Mexmûr Kampı’na dönük uygulanan ambargonun giderek derinleştiğini söyleyen Mexmur Halk Meclisi Divan Eşbaşkanı Nudem Yaman, ‘Kampı yaşanmaz hale getiriyorlar’ dedi
Irak’ın Musul Vilayetine bağlı Mexmûr ilçesinde kurulu Mahmur Kampı, Hewlêr’de, 17 Temmuz 2019 tarihinde bir restoranda Türk konsolosluk ve MİT elemanlarına yönelik eylemin ardından kampa giriş-çıkışlar yasaklandı. 6 yılı aşkın bir süredir ambargo altında olan kampta, Türkiye’nin 1990 yılları arasında köy boşaltma ve koruculuk dayatması politikalarına karşı çoğunluğu Şirnex ve Colemêrg’ten (Hakkari) göç edenlerin oluşan 12 bin kişi yaşıyor. Çoğunluğunu kadın ve çocukların oluşturduğu kamp, 1998 yılında Birleşmiş Milletler (BM) himayesine alındı.
10 Nisan’dan itibaren kampa yönelik ambargo daha da ağırlaştırılırken, yurttaşların kimlik kartlarının yenilenmemesi, ilaç sıkıntısı, inşaat malzemelerinin girişinin engellenmesi ve kamp dışına çıkışlarda yaşanan kısıtlamalar, bölgedeki insani krizi derinleştiriyor. KDP ve Irak hükümetinin ambargosunun sürdüğü süreçte son olarak, kamp dışına çalışmaya giden 10 yurttaş Bağdat’ta gözaltına alındı. Gözaltına alınan Mexmûrlu gençler, 19 gündür tutuklu bulunuyor.
‘Uygulamalar insanlık ölçülerine aykırı’
Mexmur Halk Meclisi Divan Eşbaşkanı Nudem Yaman, kamp üzerindeki ambargoya dair değerlendirmelerde bulundu.
Nudem Yaman, “Herkesin bildiği üzere uzun zamandır Şehit Rustem Cudî Mexmûr Kampı üzerinde bir ambargo uygulanmaktadır. Son zamanlarda ise bu ambargo nedeniyle çok ciddi zorluklarla karşı karşıya kalıyoruz. Kamp sakinlerinin Irak’a giderken gözaltına alınması, kamp üzerindeki baskının daha da artmasına yol açıyor. Çalışmaya giden işçilerimize bazı prosedürlerin olduğunu, bu prosedürlere uyulması halinde sorun yaşanmayacağını ve kampta artık sorunların çıkmayacağını iddia ediyorlar. Buna rağmen, aynı yol ve yöntemle çalışmaya giden işçilerimiz gözaltına alınıyor. Bu uygulamalar, insanlık ölçülerine tamamen aykırıdır. Bağdat ve diğer kentlere çalışmaya giden gençler, kimliklerini yenilemiş olmalarına rağmen onlara suçlayıcı bir yaklaşımla davranılıyor ve gözaltına alınıyorlar. İşlerinin başında olan bir grup Mexmûrlu genç gece saatlerinde yapılan baskınlarla gözaltına alındı. Bu gençlerin neden ve hangi gerekçeyle gözaltına alındığını ise bilmiyoruz. Gözaltı gerekçesi olarak genellikle kimlik yenileme tarihlerinin geçmiş olması gösteriliyor. Ancak kendilerinden kaynaklanan sorunları bize suç olarak dayatıyorlar ve bizler suç işlemişiz gibi gösteriliyoruz. Bu dayatılan uygulamalar ise yıllardır kamp üzerinde yürütülen ambargonun bir parçası olarak devam etmektedir” dedi.
‘İşçilere ve kamp halkına yapılan gözaltılar olumsuzluk yaratıyor’
Hükümetin kendilerine verdiği sözleri yerine getirmeyerek ambargoyu daha da derinleştirdiğini kaydeden Nudem Yaman, “Kampa inşaat malzemelerinin hiç bir şekilde girmesine izin verilmiyor. Kamp halkının ev yapmak için kullanacağı inşaat malzemesi bulunmuyor. Bu sorun hala somut şekilde çözülebilmiş değildir. Sorunun çözümü için görüşmeye giden heyetimiz dönüş yolunda gözaltına alındı. Heyet serbest bırakıldıktan sonra ise bizlere ‘yapacağız’ diye söz verdikleri hiçbir şeyi yapmadılar. Halen olumlu anlamda bir değişim yaşanmadı. Her seferinde kamp üzerinde farklı yöntemlerle ambargo uygulanmakta ve bu yöntemler sürdürülmektedir. Özellikle işçilere ve kamp halkına dönük yapılan bu gözaltılar, kamp üzerinde ciddi olumsuzluklar yaratıyor. Bu şekilde bir ambargo sürecinden geçiyoruz” diye konuştu.
‘Kamp tehdit ve baskılara direnecektir’
Nudem Yaman, şöyle devam etti:
“Yeni eğitim dönemi yaklaşıyor ve eğitimle birlikte çocukların ihtiyaçları olacaktır. Okulların malzeme ihtiyacı var ancak bizler bu ihtiyaçları karşılayamıyoruz çünkü bir ambargo var. Kampın giriş ve çıkışlarında her türlü zorlukla karşılaşıyoruz. Özellikle sağlık alanında çok zorlanıyoruz. Kampta kronik hastalar ve ağır hasta olanlar bulunuyor, ancak ilaç ihtiyaçlarını kamp karşılayamıyor. Kampı yaşanmaz hale getirmeye çalışıyorlar. Bizler bu kampı çok iyi tanıyoruz. 30 yıldır örgütlü yaşayan ve iradesiyle ayakta kalan bu kamp, bu tehdit ve baskılara karşı direnecektir. Önder Abdullah Öcalan’ın başlattığı süreç amacına ulaşana kadar direnişimiz ve mücadelemiz devam edecektir.”
Haber: Zeynep Durgut \ MA