ortasında Aleviler hazır düşman olarak görülüyor. İster istemez politik olarak uzaklaşıyor. Aleviler siyasal olarak yollarını çizmeye başlıyor. Sosyalist hareket bir muhalif damar bulmuş iken, Aleviler ise bunu mücadele ile başarıya götürecek damar buluyor. İlk dönemler tarihsel olarak Aleviler dünya bakış açısı olarak ayrışıyor. Devletçi tutum ve sosyalist tutum dönemi yaşanıyor. Bu tutumun sancıları 1970’lerde yaşanmaya başlıyor. Katliamlarda göç ettirme ve can kaygısı yaşanıyor” dedi.
‘Alevilerin Sosyalist olmasında katliamların etkisi var’
Doktor Mehmet Ertan ise 1960-1980 yılları arasında Alevilerin ve Sosyalistlerin ilişkisine odaklanan konuşmasında, bahsi geçen yıllarda sol hareketlerin kadro hareketi iken halkla buluştuğunu söyledi. 1970’li yıllarda Alevilerin CHP’ye oy vermeye başladığını hatırlatan Ertan, “Dünyanın her yerinde farklı etnik gruplar iktidarı değiştirmeye yakın olan hareketlerle ilişkilenir. Alevilik, uygun tarihsel koşullar ortaya çıktığı anda siyasete aktarılacak bir konumda” dedi. Söz konusu yıllarda Alevilerin de yoğun bir şekilde ketlere göçtüğünü aktaran Ertan, bu mahallerde sosyalistlerin örgütlenmesinin güçlü olduğunu dile getirdi. Alevilerin yaşadığı katliamlara da değinen Ertan, Alevilerin sosyalist olmasında katliamların da etkisi olduğuna dikkat çekti. Ertan sözlerini şöyle sürdürdü; “Alevi olmak Alevileri sosyalist yapıyor. Bu kimlik bu ilişkilenmeden sonra biraz geride kalıyor. Bu ilişki özgün ihtiyaçlardan başlıyor. Sosyalist hareket olmadan Aleviler bu alanda politikleşmezdi. Sosyalist hareketlerden aldığı örgütlenme deneyimleri onu Alevi kurumalarında bir öngörüye götürmüştür.”
Sempozyumda, yarın “Türkiye Sosyalizminin Alevi Sorunu, Alevilerin Sosyalizm Sorunu ve Siyasal Karşılaşmalar-Sosyalist Partiler ve Alevilik Sorunu” başlıkları tartışılacak.
MA