8 yılın ardından tekrar organize edilen Amed Uluslararası Film Festivali’nin önemine işaret eden festival komitesinden Mehmet Erbay, festivalin sinemacılarla toplumu buluşturduğunu belirtti
Amed Büyükşehir Belediyesi ev sahipliğinde Ortadoğu Sinema Akademisi ve Sinebîr’in yürütücülüğünde 3. Amed Uluslararası Film Festivali, 7-14 Aralık tarihlerinde “Dinya bi çîrokan tê ba hev / Dünya hikayelerle bir arada” şiarıyla düzenlenecek. 84 filmin izleyiciyle buluşacağı festival kapsamında film gösterimleri, atölye çalışmaları ve yönetmen-ekip katılımlı söyleşiler de gerçekleşecek.
Festivalin açılış gününde Yılmaz Güney’in “Yol” filminin serüvenine odaklanan “Ji Rê… Yol’dan” isimli sergi açılacak. Festival’in açılış filmi ise Çayan Demirel ve Ayşe Çetinbaş’ın yönettiği “Kardeş Türküler ile 30 Yıl” belgeseli olacak.
Festival kapsamında son sekiz yılda üretilmiş uzun metraj, belgesel ve kısa filmlerden oluşan “Rêwîtiya Sînemaya Kurdî” (Kürt Sinemasının Yolculuğu) başlıklı Ulusal Seçki’de gösterilecek. Festivale ilişkin ajansımıza konuşan Tertip Komitesi üyesi Sinemacı Mehmet Erbay, festivalin dair değerlendirmelerde bulundu.
Festivalin sanatçı, toplum ve eser olmak üzere 3 saç ayağı olduğunu dile getiren Mehmet Erbay, eserin sanatçı ile toplumu bir araya getirdiğini belirtti.
İnsanların manevi ihtiyaçlarına işaret eden Mehmet Erbay, bir film izlemenin, tiyatroya gitmenin, konser dinlemenin, insanın ruhunu olgunlaştıran meseleler olduğunu belirtti. Mehmet Erbay, bu anlamda festivalin hem sinemacılarla toplumu buluşturduğunu hem de kentin ruhsal ihtiyacını gidermeye yönelik bir işlevde bulunduğunu kaydetti.
‘Filmler halkla buluşacak’
Festivale duyulan ihtiyacın neden kaynaklandığına dair konuşan Mehmet Erbay, şunları belirtti:
“Kayyım döneminde 8 yıl festival yapılmadı ama dediğim gibi üretimler olduğu gibi devam etti. Gerek Rojava’da, Başur’da gerekse bizim Bakur’da çok fazla film üretildi. Bu üretilen filmler Avrupa’da, her yerde gösterildi; ödüller de aldı. Bu anlamda bir sıkıntı olmadı. Ama kendi kentimizde, coğrafyamızda bunların gösteriminde zorluklar vardı. Aslında bu festival biraz da bu zorlukları kapatmak, bu 8 yılda biriken ürünleri halkla buluşturmak için önemli bir meseleydi. Kürdistan’ın 4 coğrafyasında ya da dışarıdan gelen sinemacılarla buradaki sinemacıları buluşturmak büyük bir şey. Biraz da niyetimiz bu.”
Temalar belirlendi
Seçtikleri 84 filmi dünya hikayelerini bir araya getirme meselesi üzerinden seçtiklerini dile getiren Mehmet Erbay, olabildiğince farklı coğrafyalardan, farklı yönetmenlerin bakışıyla, farklı hikayeleri buluşturmaya çalıştıklarını kaydetti.
Mehmet Erbay, konuşmasına şöyle devam etti:
“Burada bir takım temaları belirledik. Öncelikle kadını, çocuğu, doğayı öteleyen her türlü üretimi biz bu seçkinin içerisine almadık. Bunun dışında yaşamı olumlayan, yaşamı yücelten, dayanışmayı yücelten, bir aradalığı önemseyen bütün temalar bu seçkinin içerisine girdi. Bunun yanı sıra bir de Kürt sinema üretimini daha da arttırmak için proje fonu oluşturuldu. Bu projeye 64 senaryo hem kısa film, hem uzun metraj, hem belgesel konusunda başvuruda bulundu. Bu 64 projenin tamamı Kürtçe yazılmıştı. Bunlardan 15’i jüri tarafından belirlendi. Bu 15’ten de birer tanesi seçilecek.”
‘Sanatsal duyguyla iç içe olalım’
Festival türü etkinliklerin eleştirel düşüncenin gelişmesi için bir diyalog ortamı yarattığını belirten Mehmet Erbay, bu diyalog ortamını geliştirmek için birçok şey yapacaklarını kaydetti. Kürt sineması, kadın sineması, bağımsız belgesel filmler üzerine paneller gerçekleştireceklerini sözlerine ekleyen Mehmet Erbay, festivalde yönetmenlerin kendi deneyimlerini aktarabileceği ortamların oluşacağını söyledi. Çok hızlı akan hayatı festivalle birlikte yavaşlatmayı istediklerini belirten Mehmet Erbay, herkese festivale katılım çağrısında bulunarak, “Burada sanatla, o sanatsal duyguyla iç içe olalım” dedi.
Haber: Müjdat Can / MA









