• İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
12 Mayıs 2025 Pazartesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
ABONE OL!
GİRİŞ YAP
Yeni Yaşam Gazetesi
JIN
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Yeni Yaşam Gazetesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Gündem Güncel

Apê Musa’sız 32 yıl: Özgür Basın geleneği kuşaktan kuşağa geçiyor

19 Eylül 2024 Perşembe - 12:12
Kategori: Güncel, Manşet
Apê Musa’sız 32 yıl: Özgür Basın geleneği kuşaktan kuşağa geçiyor

Kürt Bilgesi gazeteci-yazar Musa Anter’in katledilmesinin üzerinden 32 yıl geçti. Özgür Basın geleneğini ve Musa Anter’i anlatan gazeteci Ender Öndeş, Anter’in duruşuyla efsaneleştiğini ve bıraktığı geleneğin sürdüğünü belirtti

Kürt halkının Apê Musa’sı, Kürt bilge Musa Anter 20 Eylül 1992 tarihinde Amed’te katledildi. JİTEM tarafından katledilen Anter’in ölümüne ilişkin dava ise 2 yıl önce zaman aşımı gerekçesiyle düşürüldü. Anter, ardından büyük bir Özgür Basın geleneğini miras olarak bıraktı. Gazetemiz Yeni Yaşam yazarlarından olan Ender Öndeş, Musa Anter’i ve Özgür Basın geleneği anlattı.

İlk yazısını okuduğumda etkilendim

Anter ile tanışmasa da ona dair anlatılanları dinlediğini ve katledildiği günü hatırladığını belirten Öndeş, “Apê Musa, esasında özgür basın öncesinde de var olan biri. Ondan daha öncesinde yeğeni Hüseyin Deniz (Katledilen Özgür Gündem yazarı) için yazdığı yazı vardır. Ben o yazıyı okuduğumda ağlamıştım. Oğlum Hüseyin diyor, ben sana öldü demem diyor. Öldü dersem, seni ben öldürmüş gibi olurum diyor. Ben de gelirim yanına oğlum diyor” diye belirtti.

Zincir hiç bitmiyor

Musa Anter’in de yeğeninden kısa bir süre sonra katledildiğini hatırlatan Öndeş, katledilen gazeteciler ve onların ardından bu mücadeleyi sahiplenilme halini bir zincir olduğunu, Anter katledildiğinde henüz doğmamış insanların bugün bu geleneği sürdürdüğünü belirterek, “Zinciri hesaplayabiliyor musunuz? Nasıl bir zincir geliyor? İnsandan insana, kuşaktan kuşağa” dedi.

Özgür Basın önemli bir noktada

Özgür Basın kurulmadan önceki Türkiye’deki sol-sosyalist basın geleneğinden söz eden Öndeş, Devrimci-Yol’un “Demokrat” ve o dönemin Türkiye Komünist Partisi’nin (TKP) “Politika” adında gazetelerinin olduğunu ve dönemlerine göre iyi sayılabileceğini ifade etti.

Türkiye’de Özgür Basın geleneğinin ortaya çıkmasının çok önemli bir gelişme olduğunu vurgulayan Öndeş, “Yani bence tarihte, en azından Kürtler açısından söylüyorum, ilk kez Genelkurmay’ın resmî açıklamalarının ya da hükümetlerin resmî açıklamalarının haricindeki alternatif, bir bilgi kaynağı ortaya çıktı. Bunu biz Roboski’de gördük. Roboski’de özgür basın olmasaydı 34 kişilik büyük bir gerilla birliğinin mahvedildiği anlatılacaktı bize. Yine örneğin Güçlükonak Katliamı’nı hatırlıyorum. Ben gazetedeydim, 11 köylüyü öldürüp, minibüste yakmışlardı ve olay o gün PKK’nin üstünde atılmıştı. Öyle görünüyordu ama yerelden bilgiler geldiğinde anlaşıldı ki olay bambaşka. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) de onayladı bunu. Resmen ordu tarafından öldürülen insanlar ateşe verilmişti. Ve bunun gibi bir sürü olay var” diye konuştu.

En kısa toplantı oldu

3 Aralık 1994’te Özgür Ülke gazetesinin bombalandığı günden söz eden o dönem sosyalist basında çalıştığını ve herkes gibi kendisinin de olayı duyunca binanın önüne geçtiğini belirten Öndeş, gazetenin sonraki gün “Bu ateş sizi de yakar” manşetiyle çıkışına dair de “Herhalde sosyalistlerin tarihindeki en kısa toplantısı o gün yapılmıştır. Yani üç dakika falan sürdü ve şu karar alındı: ‘Hemen bütün teknik aletlerin büroya getirilmesi ve gazeteye yardımcı olunması. Yani o dönemde takip ediyorduk. Kadırga’daki o ünlü binaya gelip gittiğimiz oluyordu” dedi.

Çok iyi bir dayanışama vardı

Bombalamanın ardından insanlarda büyük bir öfke olduğunu ve güçlü bir dayanışmanın oluştuğunu söyleyen Öndeş, “İstiklal Caddesi’ndeki o eylemi hatırlıyorum ama sadece İstiklal değil. Örneğin Aksaray’da meşhur Ender Mağazası vardır, onun önünde bir sürü gözaltı oldu o gün. Gazetenin satışı yapılıyordu. Bütün siyasi hareketler alıp gazeteyi çeşitli bölgelerde satıyordu. Yani hâkim oldukları ya da ne bileyim daha kendilerini iyi hissettikleri mahallelerde o gün her yerde satış oldu. Ve çok güçlü bir dayanışmaydı, hakikaten teknik malzeme fazlalığı oluştu gazetede. Yani insanlar, dergilerde, sosyalist dergilerde ne varsa hatta yayın evlerinde ne varsa gazeteye getirdiler” dedi.

Bir gözümüz hep Özgür Basın’daydı

Gazetelerin bir bir kapatıldığını ancak ardından bir yenisinin çıktığını söyleyen Öndeş, “Özgür Basın her zaman yani deyim yerindeyse alemin yıldızı gibi oldu. Yani bir gözümüz her zaman oradaydı. Hep öyle yürüdü iş yani” şeklinde kaydetti. Öndeş, 1990’lı yıllarda Türkiye’deki devrimci ve demokrat kesimlerin dayanışmasının daha güçlü olduğunu ancak bu dayanışmanın bugün aşındığını dile getirdi. Öndeş, bunun da kaynağını sol hareketlerin zayıflamasından aldığını belirtti.

Kürt basını vermezse başkası vermez

Türkiye’de Özgür Basın’a “Türkiye cephesindeki haberlere çok fazla, yoğunlaşmıyorlar, kendi haberlerini veriyorlar” diye yapılan eleştirilere de değinen Öndeş, “Ama sen de Kürtlerin haberlerini ver o zaman. Yani zaman zaman biz, gazetede onca yıldır hatırlarım ben, her toplantıda konuşuruz bunları. Ya işte şu haberlere de öncelik vermek lazım diye ama habere bakıyorsun, örneğin gazeteciler Federe Kürdistan tarafında ya da Rojava’da öldürülmüş. Bu haberi kim verecek? Yok, başkası yok. Ve mecburen sen onu manşete çıkarıyorsun. Yani Kürt basını şunu istemez mi? Yani hem ülkede hem Kürdistan’da hem Rojava’da hem buradaki insan hakları ihlallerini, cinayetleri, yargısız infazları, bütün muhalif gazeteler verse de bizim yükümüz azalsa, istemez mi? Elbette ister. Ama olmuyor bu, olmayınca da köşede kalıyor. Özgür Basın’ın üstünde kalıyor” diye vurguladı.

Gerçeği açığa çıkartmanın bedeli

Gazetecilere yönelik baskı, tutuklama ve katletmeleri “gerçeği açığa çıkartmanın bedeli” olarak tanımlayan Öndeş, “Herkes kendi işini yapıyor. Yani sen gerçekleri ortaya çıkarıyorsun, yalan perdelerini yırtıyorsun. Onlar da seni tutukluyor. Tabi karşı taraf ne kadar sıkışmışsa, o kadar fazla saldırıyor. Kürtlerin siyasi partisi var ve yok edemiyor. Her seferinde insanları tutukluyorlar ama bitmiyor. Hiçbiri bitmeyince haberciye geliyor sıra. Yani haberciye saldırmak zorunda kalıyorlar. Mehmet Ali Birand itiraf etmişti bir defa. ‘Ya biz berbat gazetecilik yaptık. Ordu ne diyorsa onu verdik’ diye itiraf etmişti. Ama o gazetecilik de bitti” diye konuştu.

Bu gelenek hep sürecek

Özgür Basın’ın tirajının içinde bulunduğu yeri ifade etmeyeceğini, Kürt siyasi hareketinin Ortadoğu’da bir odak noktası olduğunu belirten Öndeş sözlerini şöyle tamamladı: “Şu anda bütün elçilikler, hükümet makamları, İçişleri Bakanlığı, Dışişleri Bakanlığı hepsi, hepsi her sabah yasakladıkları siteler var ya hepsine giriyorlar. Hepsini okuyorlar. Sen beğen beğenme. Yani Esad nasıl bir odak noktasıysa, Kürt hareketi de bir odak noktası. Mecbur okuyorsun. Her röportajı okuyorlardır. Yani Türkiye’de ya da Ortadoğu’da siyasetle uğraşıyorsan, sen her sabah şöyle yapmak zorundasın. Ulusalcılar ne diyor mesela? Cumhuriyet okursun değil mi? İktidar cephesi ne diyor? 3-4 tane gazete var orada. Onlara bakarsın. Kürtler ne diyor? Oraya da bakmak zorundasın. Hayatın gerçekliği böyle. Nasıl ki 40 yıldır devrimci hareket konusunda ‘bitirdik’ lafının bir anlamı yoksa gazetecilikte de habercilikte de ben bunu bitirdim diye bir şey yok.”

İSTANBUL

PaylaşTweetGönderPaylaşGönder
Önceki Haber

Sondaj atıkları derelere atılıyor

Sonraki Haber

Süleyman Şah’ın hedefindeki Kaxirê köylülerine destek eylemi

Sonraki Haber
Süleyman Şah’ın hedefindeki Kaxirê köylülerine destek eylemi

Süleyman Şah'ın hedefindeki Kaxirê köylülerine destek eylemi

SON HABERLER

RTÜK Başkanı’ndan ‘boykot’ tehdidi

RTÜK: Provokasyonlara değil hakikate kulak verin

Yazar: Yeni Yaşam
12 Mayıs 2025

DBP: Barış ve Demokratik Toplum sürecini sahiplenmek tarihi sorumluluktur

DBP: Barış ve Demokratik Toplum sürecini sahiplenmek tarihi sorumluluktur

Yazar: Yeni Yaşam
12 Mayıs 2025

Mustafa Mesut Tekik’in taziyesini yüzlerce kişi ziyaret etti

Mustafa Mesut Tekik’in taziyesini yüzlerce kişi ziyaret etti

Yazar: Yeni Yaşam
12 Mayıs 2025

Barış Annesi Zekiye Ayhan beyin kanaması geçirdi

Barış Annesi Zekiye Ayhan beyin kanaması geçirdi

Yazar: Yeni Yaşam
12 Mayıs 2025

Mesud Barzani: Sürecin başarısı için her türlü desteği sunacağız

Mesud Barzani: Sürecin başarısı için her türlü desteği sunacağız

Yazar: Yeni Yaşam
12 Mayıs 2025

Bahçeli’den ilk açıklama: Abdullah Öcalan’a ve DEM Parti’ye şükranlarımı sunuyorum

Bahçeli’den ilk açıklama: Abdullah Öcalan’a ve DEM Parti’ye şükranlarımı sunuyorum

Yazar: Yeni Yaşam
12 Mayıs 2025

Pınar Aydınlar’ın duruşmasına katılım çağrısı

Pınar Aydınlar’ın duruşmasına katılım çağrısı

Yazar: Yeni Yaşam
12 Mayıs 2025

  • İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
yeniyasamgazetesi@gmail.com

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

E-gazete aboneliği için tıklayınız.

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Tümü
  • Güncel
  • Yaşam
  • Söyleşi
  • Forum
  • Politika
  • Kadın
  • Dünya
  • Ortadoğu
  • Kültür
  • Emek-Ekonomi
  • Ekoloji
  • Emek-Ekonomi
  • Yazarlar
  • Editörün Seçtikleri
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Karikatür
  • Günün Manşeti

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır