“Sınırlı şartlarda tarihi bir mesele için ciddi bir çaba sarf ediyoruz.”
Abdullah Öcalan
“Kötü insanlar tuzak kurarken, iyi insanlar plan yapmalıdır.”
Martin Luther King
Yeni sürecin bir adı da Ankara çözümüdür. Kürt meselesinde Ankara çözümü, üçüncü bir gücün veya garantörün olmadığı, en son yapılması gerekenlerin en başta yapıldığı, Kürt-Türk tarihsel ilişkilerinin güncellenerek ortak geleceğin yeniden kurgulanmak istendiği bir çözümdür.
Ankara çözümü Kürt barışında bir “telafi hamlesi” olarak da okunabilir. Hatırlanacağı üzere Arap baharı devam ederken savaş Suriye’ye sıkışmış ve Kürtler üçüncü yol stratejisi ile savaşın risklerini bertaraf etmişti. Bu strateji, Suriye sahasının en rasyonel hamlesiydi. Kürtlere bu süreçte emperyal yıkımın ortağı olması için hem Türkiye hem batı kanadı tarafından çeşitli dayatmalar yapılmasına rağmen Kürtler bu dayatmaları ahlaki ve politik olarak doğru bulmamış ve kabul etmemişti.
Ankara, o dönemin jeopolitik alt üst oluşlarını öngöremediği gibi o zamanın konjonktürüyle baş etmenin en sağlam stratejisi olan Kürt barışını da kavrayamamış ve barıştan çekilmişti. Tamamen Suriye rejiminin yıkımına odaklanmış, Kürtlüğü içerde ve dışarda doğru anlamamıştı. Kürtlerin yükselişini büyük bir endişeyle karşılamış ve kısa bir süre sonra büyük bir bölgesel ve küresel alt üst oluşun ortasında tüm enerjisini bu yükselişi engellemeye harcamıştı.
Kürtlerin Suriye’deki varlığı adeta Ankara’yı miyoplaştırarak asıl oyunu görmesini engelledi. Bugün ise oyunun bir dişlisi olabilmek için Kürt barışına geri dönmek zorunda kaldı. Gecikmiş Kürt barışına geri dönmek, Ankara’nın yeni jeopolitik oyunun dinamiklerinden birisi olması için temel bir zorunluluk haline geldi. Hakeza Filistin ve Suriye’nin yüklerini omuzlamak zorunda kalması bu gecikmişliğin sonucudur. Bugünkü telaş o günkü hakikati on yıl sonra görmeye başlamanın telaşıdır. Kürtler için hukuk ve güvenlik sağlanmadığı sürece bu telaş bitmez, gecikmişlik telafi edilemez. Hakeza Kürtlerle gerçekçi bir hukuk ve güvenlik sistemi yerel ve bölgesel ölçekte Türkiye’nin manevra alanını genişletir, içeride nefes aldırır.
Ancak Kürt barışındaki telaşa ve gecikmeye rağmen Ankara hala egemen kibrin etkisinde olup gerçek duruma ayak uydurmuş değil. Kürtler savaşın ve şiddetin bitmesi için süreçte büyük fedakarlıklar yaparken, Ankara hala işi ağırdan alarak üzerinde yatma derdinde. İhtiyacımız olan şey cesur bir kucaklaşma ve samimi adımlar. Kürtler ve Türkler İsrail ve Filistin’e benzememeli. Onlar uzun yıllardır barışı başaramadılar ve maalesef bunun bedelini ağır bir şekilde hala ödüyorlar.
Sürecin ilkesi ve taktik fetişizm
Yukardaki gecikme ve telaştan hareketle; sürecin ortaklaştırılmış temel ilkeleri olmalı. Barış ilkesi, demokrasi ilkesi, hukuk ilkesi gibi. İlkeler süreci taktiklerin baskısından kurtarıp asıl stratejiyi ayaklarının üzerine oturmasını kolaylaştırır. Zira süreci taktiklere boğmak kaybettirebilir. Taktiksel fetişizme boğulan ve bundan dolayı kurucu kodlarıyla artık örtüşmeyen AKP’nin pragmatist ve kutupçu siyasal kültürü süreç açısından hala en büyük risk olarak görülüyor. AKP güvenilmez aktör olmasına rağmen muhtemelen kamuoyunda “Kürt meselesini çözerse AKP çözer” tezine sırtını dayıyor. Ama bu tez iddia edilen ortak gelecek için fazlasıyla zayıf kalıyor.
Süreç bir bütün olarak stratejiktir. Bu nedenle parçalı değil, bütüncül akla ihtiyaç var. Hamaset her iki taraf için de tehlikeli. Kürtler ve Türkler birlikte yürüdüğü sürece hem kendilerini risklerden koruyabilir hem de bölgesel bir barış modeli oluşturabilirler. Sorun politiktir. Ve bu politik sorunun politik yollarla çözümü her iki tarafa da ortak sorumluklar yüklemiştir. İlkesellik bu noktada önemlidir. Eğer ilkede ortaklık varsa politika temel ilkelere göre şekillenir.
Kurnazlık ise bu kertede ölümcül olacaktır. Tilki kültüründen gelenler elbette sürece zarar verebilirler. İşte iktidar çevreleri sıkça süreçte olası provakasyonlara dikkat çekiyor. Net söyleyelim, işin içinde AKP yoksa veya göz yummazsa mevcut koşullarda hiç kimsenin bu sürece tuzak kurma potansiyeli yoktur. Bu nedenle AKP provakasyonlara dikkat çekerken öncelikle sağına soluna bakmalıdır.
Sonuç olarak; Kürtler ve Türkler için masanın üstünü temizleme vakti geldi. Yeni bir ufka yol almak şart. Özellikle son bir yılda geri dönülemez virajlar tek tek geçiliyor. Yolda kimi sorunların ortaya çıkması, yolun muğlaklaştırılması, yolcuların kafasının karışması normal. Tarihin ve sosyolojinin güncel olanla buluşup şimdiki zamanı toplumcu bir motivasyonla örgütlemeye başladığı bir eşikte bazı zihinler pusudan çıkamayabilir; yanlış öğretiler ciddi bir kireçlenme yaratmış olabilir. Fakat tüm bunlar nafile.
Yol, bundan sonraki güzergahlarında tüm nezaketi ve kararlılığıyla karşısına çıkan yeni sorunlarla baş ederek mesafe alabilmeli. Ortak gelecek her iki halkı da çağırıyor. Geçmişi müzakere edemeyebiliriz, ama geçmişin hatalarından dersler çıkararak ortak geleceği birlikte kurmak mümkün. Ahlaki ve politik sorumluk sağduyulu herkesi bu göreve davet ediyor. Ankara çözümü, bu sorumluluğun ruhuna en uygun çözüm olduğunu kanıtlamalı.









