Amed Emek ve Demokrasi Platformu, gözaltı, tutuklama ve kayyım politikasını protesto etti
Amed Emek ve Demokrasi Platformu, “Emek, barış, demokrasi ve eşitlik mücadelesini büyütmeye devam edeceğiz” şiarıyla basın açıklaması gerçekleştirdi. Açıklamaya platform bileşenleri, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Amed İl Eşbaşkanları ve çok sayıda yurttaş katıldı.
Basın metnini platform sözcüsü Mehmet Oktay, okudu. İlk olarak söz alan SES Amed Şube Eşbaşkanı Yıldız Ok Orak, iktidarın son 10 gündür ülkedeki her kesimden insana hukuksuzluklar yaşattırdığını ifade etti. Ülkede yaşayanların her yeni günü yeni hak ihlalleriyle karşıladığını söyleyen Yıldız Ok Orak, bu süreçte Eğitim Sen MYK’sinin tarihte görülmemiş bir şekilde cezalandırıldığını bunun ardının kesilmeyeceğinin göstergesi olduğunu belirtti.
‘En temel hak ve özgütlüklerin yok sayıldığı yer’
Yıldız Ok Orak, emeğin haklarını korumanın ve kazanımların kalıcı hale getirmenin yolunun demokrasinin, adaletin, hukukun üstünlüğünün, barış ve kardeşliğin tesis edilmesinden geçtiğini söyledi. Türkiye’yi yönetenlerin uzun yıllardır emeğe ve emekçiye sırtını döndüğünü ifade Yıldız Ok Orak, şunları söyledi:
“Dolayısıyla demokrasi, adalet, hukukun üstünlüğü gibi temel değerler de bizzat ülkeyi yönetenler tarafından yıllardır yok sayılmaktadır. Son aylarda, özellikle son iki hafta içinde yaşanan gelişmeler ise mevcut iktidarın ülkeyi hızla zifiri bir karanlığa sürüklediğini göstermektedir. Seçme ve seçilme hakkımızdan sendikal hak ve özgülüklerimize, düşünceyi ifade özgürlüğünden toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkımıza, haber alma hakkımıza kadar en temel hak ve özgürlüklerimiz ayaklar altına alınıyor. Bugün geldiğimiz yer; en temel hak ve özgürlüklerimizin yok sayıldığı, baskıların, şiddetin, hukuktan yoksun soruşturmaların, gözaltıların ve tutuklamaların olağanlaştığı yerdir.”
‘İktidar baskı politikalarını arttırdı’
Yaşanan hak ihlallerinin her şeyin herkesin gözleri önünde yaşandığını belirten Yıldız Ok Orak, “Ülkeyi yönetme kudretini gittikçe kaybeden, ekonomiyi çıkmaza sürükleyen iktidar bir yönetememe krizi yaşıyor. Bu krizi demokratik yollardan aşamayacağını gördükçe baskıcı politikalara, hukuksuzluğa, şiddete daha fazla sarılıyor. Bir yıl önce halkın oylarıyla seçilen yüzlerce belediye başkanı ve meclis üyesi hakkında yeni yeni soruşturmalar açılıyor, yerlerine kayyımlar atanıyor. 16 milyonluk bir şehrin Büyükşehir Belediyesi Başkanı’nın 35 yıl önce aldığı diploması Cumhurbaşkanı adayı olmasını engellemek için hukuksuz bir şekilde iptal ediliyor. Sadece eğitim emekçilerinin değil çocuklarımızın eğitim hakkını savunan, çocuklarımızın geleceğini tarikatlar, cemaatler, MESEM ve CEDES gibi projelerle karartmak isteyenlere karşı mücadele eden Türkiye’nin Aydınlık yüzü Eğitim-Sen hedef gösteriliyor. ‘Boykot’ yaparak üniversiteleri özgürleştiren öğrencilere destek için akademisyen ve öğretim elemanlarının katıldığı bir günlük iş bırakma kararı alan Eğitim-Sen’in yöneticilerine ev hapsi cezası veriliyor. 65 bine yakın üyesiyle dünyanın en büyük barolarından biri olan, hukukun ve adaletin yılmaz savunucusu İstanbul Barosu’nun yönetimi görevden alınıyor. Halkın gerçekleri görmesi engellenmek isteniyor. Muhalif basın hedef alınıyor. Gerçeği halka ulaştırmak isteyen gazeteciler tutuklanıyor” dedi.
Yaşanan hak ihlallerinin ardından alt üst olan ekonominin faturasının emekçilere çıkarıldığını söyleyen Oktay, ortaya çıkan karanlık tabloda herkesin kaybetmeye devam ettiğini ifade ederek “Yeter artık, barışçıl protesto hakkını engellemekten vazgeçin” sözleri ile iktidara çağrıda bulundu.
Açıklama alkış ve atılan sloganlarla son buldu.
Kaynak: MA