Gençlik ve Spor Bakanlığı ile Diyanet İşleri Başkanlığı arasında, ‘manevi danışmanlık ve din hizmeti’ protokolü imzalandı. Psikolog yerine 711 imam danışmanlık yapacak. İktidarı, IŞİD’e benzer ‘dini’ rejim kurma adımları atmakla eleştiriliyor
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın son dönemlerde artan “dini” çıkışları ve “İslam bize göre değil, biz İslama göre hareket edeceğiz. Hayatımızın merkezine dinimizin hükümlerini yerleştireceğiz” sözleri, “dini” bir rejimin kurulmakta olduğu eleştirilerine yol açtı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Resmi Gazete’de şeri bir karar yayımlandı. Bir süredir yoğunlaşan adımların ardı arkası kesilmiyor.
Resmi ‘şeri karar’
Faizsiz finans kuruluşlarının bağımsız denetimini yürütecek denetçilerin uyması gereken etik kurallar ve denetim standartları belirlendi. Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurulu’nca (KGK) belirlenen kural ve standartlar 14 Aralık 2019 tarihli Resmi Gazete’de yayınlandı. Erdoğan, katılım bankacılığı olarak da bilinen faizsiz finans sisteminin denetim mekanizmasının odağına ‘İslam inancı’ ve ‘Fıkıh’ı yerleştirdi. Denetçinin sahip olması gereken etik ilkelerin dini dayanakları ise 6 başlıkta şöyle sıralandı: “Dürüstlük, insanın yeryüzündeki halifeliği, İhlas, Takva, erdemli olma ve işini mükemmel yapma ve Allah-u Teâlâ korkusuyla davranma.” Bu dımlar “İslam’ın tek adam rejimini kurmak için kılıf yapılması ve IŞİD benzeri emirliğe geçiş” eleştirilerine yol açtı.
Modern hukuk yerine fıkıh
Anadolu İlahiyat Akademisi, eski Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Bardakoğlu’nun danışmanlığında, 2020 yılı nisan ayında “Değerlerden Pratiğe Ortak Bir Fıkıh-Hukuk Politikası” başlıklı bir çalıştay düzenleyecek. Cumhuriyet’in haberine göre çalıştayın gerekçesi, “pozitif hukuk yapılarının ülkenin ve dünyanın ahlak krizini aşmaya yetmemesi” olarak gösteriliyor.
Fıkıhın altyapısı hazırlanıyor
Anadolu İlahiyat Akademisi Kurucu Genel Müdürü Tuncer Namlı imzasıyla akademisyenlere gönderilen mektupta, “Pozitif hukuk yapılarının ülkemizin – ve dünyanın- içinde bulunduğu ahlak krizini aşmaya yetmediği ortadadır. Çalıştay serimiz, modern pozitif hukuk ile geleneksel fıkhın birlikte gözden geçirilmesi ve uyumu vizyonu üzerine kuruludur. bu uyuşmanın hukuk diliyle ifade edilip uygulamaya konulabileceğini düşünmekteyiz. 2020 yılı çalıştayımız bu düşüncenin teorik olarak olgunlaştırılmasına adanmıştır” deniliyor.
Mektupta ayrıca, izleyen yıllardaki çalıştaylarda aile hukuku, ceza hukuku, ticaret hukuku, idare hukuku gibi somut uzlaştırma çabaları içine girmenin hedeflendiğine vurgu yapılarak şöyle denildi: “Modern ve geleneksel hukuk sistemlerini süzerek her hukuk alanı için ortak değerler dizgesi üretebilmeyi ve bu dizgelerin hukuk politikalarına aktarılmasını ümit ediyoruz.”
