Almanya 23 Şubat’ta yeni hükümeti belirlemek için sandık başına gidecek. Friedrich Merz’in liderliğindeki muhafazakar Hristiyan Demokratlar, iktidarı oluşturacak koalisyonun büyük partisi olmaya yakın görünüyor.
Avrupa Birliği’nin en büyük ekonomisini canlandırmak ve göçün kontrol altına alınması, partilerin seçim kampanyalarındaki konuların başını çekiyor. Erken seçimler sosyal demokrat Olaf Scholz’un başkanlığındaki koalisyonunun çökmesiyle gündeme gelmişti.
Avrupa’nın en büyük ekonomisi iki yıl üst üste küçüldü. Yüksek enerji fiyatları ve Çin rekabeti, Alman ekonomisini zorluyor. Sıradaki hükümetin bu küçülmeyi sona erdirip, Alman sanayisini canlandırması isteniyor. Ülkede kamusal alanlarda yaşanan bazı İslamcı terör saldırıları, tüm partilerin göç kontrolü konusuna öncelik vermeleriyle sonuçlandı.
Neo-faşist Almanya için Alternatif (AfD) partisine yönelik desteğin ciddi şekilde artması da göçmen karşıtı dalganın bir sonucuydu. AfD ile koalisyon kurmaya kimse yanaşmıyor. Ancak neo-faşist partinin yüzde 20 oy alabilmesi, Alman parlamentosundaki sandalye sayılarını iki katına çıkarmaları demek.
Seçimler erkene alındı
Almanya’da genel seçimler normalde dört yılda bir yapılıyor. Bu yıl seçim 28 Eylül’de yapılacaktı ancak koalisyonun çökmesiyle seçimler erkene alındı. 18 yaşın üzerindeki vatandaşlar iki oy pusulasında seçim yapacak. Birincisi 299 seçim bölgesinden meclise gidecek milletvekilini belirlemek için, diğeri ise 16 eyaletten hangisinde yaşıyorlarsa orada seçime giren siyasi partiler için.
Bu ikinci oylamada ülke genelinde yüzde 5’i geçebilen partiler meclise girmeye hak kazanacak. Yüzde beşi geçemeyen partilerin Meclis’e girmesinin ise tek yolu var: 299 seçim bölgesinden üçünü kazanmaları. Alman parlamentosu Bundestag 630 sandalyeden oluşuyor. Bu sayı önceden 733’tü.
18 yaşın üzerindeki Alman vatandaşları 23 Şubat’ta 08-18 saatleri arasında sandık başına gidecek ve Başbakanlık için yarışan beş adaydan birisi için oy kullanacak. Eğer en çok oy alan parti bir ya da iki partiyle koalisyon kurabilirse, Cumhurbaşkanı bu partinin liderini Başbakan olarak aday gösterecek. Parlamento da gizli oy yöntemiyle bunu oylayacak.
Adayların durumu
Friedrich Merz, Hristiyan Demokrat Parti (CDU) lideri olarak başbakanlık yarışını önde götürüyor. En yakın rakibiyle arasında 10 puan fark var. 69 yaşındaki Merz, sade cümlelerle konuşan, iş dünyasına yakın, sosyal muhafazakar çizgiyi benimseyen bir profil çiziyor.
Merz, 2018 ve 2021’de partinin liderliğine iki kez meydan okudu ancak liderliği elde edemedi. Nihayetinde parti liderliğini elde etti ve “Gurur duyacağımız bir Almanya” sloganıyla harekete geçti.
Göçü sınırlamayı, vergileri azaltmayı ve Almanya ekonomisini kalkındırmak için 50 milyar euro’luk harcamayı vadediyor. Ukrayna’ya desteği artırmak da Merz’in gündemleri arasında.
Aşırı sağ ile asla işbirliği yapmama sözünden cayması ise Merz’in en çok eleştiri aldığı konulardan. Merkel, AfD’den destek almasının “yanlış bir adım” olduğunu savunmuştu.
Olaf Scholz üç yıl Başbakan olarak görev yaptı. Ancak kurduğu hassas koalisyon, Almanya’nın katı borçlanma yasalarının gevşetilmesi sonrası yaşanan tartışmayla parçalandı. Rusya’nın Ukrayna’daki işgalinin Alman ekonomisi üzerinde yarattığı basınç, Olaf Scholz hükümetinin en büyük sınavı oldu. Almanya Ukrayna’nın Avrupa’daki en büyük destekçisi konumumdaydı.
Scholz’un Sosyal Demokrat Parti’deki (SPD) birçok ismin desteğini kaybettiği biliniyor. Partide, Boris Pistorius’un lider olması yönünde bir istek vardı. Geçmişte muhafazakarlarla işbirliği yapan SPD, Scholz’un Merz’e güvenmeyeceğini söylemesine rağmen, muhafazakarların potansiyel koalisyon ortaklarından biri.