Antalya S Tipi Cezaevi’nde yaşananlara tepki gösteren tutsaklar, ‘Komodinleri aldılar, eşyalarımızın çoğu yerde. Karavana kapağını aldılar. Tarihte bir ilk olmalı. İğneleri topladılar. Elbiselerimizi, söküldüğünde artık dikemeyeceğiz. Cezaevini korkuyla ve salt güvenlikçi mantıkla yönetmek istemleri, yaşam alanlarımızı tamamen daraltmış durumda’ dedi
Hüseyin Aykol
Antalya S Tipi Cezaevi’nde tutulmakta olan Murat Türk, 1 Eylül 2025 tarihli faks mesajında şöyle diyor: “Tahmin edersiniz, sabrımız son aşamaya varmadan yazmayız. Ama şu an o aşamayı geçeli çok oldu. Son bir yıldır, bu cezaevinin müdürü değişeli, ne kadar saçma sapan uygulama varsa, neredeyse her ay bir örneğiyle karşılaşmak durumunda kalıyoruz. Cezaevini korkuyla ve salt güvenlikçi mantıkla yönetmek istemleri, yaşam alanlarımızı tamamen daraltmış durumda.
Örneğin komodinleri aldılar, eşyalarımızın çoğu yerde. Karavana kapağını aldılar. Tarihte bir ilk olmalı. İğneleri topladılar. Elbiselerimizi, söküldüğünde artık dikemeyeceğiz. En önemlisi de ağırlaştırılmış müebbet hükümlüsü arkadaşlarımızın pencerelerine demir kapak takmalarıdır. Düşünün, buranın yazı cehennem gibi sıcak, oksijen alamıyoruz. Arkadaşlarımız 23 saat daracık bir yerdeler. Pencereyi açınca sirkülasyon olmadığından zaten hava-oksijen girmiyor. Ama bu pencereye de üzerinde küçük delikler olan 4-5 milimlik demir plaka takılacak.
Bu korkunç bir uygulamadır. Odayı tabuta, mezara çevirmek isteyen insanlık dışı bir şeydir. Türkiye’de, 12 Eylül faşist darbe sürecinde bile yapılmayan bir şeydir. Aradan 45 yıl geçiyor ve böylesi bir uygulama, üzerlerinde zaten ağır tecrit olan arkadaşlarımızın üzerinde gerçekleştiriliyor. Ayrıca bu uygulamalar, barış sürecinde yapılıyor. Burada tam aksine tam bir düşmanlık ötesi hukuk, fırsatçılık uygulanıyor. Bu uygulamalar, apaçık bir provokasyondur. İnsanların oksijenini kesmek insanlık dışı, faşizan bir uygulamadır. Bunu asla kabul etmeyeceğiz.
Bunlarla beraber, bu cezaevinde sağlık hizmetlerinde ciddi sıkıntılar var. Bu sıkıntılar sistemli bir durumda. Revire çıkmak, hastaneye gitmek başka bir gezegene gitmek gibidir. Hastanede de tedavi üstün körü oluyor. Ayrıca cezaevi idaresi bazı dilekçelerimizi Sümen altı ediyor. Yasal bir hakkı engelleyip suç işliyorlar. Aleyhimize bir gelişme olursa, bayram-seyran demeyip, gelip uyguluyorlar ama lehimize bir gelişme olursa, onu uygulamamak için bin bir dereden su getirip, mevzuatlara kırk takla attırıyorlar. Korkuyla, beceriden uzak bir yöneticilikle günden güne yaşam alanlarımız daraltılıp, işkence ve tecrit sistemi ayrıntılandırılıyor.
***
Tekirdağ 1 nolu F Tipi Cezaevi’nde tutulmakta olan Mesut Demir, 3 Eylül 2025 tarihli mektubunda şöyle diyor: “Bin yıllık bir tarihi temeli olan ama özellikle son yüzyıldır bozulan Kürt ve Türk halkının kardeşlik hukukunun düzeltilmesi için Kürt Halk Önderi Sayın Abdullah Öcalan, 27 Şubat 2025 günü tarihi bir adım atmıştır. Sayın Öcalan’ın tarihi çağrısına PKK de kongresini toplayarak silahları bırakma ve fesih kararı almıştır.
Bu tarihi gelişmelere karşılık, devlet nezdinde güven arttırıcı adımların atılmaması toplumda güvensizliği daha da artırmıştır. Türkiye’nin önündeki tarihi fırsatın heba olmaması için hepimizin üzerine düşen görevi yerine getirmesi elzemdir. Toplumsal, ekonomik ve siyasal sorunlar katmerleşerek büyümüştür. Bunların bir sonucu olarak da halklarımız birbirinden uzaklaşıp, yabancılaştı. Ekonomi çöktü, siyasal krizler bütün bir yaşamın parçası haline geldi.