Okullarda revir değil mescit
Milli Eğitim Bakanlığı Kurum Açma, Kapatma ve Ad Verme Yönetmeliğine göre, yeni açılacak her kurumda yeteri kadar abdesthane ve mescit olması gerekiyor. Ancak revir zorunlu değil. Valilikler, İl Milli Eğitim Müdürlükleri ve müftülüklerin anaokullarında çocuklara din eğitimi adı altındaki sundukları projeyle, çocukların olumsuz etkilediği belirlendi. Eğitim Sen’in çalışmaları, ürkütücü gerçeği gözler önüne serdi. Buna göre; çocuklar arasında kabus gören de var, karşı cinsten olduğu için halasının elini tutmanın günah olduğunu söyleyen de… Deutsche Welle Türkçe’den Tunca Öğreten’in haberine göre, “Dinimi seviyorum, öğreniyorum” adli proje kapsamında müftülükçe görevlendirilen eğitmenler, haftada en az altı kez anaokulu çocuklarına din eğitimi veriyor.
Çocuk tuvalete gidemedi
Ancak, çocuklar din eğitiminden olumsuz etkileniyor. Bir veli durumu şöyle aktarıyor: “Bir gün halası okuldan almaya gitmiş. Ne halasına sarılıp öpmüş, ne de elinden tutmuş. Bana aktarıldığında neden böyle bir şey yaptığını oğluma sordum. Halasının kadın olduğunu ve dinen ona sarılıp, elini tutmasının yasak olduğunu söyledi. Bir defasında da çok sıkışmasına rağmen tuvalete sokmakta zorlandım. ‘Oğlum, tuvalete girsene’ dediğimde kendisine öğretilen ‘tuvalet duasını’ unuttuğunu, onu okumadan tuvalete giremeyeceğini söyledi.”
‘Gerçek İslam değil hurafe’
İlahiyatçı yazar İhsan Eliaçık, konuyu gazetemize değerlendirdi: “Devletin bu anlayışı yığınla sorunu beraberinde getiriyor. Aileler çocuklarına din eğitimi vermelidir. Dindar nesil yetiştirmek amacıyla cemaatler, tarikatlar okullarda çocuklara İslam’dan uzak, bir takım hurafeleri dayatmaya çalışıyor. Bu cemaatler okullarda kendilerine çocukları birer mürid olarak görüyor. Din öğretmek için değil kendi yanlarına kendi mezheplerine çekmek istiyorlar. Külliyen yanlış. Bu şekilde okullar tarikatların savaş alanına dönüşüyor. Bu çok tehlikeli bir yol. Verdikleri din eğitimi sorgulanmamış, gerçek İslam bilgilerini içermeyen bilgiler. Bu yanlış bilgiler çocuklara zorla dayatılıyor. Çocuklar din eğitimi adı altında korkutuluyor. Örneğin çocuk tuvalete giderken okuyacağı unuttuğu için korkudan tuvalete gitmiyor. Kindar ve dinden tamamen uzaklaşmış bir nesil yetiştirmek amaçlanıyor. Türkiye’de bu politikalar sonucunda deist ve ateist sayısının arttığını görüyoruz. Okullarda kimya, matematik, astronomi gibi bilimsel eğitimlerin verilmesi gerekiyor. Evrensel bilgiler çocuklara öğretilmeli. Okullarda din eğitimleri verilmemelidir.”
‘Ortaçağ kiliseleri gibiler’
HDP Urfa Milletvekili Nimetullah Erdoğmuş da konuyu gazetemize değerlendirdi: “Yaşadığımız ülke cumhuriyet rejimi ile yönetiliyor. Gönül ister ki demokrasi, laiklik, cumhuriyetin özüne uygun olsun. Bu özellikleri ile ön plana çıksın. Bugün gerçek dinden uzak dincilik adı önümüze dayatmalar çıkıyor. Dinin içinin boşaltıldığı bir anlayış ile karşı karşıyayız. Kendi din anlayışlarını topluma dayatıyor. Toplumu İslamcılık adı altında belirli kılıflar uydurarak tahakküm ve mahkumiyet altına almak istiyorlar. Bugün tam da bu mahkumiyet altındayız. Ortaçağ’da kilise ruhban sınıfı insanlara cennetten toprak satıyordu. Tam da bugün bu ruhban sınıfın tehdidi ile karşı karşıyayız. Cemaatler dini özden kopuk, belli mezhepler tarafından harekete geçirilmiş birer ucube. Asla ve asla gerçek dine hizmet etmiyorlar. Din kendi emirlerinizi uygulamak için kullanılamaz. Dini emirleri kendileri için kullanıyorlar.”
