• İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
30 Mayıs 2025 Cuma
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
ABONE OL!
GİRİŞ YAP
Yeni Yaşam Gazetesi
JIN
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Yeni Yaşam Gazetesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Editörün Seçtikleri

Ayfer Koçak: Emekçiler barış sürecini sahiplenmeli

29 Mayıs 2025 Perşembe - 09:24
Kategori: Editörün Seçtikleri, Güncel
Ayfer Koçak: Emekçiler barış sürecini sahiplenmeli

‘Emekçilerin barış ortamından başka şansı yoktur. Çatışma dönemleri hiçbir zaman yoksul, emekçilerin kazandığı süreçler olmamıştır, en çok kaybedeni olurlar’ diyen KESK Eş Genel Başkanı Ayfer Koçak, emekçilerin barış sürecini sahiplenmesi gerektiğini belirtti

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat’ta yaptığı “Barış ve Demokratik Toplum” çağrısının ardından PKK’de önce ateşkes ilanını duyurdu, ardından ise 5-7 Mayıs tarihlerinde gerçekleştirdikleri kongrede alınan fesih kararını 12 Mayıs’ta kamuoyuna açıkladı. Türkiye’nin saldırıları ise PKK’nin kararına rağmen devam ediyor. Bu saldırılarla beraber, Türkiye’nin ekonomik krizin büyük bir nedeni olan savaşa ayrılan bütçe, ekonomik krizi derinleştiriyor.

Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Eş Genel Başkanı Ayfer Koçak, demokratik yaşama geçiş taleplerini dile getirerek barışın sürdürülebilirliğinin demokratik gelişmeden bağımsız olmadığını söyledi.

Ayfer Koçak, barış süreciyle silahlanma ve savunma adı altında ayrılan bütçe, bu bütçenin ekonomik krizi etkilemesini ve tüm bunların emekçilere yansımasını değerlendirdi. Çatışmalı ortamların emek mücadelesini görünmez kıldığını söyleyen Ayfer Koçak, “Çatışmasızlık süreci beklentisi bütün toplumda olduğu gibi bizde de var. En nihayetinde çatışmalı ortamlar biz emekçileri etkiliyor. Emek mücadelesi görünmez kılınıyor. Bu gerçekliğin ne kadar açık olduğu da yaşantımız içerisinde kendini gösteriyor. Şu anda ülkemizde çalışan işçilerin yarısından fazlası maalesef açlık sınırın çok altında kalmış olan asgari ücret ve onun çevresinde bir ücretle geçinmek zorunda kalıyor. Bizler kamu emekçileri artık emekli olamıyoruz, emeklilik hakkımız elimizden alınmış durumda. Ve bütün toplum bir yoksulluk, sefaret içerisinde yaşıyor ekonomik boyutu ortada. Çatışmasızlık süreçleri demokrasinin de gelişebileceği süreçleri etkiliyor. Emek mücadelesini yürütürken de bu minvalde değerlendirme yapıyoruz” diye ifade etti.

‘Gelişilebilecek barış ihtimaline şans tanınmalı’

Emek mücadelesinin yürütülebileceği zeminin ancak demokratik standartlarına gelişmesiyle oluşacağını aktaran Ayfer Koçak, demokrasinin sürdürülebilir olmasının savaşsız ortamlarda mümkün olacağını dile getirdi. Bu ortamın yaratılması için saldırı yaklaşımından vazgeçilmeli. Ayfer Koçak, şu ifadeleri kulandı:

“Savaş süreçlerinde ülkemizde çok yaygın bir şekilde gördük. Bu saldırılardan payını en çok alan kurumlardan birisi KESK. İstisnai bir hukuk uygulanır çatışma dönemlerinde, bunun sonuçlarını birçok boyutuyla yaşadık. Biz bir an önce gerçek anlamda demokratik yaşama geçiş talebinde olduğumuzu söylemek isteriz. Şunu da unutmamak gerekiyor, demokrasinin standartları yükselmesi barış ortamına ihtiyaç duyuyorsa barışın da sürdürülebilirliği demokratik gelişmeden bağımsız değil. Demokratik gelişim olmadığı, özgürlükler geliştirilmediği takdirde barışında sürdürülebilir olmayacağı gerçeğini biliyoruz. Bir an önce bu yaklaşımlardan uzaklaşılmalı. Gelişilebilecek barış ihtimaline şans tanınmalı.

Savaş olsa da olmasa da sistemin kendisi işçi ve emekçilerin sömürüsü üzerine kurulmuş. Aynı zamanda bunun bir tarafında da işçiler emekçiler haklarını ancak yan yan ortak mücadeleyle güçlendirme şansına sahipler. Ülkemizde çatışma süreçleri toplumu kutuplaştıran, toplumda mücadele yürütmeye çalışan kesimleri kriminalize etmek yöntemiyle ayrıştırıyor. İşçi ve emekçilerin yan yan gelme zeminini ortadan kaldırıyor. Dolayısıyla mücadelenin de görünürlüğünü de olabildiğince azaltıp kazanımdan uzaklaştırıyor. Savaşın bitmesi çatışma süreçlerinin bitmesinin böyle bir zemini ortadan kaldırma, emekçi ve işçilerini ortak mücadele hattını yan yan gelebilme şansını artacağını düşünüyoruz.”

