‘Kent Uzlaşısı’ gerekçesiyle belediye meclis üyelerinin yargılanmasına tepki gösteren Avukat Zilan Aydın,, ‘Bir yandan toplumun demokratikleşmesi çabaları olurken, aynı zamanda ayrımcı bir dille Kürtlerin siyasete dahil olması bir suçlama ve tutukluluk gerekçesi yapılması sürecin ruhuna aykırı’ dedi
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın “Kent Uzlaşısı” kapsamında seçilenlere yönelik yürüttüğü soruşturmada, 11 Şubat’ta Şişli, Üsküdar, Fatih, Tuzla, Beyoğlu, Sancaktepe, Adalar ve Beyoğlu belediyelerinde 2’si belediye başkan yardımcısı olmak üzere 8 belediye meclis üyesi ile bir belediye çalışanı gözaltına alındı.
Operasyonda gözaltına alınan Livan Gür, Cemalettin Yüksel, Sinan Gökçe, Bülent Kayğun, Güzin Alparslan, Hasan Özdemir, Turabi Şen, Elif Gül, Nesimi Aday ile belediye çalışanı İ.P., 12 Şubat’ta çıkarıldıkları mahkemece tutuklandı. İlk duruşması 21 Mayıs’ta İstanbul 23’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen ve mahkemenin Mali Suçları Araştırma Kurulu (MASAK) raporunun beklenilmesi kararını verdiği davanın 2’nci duruşması yarın görülecek.
Davanın avukatlarından Zilan Aydın, “Kent Uzlaşısı” davasıyla Halkların Demokratik Kongresi’nin (HDK) kriminalize edilmeye çalışıldığını ifade ederek, soruşturmanın Tekirdağ Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2022’de HDK’ye yönelik soruşturmasına dayandırıldığını belirtti. Soruşturma kapsamında HDK Genel Merkezi’ne baskın yapıldığı, HDK etkinliklerindeki katılımcıların listesine el konulduğunu, bu listede “Kent Uzlaşısı” kapsamında seçilenlerin isimleri bulunduğu iddiasıyla gözaltı işlemi yapıldığını söyledi. Soruşturmanın gizli yürütülmesine rağmen listelerin sızdırıldığını ifade eden Zilan Aydın, “Bu liste toplum içinde yayıldı. HDK burada kriminalize edilerek, toplumda bir panik havası oluşturulmaya çalışıldı. Müvekkillerinde isimlerinin geçtiği iddiası vardı” dedi.
Listede isimleri bulunanlardan birçok kişinin gözaltına alındığını, tutuklandığını ve ardından açılan davalarla beraat ettiğini dile getiren Zilan Aydın, beraat kararlarıyla HDK’nin kriminalize edilmesinin boşa çıktığını söyledi. Tutuklama kararı ile belediye meclis üyesi seçilme arasındaki ilişkiye işaret eden Zilan Aydın, “Esasen bu insanlar belediye meclisi üyesi olmasaydı belki de hiçbir yargısal işleme maruz kalmayacaklardı” dedi.
‘’Kürtlerin batıda söz sahibi, olduğuyla tariflendi’
Soruşturma işlemlerine ilişkin İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının yaptığı açıklamaya işaret eden Zilan Aydın, “İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, ‘Kent Uzlaşısı’ faaliyetinin yani ‘belediye meclis üyelerinin CHP’den seçilmesinin ‘Kürtlerin batıda siyasete dahil olmaları olarak’ tarif edildiği bir yazılı açıklama yaptı. Burada bir parti, kurum, kuruluş, örgüt ismi geçmeksizin ‘Kürtlerin batıda söz sahibi’ olduğuyla tariflendi. Aslında Kürtlerin siyasette yer almasının bir suçlama konusu yapıldığı bir açıklamaydı. Bu derece ayrımcı bir yaklaşımın hiç tereddüt edilmeden yapıldığı bir dosyaydı. Devamında müvekkillerin bir siyasi ittifaktan kaynaklı bir yerde seçilmesini, halk tarafından seçilmesinin suçlama konusu yapılıp tutuklandığı gerekçesi yapıldığını öğrenmiş olduk” diye konuştu.
‘AKP Ve MHP de 59 ilde 117 ilçede ittifaka gitti’
Dosyanın seçme ve seçilme hakkına bir saldırı olduğunu söyleyen Zilan Aydın, Türkiye tarihinde siyasetin ittifaklarla dolu olduğunu söyledi. Günümüzde ülkede tek başına bir partinin iktidara gelemediğini ve bu yüzden ittifaklarla yönetildiğini hatırlatan Zilan Aydın, “Söz konusu ‘Kent Uzlaşısı’ seçim döneminde AKP ve MHP 30 büyükşehir olmak üzere 59 ilde 117 ilçede seçim ittifakına gitti. 2024 seçimlerinde İstanbul’da da İBB Başkanlığı, Silivri hariç MHP aday göstermedi. Buralarda AKP’yi destekledi. Aynı bu şekilde Meclis’te bulunan iki büyük parti DEM Parti ve CHP bir seçim ittifakı yaptı. DEM Parti ‘Kent Uzlaşısı’ dedi. CHP, ‘Türkiye İttifakı’ ya da ‘İstanbul İttifakı’ dedi. Bu temelde bir seçim ittifakına gidildi. ‘Kent Uzlaşısı’’ siyasi ittifakı suçlama konusu yapıldı. İddianamede, Besê Hozat ve Mustafa Karasu’nun ‘Kent Uzlaşısı’ ile ilgili açıklamaları talimat olarak ele alındı ve devamında ‘Kent Uzlaşısı’nın ortaya çıktığı iddia edildi. Aslında DEM Parti’nin seçim açıklaması bunların hepsinden daha önce. Bu açıklamalar yapıldığında ‘Kent Uzlaşısı’ yönetimi oluşturulmuştu. Ayrıca Türkiye’de bulunan örgütlerin siyasi yorum yaptığı aşikar. Bütün siyasi olaylara yorum yaparlar. Bu nedenle iddianamenin temelsiz olduğunu söyleyebiliriz” ifadelerini kullandı.
‘Sürecin ruhuna aykırı’
Kürt sorununa dair yürütülen sürece işaret eden Zilan Aydın, “Sonuç olarak içerisinde bulunduğumuz süreç bir demokratikleşme çabası ve barış toplumunda yaşama çabasıdır. Yüzyıllardır süren Kürtlerin, Türklerin, bütün halkların bir arada yaşamasını, daha demokratik bir ortamda olması, ortak değerlere birlikte sahip çıkılması ve böyle bir ortamda hep birlikte yaşamanın çabasıyla yürütülen bu süreçte. Bu davaların kapatılması gerekir. İnsanlar sırf seçme ve seçilme hakkını kullandığı için tutuklu bulunması sürecin ruhuna aykırı. Bir yandan toplumun demokratikleşmesi çabaları olurken, diğer aynı zamanda ayrımcı bir dille Kürtlerin siyasete dahil olması bir suçlama ve tutukluluk gerekçesi yapılması sürecin ruhuna aykırı” şeklinde konuştu.
Haber: Ömer İbrahimoğlu \ MA