Tıbbi Fetva hazırlığı
Abdullah Tivnikli İstanbul Araştırma ve Eğitim Vakfı (İSAR) Tıp ve Ahlak Çalışma Grubu da “Tıbbi Konularda Fetva Verme Metodolojisi ve Zorluklar Sempozyumu” düzenliyor. İstanbul’da düzenlenecek sempozyum için yapılan açıklamada, tıbbi teknolojideki değişikliklerin genel geçer ahlak yasalarını değiştirme potansiyeli olduğu, bu gelişmelerin bir kısmının da insan doğası/fıtratına aykırı olabileceği, felsefî/kelami arka planı ile ele alındıktan sonra pozisyonların belirlenmesinin zorunlu hale geldiği belirtildi.
Hastanelerde imam dönemi
Hastanelerde de imamların görev yapması kararı alınmıştı. Sağlık Bakanlığı ve Diyanet İşleri Başkanlığı arasında bir protokol imzalandı. Protokole göre din görevlileri hasta ile yakınlarına manevi destek ve moral verecek.
KYK yurtlarında ‘iffet kuralları’
Gençlik ve Spor Bakanlığı ile Diyanet İşleri Başkanlığı arasında, ‘manevi danışmanlık ve din hizmeti’ protokolü imzalandı. Protokole göre Kredi Yurtlar Kurumu’na (KYK) psikolog yerine 711 imam danışmanlık yapacak. Birçok yerde imamların özellikle yurtlarda kalan kız öğrencileri baskı altına aldığı, dayatmalarda bulunduğu ortaya çıkmıştı. Mardin Kız Öğrenci Yurdu’nda öğrencilere uyulması gereken kurallar adı altında imzalatılan forumda kılık-kıyafet ve davranışın nasıl olacağına kadar birçok kural konuldu. Şort giyenin uyarıldığı yurtta, “İffete aykırı bulunmamak” dayatması yapıldığı ortaya çıkmıştı.
Cezaevlerinde de imam
Türkiye’de 330 cezaevinde, 240 psikolog görev yapıyor. Yani, her cezaevine bir psikolog bile düşmüyor. Cezaevlerinde birçok sanat atölyesi kapatılarak, yerine kadrolu imamlar atandı. Her hapishaneye 4 imamın atandığı belirtiliyor.
Spora da din bulaştırıldı
İslam İşbirliği Teşkilatı İslami Dayanışma Spor Federasyonu tarafından organize edilen, üye ülkelerden yaklaşık 3 bin sporcunun katılımıyla 4 yılda bir düzenlenen İslami Dayanışma Oyunları’nın 5.’si, 2021’de Konya’da düzenlenecek. İktidarın bu adımlarla hayatın her alanını kendi iktidarı için “dinselleştirdiği” eleştirisi yapılıyor
Kadınlar hedefte
Uzmanlar, AKP iktidarının yeni rejim kurma çalışmasında ana hedeflerin başında kadınların yer aldığını kaydediyor. Artan kadın cinayetleri, devlet kurumlarının bu cinayetlerdeki payı, yargının cinayet işleyen erkekleri ve sorumluluğu olan kolluk güçlerini koruması, kadınların kamusal alandan dışlanması, sokak ortasında giydiği elbiseler bahane edilerek saldırıya maruz kalması, iktidarın erkek ve kadının eşit olmadığı yönündeki zihniyeti, kadınların iradesini kırmaya dönük bilinçli uygulama eleştirilerine yol açıyor. Kadınlar, IŞİD’in de kendi hilafetini kurarken ilk kadınları hedef aldığını, iktidarın da benzer bir pratik sergilediğine dikkat çekiyor.
Haber Merkezi