Surlar ve Hevsel Bahçeleri’ndeki yıkıma dikkat Diyarbakır Kent Koruma ve Dayanışma Platformu, UNESCO’nun raporunda belirtilen yanlıştan dönülmesi için yetkililere çağrı yaparak, şeffaf bir sürecin başlatılması gerektiğini belirtti
Diyarbakır Kent Koruma ve Dayanışma Platformu, Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Kurumu’nun (UNESCO) Dünya Kültür Miras Listesi’ndeki Surlar ve Hevsel Bahçelerinin “Tehlike Altındaki Kültürel Miras Listesi”ne alınmasına ilişkin Mimarlar Odası Amed Şubesi’nde basın toplantısı gerçekleştirdi.
Dönüşü imkansız hasar verildi
Platform adına açıklama yapan Arkeolog Nevin Soyukaya, Surların ve Hevsel Bahçelerinin kentin sivil toplum örgütlerinin çabaları sonucu UNESCO Dünya Kültürel Miras Listesi’ne alındığını söyledi. Soyukaya, Sur’da 2015 yılında ilan edilen sokağa çıkma yasakları ve sonrasındaki çatışmalar sonrasında Çevre, Şehircilik ve İklim Bakanlığı’nın uyguladığı yıkım ve yeniden inşa süreçleri nedeniyle ulusal ve uluslararası yasalarca korunması gereken alanın geri dönüşü imkansız tahribata neden olduğunu söyledi.
Kaçak yapılaşmaya göz yumuldu
Ardından platform adına basın metnini okuyan Ziraat Mühendisleri Odası Şube Eşbaşkanı Abdussamed Ucaman da, Dünya Kültür Mirası alanının varlık nedenini oluşturan Suriçi’nin tampon bölge statüsünde olduğunu hatırlatarak, “Suriçi aynı zamanda kentsel sit olarak tescilli bir alandır. Miras alanının korunması, yapılacak her türlü müdahale, onarım ve değişiklik kararı taraf olunan uluslararası sözleşmeler, ulusal yasa ve düzenlemeler gereği koruma altındadır. Alandaki tahribat Suriçi’nin kamulaştırılması, alanla ilgili yetkinin Kültür ve Turizm Bakanlığı’ndan Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığına devredilmesiyle hız kazanmıştır. Yine çatışmaların yaşanmadığı Alipaşa ve Lalebey Mahallelerinde çatışma sonrası eş zamanlı yıkım politikaları sürmüştür. Suriçi’ndeki tahribat, fiziki doku ile birlikte sosyokültürel dokuyu da yok etmiştir. Yalnızca toprak üstü değil, arkeolojik katmanlar da tahrip edilmiştir. O dönemden bugüne Suriçi’nin yüzde 46’sının tamamen yok edildiği tespit edilmiş durumdadır. Belediyelere atanan kayyumlar ise miras alanındaki tahribatlara sebep olan projelerin öncüsü olmuş, Dicle Vadisinde özellikle de On Gözlü Köprünün çevresindeki kaçak yapılaşmaya göz yummuştur” şeklinde konuştu.
Bilimden uzak yapılan yapıların geri dönülemez hasar ve tahribatlar bıraktığı söyleyen Ucaman, 8 yılın ardından hazırlanan raporda miras alanında yapılmış çalışmaların büyük bölümünün yanlış olduğunun, miras alanının Evrensel Üstün Değerine zarar verildiği, hatalı müdahalelerden vazgeçilmesi gerektiğinin belirtildiğini söyledi.
Göçertilme ile profil değiştirildi
Dünya Miras Merkezi’nin yazdığı rapordaki maddeleri de sıralayan Ucaman, raporda tespiti yapılan konuların birincil öneme sahip olduğunu söyledi. Dünya Miras Alanı Tampon bölgesi olan Suriçi’nde yaşayan 24 bin insanın güvenlik güçleri tarafından zorla göçe tabi tutulduğunu ifade eden Ucaman, “Halkın yerinden edilme süreciyle birlikte kullanıcı profili değişmiş, 2016 Koruma Amaçlı İmar Planı’nda yerleşim alanları Ticari Alanlara dönüştürüldü. Oysaki; Yıkılan mahallelerde yaşayan yoksul aileler Hevsel Bahçelerinde çalışıp gelirlerini sağlıyordu. Zorunlu göçle birlikte Hevsel ile Suriçi’nde yaşayanların bağı koparıldı” dedi.
Ucaman platform olarak kentin korunabilmesi için “Derhal, bimahal alan yönetim sisteminin yeniden oluşturulmasını, kentin bu konu ile ilgili yerel tüm kurum ve kuruluşlarının içinde yer alacağı bir yapıya kavuşturularak katılımcı ve şeffaf bir sürecin başlatılmasını önemle talep ediyoruz” dedi.
AMED