Kürt sorununun gündemde olduğu, kulakların bu konuyu duymaya çok daha fazla ihtiyaç duyduğu böylesi bir dönemde, CHP’nin zoraki gündem yapılması bir tür şaka gibi gelse de, yarattığı gündeme yorum yapmamak, apolitik bir durum yaratıyor. Özellikle sürecin yasal çevresinin oluşturulmasına ilişkin CHP’nin hiçbir gerekçesi olmamasına rağmen yaptığı “birey için yasa yapmayız” çıkışı, politik toplumların öfkesini çekse de, mevcut konjonktür gereği CHP’nin bir an önce net siyaset yapması, demokratik toplumun oluşması için bir aciliyettir. Bu bağlamda;
Özgür Özel, kendi gündeminin merkezine koyduğu adalet ve hukuku, tüm kimliklere değil ama tüm mağdurlara eşit derecede uygulanması gerektiğinin mücadelesini verirken, kimlik mağduru toplumlara ise CHP’nin adaleti altında herkes mutlu olacaktır yaklaşımları sergiliyor. Bu ülkenin en mağdur halkı olan Kürtlerin ismini ara sıra dillendirse de CHP içinden farklı derin seslerin gelmesi, Özel’i de arada ‘bırakmış gibi’ umuyorum.
Özgür Özel mevcut CHP’nin demokratik ve kapsayıcı olduğunu anlatmaya çaba gösterse de, neticede Atatürk’ün kurduğu cumhuriyet ve Atatürkçülük için, çok fazla kafa karışıklığı mevcut. Bu durum, Atatürk adına çok fazla ses çıkarılmasının da temel nedeni oluyor.
Bilindiği gibi CHP Atatürk’ün partisi olduğunu ve onun gösterdiği hedefte ilerlediğini söylüyor. Fakat bugün AKP dahil birçok parti Atatürk’ün izinde olduğunu ve Atatürk’ün koyduğu hedefe doğru ilerlediklerini söyler. Örneğin TİP bir sol partidir ama ideolojik olarak Atatürk’ten beslenir. Ve bunu çok açıktan yapar. Bunun gibi irili ufaklı çok sayıda parti var. Ümit Özdağ bile Atatürk’ü temsil eden tek parti olduğunu iddia eder.
Atatürk adına yapılan, bu çok renkli siyaseti bir çatı altında toplamak bazı siyasi partilerin çok işine gelmeyebilir. Ama bir gerçek de açık ortadadır. Atatürk, CHP’nin kurucu lideri olması hasebiyle onun kurduğu parti ideolojisinin genel taslağı hakkında son söz sahibi CHP olur. Bugün Atatürk deyince akla gelen ilk çağrışım CHP ve cumhuriyettir. Bu yüzden Atatürk adına konuşacak tek bir parti varsa o da CHP’nin mevcut yönetimi oluyor.
CHP, üstlendiği rol ve misyon gereği Atatürk’ün tüm yaklaşımlarını ve düşüncelerini bu halka tanıtma gibi bir görevi oluyor. Mevcut durum, CHP’nin mevcut yönetiminin, Atatürk’ün bugün için öngördüğü yazılarını, konuşmalarını, kongre ve konferans konuşmalarını tüm kamuoyuna tanıtması, demokratik zeminin oluşumu için önemli bir katkı sunacak, bu açık ve ortadadır.
Belki bu konuda farklı düşünceler ve sesler çıkabilir ama, o sesler şunu iyi biliyorlar ki Atatürk’ün tarihi hakkındaki tüm belgeler müfredatta yer almıyor. Atatürk ilke ve inkılaplarından yola çıkan birçok düşünce akımının gerçekte Atatürk hakkında çok az bilgiye sahip olduklarını tahmin ediyorum. Bu konunun en güncel kanıtı ise Ümit Özdağ oluyor.
Ümit Özdağ’ın, “ben Atatürk’ün militanıyım” dediği bu ülkede Atatürk hakkında bazı şeylerin ters gittiğini aklı başında her insan anlar.
Atatürk’ün yaptığı açıklamalar, kurduğu 1921 Anayasası öncesi ve sonrası, özelikle Sivas kongresi belgeleri ve İznik konuşması gibi hayati önemde olan bu saklı tarihî gün yüzüne çıkarmak CHP’nin hem görevi hem de sorumluluğudur. Yapılacak bazı açıklamaların Türkiye’nin önümüzdeki yüz yılını etkileyebileceği gibi geçmiş yüzyıl için barış atmosferine katkısı olabileceğini düşünüyorum. Bu düşüncenin amacı, Atatürk’ü yeniden tartışmaya açmak değil, Atatürk adına konuşanlara bir daha tartışma zemini vermemek oluyor.