Halklar arasında oluşmuş ve güçlenmesi gereken bu sıcak kardeşlik ve barış duygularının pekişmesi için bu tarihi adıma bizzat öncülük eden Sayın Öcalan’ın serbest çalışma koşullarına kavuşması, dolayısıyla fiziki özgürlüğüne kavuşması gerekir. Tarihsel rolünü oynayabilmesi, misyon ve sorumluluğunu yerine getirebilmesi ve sürecin selameti için bu elzemdir. Bu artık herkesin sorumluluğundadır. Bu katkıyı yapacağınıza olan inançla selam ve saygılarımızı iletiyoruz.”
***
İzmir-Kırıklar 2 nolu F Tipi Cezaevi’nde tutulmakta olan Murat Tan, 20 Ağustos 2025 tarihli mektubunda şöyle diyor: “Haftalık sohbet hakkımız haftada 10 saat değil, 4 saat olarak kullandırılıyor. Hücrelerimizde en fazla 20 kitap bulundurabiliyoruz. Deniz Şah’a gelen Kaldıraç dergileri, beş aydır verilmiyor. Parasını verip, satın alınmasını istediğimiz kitaplar alınmıyor.
Tüm ağırlaştırılmış müebbet hükümlüler günde üç saat havalandırmaya çıkartılırken, Deniz Şah günde sadece iki saat havalandırmaya çıkartılıyor. Tedavi hakkımıza yönelik ciddi ihlaller yaşanıyor. Hücre tipi ringle sevk dayatması, kelepçeli tedavi dayatması nedeniyle hastaneye gidemiyor, tedavi olamıyoruz.
Kuyu tipi hapishanelere karşı yapılan bir günlük açlık grevi ve gözlem süresi dolmadığı bahanesiyle sohbete çıkartılmayan Mulla Zincir’in sohbete çıkarılması için eylem yapanlara disiplin cezaları verildi. Her ay yapılan bir aramanın yanı sıra iki baskın arama daha yapılıyor ve aramalarda psikolojik baskı var. Böylesi baskın aramaları protesto edenlere disiplin cezaları verildi.
Yer değişikliği talepleri karşılanmıyor. Değişiklik için birlikte kalınan kişilerden şikayetçi olmak dayatılıyor. Hapishane ve civarında ilaçlama yapılmadığı için her yeri haşere sardı. Ücretli fotokopi hizmeti, sadece resmi evrakla sınırlandı. Ziyaret saatleri 1.5 saate çıkarıldığı halde, burada 1 saat olarak uygulanıyor. Açık ya da kapalı görüşe, sadece aynı hücrede kalmakta olan üç kişi çıkartılıyor.”
***
Kürkçüler F Tipi Cezaevi’nde bulunan Mazhar Güler, 1 Eylül 2025 tarihli mektubunda şöyle diyor: Turabi Kişin’in yeğeni Bulut Kişin’in yıldızlaştığını büyük bir üzüntüyle öğrendik. Kendisini saygıyla anarken; amcası Turabi Kişin ve tüm ailesine, halkımıza baş sağlığı dileklerimizi iletiyoruz.”
***
Edirne F Tipi Cezaevi’nde tutulmakta olan Tolga Arı’nın Nayê isimli romanı ikinci baskısını yapmış. Tolga Arı, özgür olduğu zamanlar bilgi teknolojileri uzmanı olarak çalışıyordu. Cezaevinde Adalet Bölümü’nü bitirdikten sonra girdiği İstanbul Üniversitesi Gazetecilik Bölümü’nün son sınıf öğrencisi. 13 yıldır cezaevinde tutulmakta olan Tolga Arı, Evincan Yayınları tarafından basılan Nayê isimli romanını da içeride yazdı. Bana gönderdiği bu romanını en kısa zamanda okumayı planlıyorum.
Mektubu gelenler:
- Murat Türk – Antalya S Tipi Kapalı Cezaevi
- Tolga Arı – Edirne F Tipi Kapalı Cezaevi
- Murat Tan – Kırıklar 2 nolu F Tipi Cezaevi
- Mazhar Güler – Kürkçüler F Tipi Cezaevi
- Nazmi Gür – Sincan 2 nolu F Tipi Cezaevi
- Mesut Demir – Tekirdağ 1 nolu F Tipi Ceaevi
