• İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
28 Temmuz 2025 Pazartesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
ABONE OL!
GİRİŞ YAP
Yeni Yaşam Gazetesi
JIN
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Yeni Yaşam Gazetesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Yazarlar Murat Çakır

Almanya’da neler oluyor?

11 Temmuz 2021 Pazar - 10:54
Kategori: Murat Çakır, Yazarlar
Hibrid savaş ilânı

Berlin’de gazeteci Erk Acarer’e saldırılması, sadece Türk devletinin on yıllardır Almanya’da sistematik bir biçimde farklı yapılanmalar örgütlemesini ve bunlar üzerinden Türkiye kökenli muhalif güçleri hedefine koymasını değil, aynı zamanda Alman devletinin de böylesi saldırı ve yargısız infazların sorumlularından olduğunu kanıtlıyor. Alman devleti bir kez daha, kimi Türkiyeli liberalin umduğu gibi “demokrasi havarisi” olmadığını, aksine faşist MHP destekli AKP-Saray-Rejimi’nin en önemli destekçisi olduğunu göstermiştir. O açıdan Almanya’daki Kürdistanlı ve Türkiyeli muhalifler verilen bu gözdağı karşısında öz savunma fikri üzerine düşünmeli ve gereğini yapmalıdırlar.

Erk Acarer’e saldırı, Kürdistan ve Türkiye kökenli Alman parlamenterlere yönelik ölüm tehditlerinin savcılıkça kovuşturulmaması veya milletvekillerinin seyahat özgürlüğünün engellenmesinde olduğu gibi, Almanya’daki son gelişmeler zincirinin halkalarından birisidir ve önümüzdeki olumsuz sürece yönelik bazı ip uçları vermektedir. Alman devleti, pandemi koşullarının ayyuka çıkardığı eşitsizlikler, güvencesizlikler ve belirsizlikler ortamında toplumsal rıza üretiminin zorlaşmasına demokratik ve sosyal hakların daha da budanmasıyla yanıt vermeye çalışmaktadır.

Bu çerçevede önce oluşan toplumsal huzursuzluğu sorunların asıl kaynağına yönelik kitlesel direnişe dönüştürebilecek ilerici, devrimci-demokrat hareket, parti ve yayın organlarının hareket alanlarının kısıtlanması amaçlanmaktadır. Küreselleşme karşıtı Attac örgütünün finansman olanakları elinden alındıktan sonra, önce Alman faşizminin kurbanlarının kurduğu antifaşist VVN-BdA örgütü, ardından da devrimci dayanışma örgütü “Rote Hilfe” (Kızıl Yardım) derneğinin kamu yararlılıkları silinerek maddi baskı altına alındılar. Hemen peşinden de sosyalist gazete “junge Welt” sınıflı toplum gerçeğini dile getiren Marksist dünya görüşü nedeniyle “anayasa düşmanı” ilân edildi. Alman devleti böylelikle herhangi bir toplumsal etkisi olmadığını iddia ettiği devrimci, sosyalist ve antifaşist kesimleri kriminalize ederek karalamaya başladı.

Şimdi ise, 1933’te Alman faşizminin yasakladığı, savaş sonrasında 1956’da Adenauer hükümetinin kapattığı KPD’nin ardılı olarak 1968’de kurulan Alman Komünist Partisi DKP bürokratik üçkâğıtçılıkla siyasi faaliyetten menedilmeye çalışılıyor. “Bankaların ve tekellerin iktidarına karşı. Bu ülkedeki insanların ezici çoğunluğu için!” şiarıyla Federal Parlamento Seçimleri’ne katılacağını ilân eden DKP, karar Anayasa Mahkemesi’nce onanırsa, fiili yasakla karşı karşıya kalacak. İnsanın sorası geliyor: “Madem toplumsal etkisi yok, o halde neden burjuva hukukunun en ağır yaptırımı uygulanıyor?” diye.

Kısacası Alman devleti, genlerine dek işlemiş antikomünizmi ile emperyalist zirveler sonrası yeni dönemin yayılmacı savaşlarına katılmak için “vatan cephesini” rızaya uygun hâle getirmeye çalışıyor, 150 yıllık sadık işbirlikçi ortağı olan Türkiye egemenlerine, Ortadoğu-Kafkaslar-Balkanlar Üçgeni’ndeki görevlerini yerine getirmeleri için, desteğini sürdürmeye devam ediyor.

PaylaşTweetGönderPaylaşGönder
Önceki Haber

Demokrasinin kilidi kimde?

Sonraki Haber

Kürt meselesini konuşamamak…

Sonraki Haber
Pandeminin kaldırdığı örtü

Kürt meselesini konuşamamak...

SON HABERLER

Kadın yaşarsa dünya değişir; kastik katile karşı varoluş mücadelesi

Kadın yaşarsa dünya değişir; kastik katile karşı varoluş mücadelesi

Yazar: Yeni Yaşam
28 Temmuz 2025

Zulme Karşı Direnmek

Yeni bir zaman duygusu

Yazar: Yeni Yaşam
28 Temmuz 2025

Kürt dili Demokratik Toplumun dilidir

Kürt dili Demokratik Toplumun dilidir

Yazar: Yeni Yaşam
28 Temmuz 2025

Rojava mutabakatı: Yeni-Osmanlıcılığın krizi

Milli Metamorfoz

Yazar: Yeni Yaşam
28 Temmuz 2025

Yahya Orhan: Artık kendimiz için çalışacağız!

Ferhat Tepe: Kayıpsın dediler!..

Yazar: Yeni Yaşam
28 Temmuz 2025

Dürzi halkına yönelik saldırılar: Mezhepçi şiddet mi, siyasi baskı mı?

Dürzi halkına yönelik saldırılar: Mezhepçi şiddet mi, siyasi baskı mı?

Yazar: Yeni Yaşam
28 Temmuz 2025

Cizîr’de 32 yıldır yasaklı olan iki köy barajla suya gömülmek isteniyor

Çözümün dolayımları ve özneleri

Yazar: Yeni Yaşam
28 Temmuz 2025

  • İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
yeniyasamgazetesi@gmail.com

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

E-gazete aboneliği için tıklayınız.

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Tümü
  • Güncel
  • Yaşam
  • Söyleşi
  • Forum
  • Politika
  • Kadın
  • Dünya
  • Ortadoğu
  • Kültür
  • Emek-Ekonomi
  • Ekoloji
  • Emek-Ekonomi
  • Yazarlar
  • Editörün Seçtikleri
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Karikatür
  • Günün Manşeti

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır