Wan’da Seyithan Durdu’nun öldürülmesine ilişkin görülen davada sanık asker Y.A., ‘Kürtçe konuşsa bile bir vatandaşın ölümüne üzüldüm’ demesi tepkilere neden oldu. Seyithan Durdu’nun eşi Nejla Durdu ise, ‘Tekraren söylüyorum; bilerek, isteyerek ve takip ederek öldürdüler’ dedi
Wan’ın Serav (Saray) ilçesinde askerler tarafından açılan ateş sonucu yaşamını yitiren Seyithan Durdu’nun ölümüne ilişkin açılan davanın ilk duruşması Van 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Duruşmaya sanık asker Y.A., Durdu’nun ailesi, avukatları, Wan, Mûş Barosu İnsan Hakları Merkezi, ÖHD Wan Şube Eşbaşkanı Hatice Bağcı ve Wan Baro Başkanı Sinan Özaraz katıldı. Kimlik tespitinin ardından Wan, Mûş Baroları davaya katılım talebinde bulundu. Söz hakkı alan Wan Baro Başkanı Özaras, “Bu olay; Roboskî ve bölge yaşanan ama cezasızlık politikasıyla kapanın olaylardan biridir. Bu davada tüm geçekliğin ortaya çıkarılması gerekiyor. Bu nedenle iki baronun katılan talebinin kabul edilmesi gerekiyor” dedi. Mahkeme heyeti ise, baroların katılım taleplerini ret etti.
‘Kürtçe konuşsalar bile üzüldüm’
Ardından sanık asker Y.A. savunmasını yaptı. Mülteci yakalamak için bölgede olduğunu ve o sırada birinin silahlı olduğu 3 atlı kişi gördüğünü söyleyen Y.A., “Ben onlara ‘dur’ ikazı çektim ama durmadıkları için havaya ateş açtım. Kar yağışı ve sis nedeniyle neler yaşandığını göremedim. Karşı tarafta olan bir kişide silah vardı. Orası askeri yasak bölgeydi. Biz ve maktul arasında 50 metre vardı” dedi.
Bunun üzerine mahkeme başkanı ise, “Ateş sesi duyunca güvenliği mi sağlaman gerekiyor yoksa havaya ateş açmak mı” sorusunu sordu. Bunun üzerine Y.A., “Karşıdan bize ateş edildiğini hatırlamıyorum ama ateş sesi geldi. Üç yıldır onurumla burada görev yapıyorum. Kürtçe konuşsa bile bir vatandaşın ölümüne üzüldüm. Ama kaçakçılar bizi düşman olarak görüyorlar” dedi.
Askerler ifadelerini değiştirdi
Mahkeme başkanı tekrar araya girerek “Siz ateş ederken ve orada bir olay yaşanırken tutanak tutmadınız mı? Sorusuna “Biz sınırda sürekli ateş ediyoruz. Bu konuda ne kadar kurşun sıktığımız ile ilgili bir veri tutmuyoruz ve tutanak da tutmuyoruz” demesi üzerine araya giren mahkeme başkanı olay günü telefon kayıtlarını neden sildiğini sordu. Y.A. ise, “Ben günlük konuşmaları siliyorum. Önemli olan görevdir. Ben istirahate çekildiğimde tüm yazışmalarımı siliyorum” cevabı verdi. Bunun üzerine mahkeme başkanı üçüncü kez araya girerek, kollukta verdiği ifade ile burada verdiği ifadenin uyuşmadığını anlattı. Buna karşılık Y.A. “Wan Barosu’na ve gelen avukata güvenmediğimiz için yanlış ifade verdim. İki ifademin ayrı olmasının nedeni budur” dedi.
‘İsteyerek öldürdüler’
Y.A.’nın ardından konuşan Seyithan Durdu’nun eşi Nejla Durdu, Kürtçe yaptığı savunmasında şunları söyledi: “Bunlar benim eşimi bilerek öldürdüler ve 5 çocuğumu yetim bıraktılar. Bilerek ve isteyerek bunu yaptılar. Çünkü bizim köydeki ev sınırda ve askeri üsten her dakika izleniyor. Eşimin ne yaptığını ne yapmadığını, silahının olup olmadığını hepimizden daha iyi biliyorlar. Tekraren söylüyorum; bilerek, isteyerek ve takip ederek öldürdüler. Şikayetçiyim ve adaletin yerini bulmasını istiyorum.”
‘Asker hedef gözeterek ateş etti’
Seyithan Durdu’nun kardeşi Zübeyit Durdu ise, “Seyithan’ın tüfeği yoktu ve asker isteseler gözaltına alabilirlerdi. Biz askerin ‘dur’ ikazını duymadık. Yine bana baskı yaptılar” dedi. Seyithan Durdu’nun abisinin oğlu Şivan Durdu ise, “Asker hedef gözeterek ateş açtı. İkinci kurşundan sonra amcam yere yığıldı. Asker yanımıza geldi biz yardım için yalvardık ama bize yardım etmediler. Asker ‘biz vurmadık’ diyerek çekip gittiler” diyerek tanıklığını anlattı.
Savcının gözaltı kararına uyulmamış!
Duruşmada yine savcılığın olay günü üç askere ilişkin gözaltı kararı verdiği belgelere yansırken, mahkemede savunma yapan üç asker de gözaltına alınmadıklarını itiraf etti. Yine bir asker olay sonrası toplantı yaptıklarını ve nasıl savunma yapacakları konuştuklarını anlatırken, bir diğer tanık asker ise bunu inkar ederek hiçbir şekilde bir araya gelmedikleri iddiasında bulundu. Üç tanık asker de ilk ifadeleri değiştirme nedeni olarak Wan Barosu ve avukatı olarak gösterdi. Bunun üzerin söz alan Wan Baro Başkanı Sinan Özaraz, askerlere nedenini sorması üzerine askerler ise “Bilmiyoruz yaptıkları basın açıklamalarından ve geçmişine bakarak karar verdik” cevabı verdi.
‘Askerler hukuksuzlukları açık açık anlattılar’
Tanık askerlerin savunmalarının ardından dava avukatları savunma yaptı. Burada savunma yapan Wan Baro Başkanı Sinan Özaraz, “Askerler bir önce konuşmalarında ‘Kürtçe konuşsalar bile Türk vatandaşıdır’ ve ‘Biz ve onlar birbirimizi düşman olarak görüyoruz’ sözleri acı vericidir. Bu durumun ortaya çıkması siyasi değil evrensel hukuk gereğidir. Wan Barosunu kötülüyor ama yine tuttukları avukatlardan biri Wan Barosuna kayıtlı bir avukat. Demek ki mesele baro ve avukat değil delileri yok edilmesidir. Çünkü bu askerler delillerle oynama ve yok etme kararları alıyorlar. Sanık asker ve tanık askerler sınırda nasıl hukuksuzluk olduğunu bize bura bir kez daha açık açık anlattılar. Bu ülkede cezasızlık politikası ve devam eden hukuksuzluk var” dedi.
Tutuklama talebi ret edildi
Tüm avukatlar sanık Y.A. ve beraberindeki iki askerin de tutuklanmasını talep etti. Savunmalardan sonra mütalaasını sunan savcılık, taleplerle ilgili takdir yetkisini mahkemeye bıraktı. Kısa bir ara veren mahkeme heyeti, 11 Eylül günü olay yerinde keşif yapılması, kamara kayıtlarının incelenmesine karar verdi. Mahkeme heyeti Y.A. hakkında adli kontrol kararının devam etmesine karara vererek duruşmayı 25 Eylül 2025 tarihine erteledi.
Kaynak: MA
