HDP Eş Genel Başkanı Sancar, ‘Demokrasi Yürüyüşü’nün uzun süreli bir yürüyüş olduğunu ve ilk aşamasının tamamlandığını söyledi. Sancar, barolar için de ‘demir kafesi reddetmek için yürüyorlar’ yorumunu yaptı
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, partisinin grup toplantısında konuştu. Sancar, Edirne ve Hakkari’den başlayıp Ankara’da bitirdikleri ‘Darbeye karşı demokrasi yürüyüşü’ne ilişkin ve baroların yapısının değiştirilmek istenmesine karşı baro başkanlarının başlatmış olduğu yürüyüşe dair konuştu.
Uzun süreli yürüyüşün ilk adımı
Partisinin “Demokrasi yürüyüşüne” ilişkin konuşan Sancar, “Bu yürüyüşle tüm ülkeyi kucaklamak için Edirne ve Hakkari’yi başlangıç noktaları olarak belirledik. Elbette ülkenin bir ucundan bir ucuna haklarımızın kucaklamak ilk hedefimiz ancak Edirne ve Hakkari’nin seçilmesinin de bir başkan anlamı var. Önceki dönem eş genel başkanımız sevgili Selahattin Demirtaş, siyasi rehine olarak tutuluyor. Hakkari daha geçen milletvekilliği düşürülen sevgili Leyla Güven’in seçim bölgesi. Yani iradesi gasp edilen şehrimiz” dedi. Sancar, Ankara son bulan yürüyüşün, uzun süreli bir yürüyüşün ilk aşaması olduğunu söyledi.
Sancar’ın konuşmasının satır başları şöyle:
“Bütün darbecilerin ilk yaptığı iş halkın iradesine el koymak, o iradeyi yok saymaktır. O iradenin yerine kendi emirlerini ve kendi demirlerini geçirmektir. O nedenle bu yürüyüşe darbeye karşı demokrasi yürüyüşü adını verdik. Bu yürüyüş nefes alamayan bütün toplum kesimleri içindi. Kuşatmalara çemberlere alındık, hapsedilmek istendik. Bazen yolda araçlarımızdan fazla güvenlik ekibi aracı vardı. Gittiğimiz her yerde halk ile buluşmamızın engellenmesi için her şey yapıldı. Ama bilmiyorlar ki buluşma sadece fiziksel temas ile olmaz”
‘Savaşa yapılan her yatırım, gençlerin geleceğine konan ipotektir’
“Biz demokratik ve özgür bir gelecek için yürüdüğümüzü söylediğimizde esas bugünün gençlerine, yarını özgür bir şekilde verebilmek inancımızı dile getirmiştik. O istediğimizi hedefimizi dile getirmiştik. Toplumun kaynaklarını savaşa ve yandaşa değil gençlere ayrılması için yürüdük. Savaşa yapılan her yatırım, gençlerin geleceğine konan ipotektir, atılan her bomba, alınan her silah, gençlerin geleceğinde çalınmaktadır. O nedenle savaşa karşı yürüyoruz dediğimiz de tam da gençlerin özgür ve demokratik barış içinde bir gelecekte yaşamlarını istediğimizi ortaya koymuş olduk.”
‘İktidar itirazdan korkuyor’
“İktidar korkuyor. İktidar itirazdan korkuyor, hak arayışından korkuyor. İtiraz eden herkesi hain hak arayan herkesi terörist ilan ediyor. Korkunun bundan acık ifadesi olabilir mi? Bir ülkenin yüzde 60-70 nasıl oluyor da terörist olarak damgalanabiliyor. Bu halktan korkunun açık itirafıdır. O nedenle sokağa çıkan, itiraz eden herkesi boğmak için elinden gelen her şeyi yapıyor. Biz buna rağmen yürüdük. Çünkü koruk duvarını aşmak gerekiyor. İktidarın durumunu ve korkan herkesin ruh halini bundan daha iyi yansıtan bir söz zor bulunur. Ama eğer bizler korkarsak bizim de ruhlarımızı kemirir, ruhsuz ve iradesiz bırakır. O nedenle korku duvarlarına karşı bu yürüyüşümüz devam edecek.”
Baroların yürüyüşü
“Barolar da kendilerine dayatılan demir kafesi reddetmek için yürüyor. Bu iktidar darbecidir dediğimizde bazıları bunu çok abartılı buluyorlar. Bu iktidarın niyeti darbeciliktir. Eğer bir iktidar çeşitli toplum kesimlerini iradesini yok etmek istiyorsa bu iktidar darbecidir. İşte barolara karşı hazırlanan düzenlemeler tam da iktidarın bu darbeci anlayışının yansımasıdır. Herkesin, iradesine göz dikilen, haysiyeti hedef alınan, herkesin açıkça bu cesareti göstermesi gerekiyor. İşte barolar da bu cesareti gösterdi. Haysiyet mücadelesindeki yerlerini sağlam bir şekilde aldılar.”
Gazetecilerin duruşması
“Yarın gazetecilerin duruşmaları var, uyduruk iddianamelerle, sadece iktidarı rahatsız ettikleri için gözaltına alındılar, tutuklandılar. Cezaevlerinde binlerce siyasetçi var, çoğu bizim arkadaşımız, onlarca yüzlerce aydın var, gazeteci akademisyen var. Bu örnekleri çoğaltabiliriz ama bir tanesi o kadar çarpıcı ki, diğerlerini uzun uzun açıklamaya gerek bırakmıyor. O da sevgili Selahattin Demirtaş’ın dosyasıdır. Bugüne kadar yargı eliyle sahneye konulan oyunlar, akla ziyan verecek kadar komik absürt ve tehlikeli. Göz göre göre herkesin gözü önünde hiç sakınmadan büyük bir pervasızlıkla yargı mekanizmasını kullanarak, Selahattin Demirtaş’ı içeride siyasi rehine olarak tutmaya devam ediyorlar.”
Demokrasi ittifakı çağrısı
“Güçlü itiraz eden her sesten korkuyorlar. İnançlı yürüyen herkesten korkuyorlar. Tabi ki HDP’den de korkuyorlar. Ama hatırlatmama gerek olmayan, hepimizin bildiği bir atasözü var: Korku ecele fayda getirmez sadece ruhları kemirir, içine girdiği yapıyı bitirir. İşte bu korku onları bitirecek. İşte bu korku hep birlikte yürüyerek hepimizin iradesiyle adalet isteyen, demokrasi isteyen, özgürlük isteyen herkesin iradesiyle sandıklarda onları bitirecek. On nedenle bizler durmadan bir Demokrasi ittifakı çağrısı yapıyoruz. Bütün bunlar ancak birlikte mücadeleyle durdurulabilir. Biz gene direniriz, biz yine yürürüz. Ama artık herkes görmeli ki bu mesele sadece HDP’nin meselesi değildir. Kürt halkı iradesini ve inancını savunmak ve korumak adına her şeyi yapmış olan bir halktır. Bunu herkes biliyor ama bu mesele sadece Kürt halkını meselesi değildir.”
‘Gelin hep birlikte karşı çıkalım’
“Biz de toplumun bu şekilde yaralanan bütün kesimlerine çağrımızı yineliyoruz. Gelin hep birlikte karşı çıkalım, gelin gerçek adalet için yürüyelim. Seslerimiz mutlaka buluşacaktır. Tek bir kişi bile kopkoyu karanlıkta haykırdığında o ses mutlaka duyulur. Biz inandıklarımız için yürüyoruz, biz değerlerimiz için yürüyoruz. Bu yürüyüşümüz de devam edecek. Herkes bulunduğu yerden itiraz etsin yeter. Bu itirazı yapabilecekleri bin çeşit yol vardır. Onurlu insanlar için itaat dışında, teslimiyet dışında çok farklı çok renkli yollar vardır. Umut inançtan gelir, umutsuzluk teslimiyeti getirir.”
Ulusal birlik
“Bakın Suriye’de çok sayıda Kürt partisi diyalog sonucunda önemli adımlar attılar. Niye yaptılar bunu? Çünkü varlıklarına yönelen bir tehdit var, saldırı var .Varlıklarını kimliklerini haysiyetlerini korumak için bir araya geldiler. Haksızlığa, adaletsizliğe uğrayan herkes bundan ilham almalıdır. Kürtler bir araya gelemezmiş, gelseler suç işlerlermiş gibi sözler sarf ediyorlar. Söz sarf etmekle kalmıyorlar. Bu birlik iradesine gölge düşürmek, korku salmak için bombalar yağdırıyorlar. Ama ben inanıyorum ki Kürt halkının temsilcileri varlık, hak ve kimlik mücadelesinde çok daha büyük adımlar atacaklar. Biz inandıklarımızın ve hakikatin peşindeyiz. Bizim öykümüz öyle karmaşık değil, sadedir.”
ANKARA