‘Savaşa ayrılan bütçe emekçilerin hakkından kesiliyor’

Savaşa ayrılan bütçeyi ekonomik boyotuyla değerlendiren Ayfer Koçak, “2018 Şubat ayında Afrin’e yönelik operasyonların olduğu dönemde cumhurbaşkanın ifade etmiş olduğu, ekonomik krizin çok görünür olduğu dönemde, nerdeyse biz eğitimcilerin maaşlarının dahi asgari ücrete ciddi yaklaşmış olduğu bir dönemdeydi patates, soğan domates politikası yapıyorlar diye ifade etmişti. Oysa ki bahsetmiş olduğu halkın gıdaya ulaşımının olabildiğince zorlaşmış olduğu bir süreçten geçiyor olmaktı. Gıda enflasyonunda ki yükselişin artık açlık noktasında bir tartışmaya geldiğini ifade etmeye çalışmıştık.  O süreçte söylemiş olduğu şuydu: ‘Patatesi, soğanı, domatesi bırakın, bir kurşunun ne kadar olduğuna bakın. Biz bir savaş içerisindeyiz.’

O zaman aslında şunu tanımlamak lazım, savaş dönemlerinde çok ciddi bir bütçe savaşa ayrılıyor. Ayrılan bu bütçe aslında en yoksul emekçilerden işçilerin haklarından kesiliyor bunun açık itirafıydı aslında. Savaşa ve silahlanmaya ayrılan bütçenin  kamusal alana harcanmasının hem nitelikli kamusal hizmet üretmek açısından çok değerli olduğunu düşünüyoruz. Emekçilerinin de haklarını alma şanslarının gelişeceğine inanıyoruz” ifadelerini kullandı.

‘Ekonomik rahatlamanın yaşanacağını düşünüyoruz’ 

Kamusal yatırımlara ayrılan payın, savaşa ayrılan bütçenin sadece yüzde onu olduğunu belirten Ayfer Koçak “Savunmaya harcanan payı yüz liralık bir bütçe düşünün, bunun 18 lirası zaten sermayenin vergilendirme siteminde ki istisnalar ve vazgeçilen vergilerle kaybediliyor. Yine 18 lirası direk dış ve iç borç meselesinden faize ayrılmış oluyor. En az 15 lirası savunma adı altında silahlanmaya ayrılıyor. Ama bu onunla sınırlı kalmıyor. Çünkü örtülü ödeneklerden ve fonlardan da savaş bütçesi oluşturuluyor. Ayrılan paylar oluyor dolayısıyla en düşük 15 olarak tanımlayabiliriz. Kamusal yatırmalara ayrılan pay ancak bunun 10 lirası oluyor. 86 milyona hizmet vermiş olduğunuz alana verilmiş olan yatırım yüzde 10’da kalıyor ama savaş bütçesi en az yüzde 15 bu yüzde 20’ye kadar yükselebiliyor. Çünkü sayıştay raporlarına yansımayan fonlar ve örtülü ödenekten de silahlanmaya paylar olduğunu biliyoruz.

Bu anlamda bir ekonomik rahatlamanın yaşanacağını elbette düşünüyoruz. Fakat mesele sadece ekonomik değil ülkede ciddi anlamda bir kutuplaştırma ve şiddet eğilimi de gerçekleşiyor. Gittikçe artan bir milliyetçilik, birbirini tanımama tahammül meselesini de ortadan kaldırmış durumda. Bir taraftan da gittikçe otoriterleşemeye giden bir yönetim şekline dönüşüyor. Savaş ortamları hukuku ve adaleti rafa kaldırıyor. İstisna hukuk uygulamaları gerçekleşiyor. Ve bu istisna hukuk gittikçe yaygınlaşıyor” diye ifade etti.

‘Çatışmaya karşı biz emekçiler barış mücadelesi vereceğiz’

Belediyelerdeki kayyım politikalarının savaş süreçlerinden bağımsız yürümediğini dile getiren Ayfer Koçak şöyle devam etti:

“Sürekli her hak talebi terörize edilebiliyor. Hukukun istisnai uygulandığı bölge illerinde ki kayyım politikasına bugün bakıyoruz Türkiye’nin bütün illerine yansıyıp İstanbul’a ulaşmış bunun birbirinden çok bağımsız olmadığını düşünüyoruz. Adalet ortadan kalkıyor, adalete ulaşabilme inancı ortadan kalkıyor. Toplum adalete ulaşma şansı göremiyorsa, inancı kalmadıysa aslında geleceğine dair bir inancı kalmamış oluyor. Bütünlüklü olarak değerlendirdiğimizde çatışmaya karşı elbette biz emekçiler barışın yanında olup barış mücadelesi vermeye çalışacağız.

Bu süreçte silah bırakma meselesini çok önemsediğimizi ifade edelim. Bunun sürdürebilir olması için bir mücadelenin bütün halk nezdinde kurumlarında gelişmesi gerekiyor.  Çünkü biz niçin demokratik yaşam talebinde bulunuyoruz? Karar süreçlerinde halkın dahil olabileceği bir sistemi geliştirmek gibi derdimiz var. Gittikçe otoriterleşen bu rejim içerisinde halk edilgenleşiyor. Hiçbir karar sürecine müdahale edemiyor, seçtikleri siyasi figürlerde müdahale edemez hale gelmiş durumda. Karar süreçleri olabildiğince toplumsallaşmalı. Karar süreçlerinde etkili olmayan toplumun o karar süreçlerinin uygulanmasına da aslında bir katkısı da gerçek anlamda olmaz.

Halkın ihtiyaçlarını da karşılamıyor. Kayyım politikalarında ki belediye süreçlerinde çok açık gördük. Bu zemin yolsuzluğunda aynı zamanda kurumların içine çökertilmesi noktasında çürümenin de zeminin yaratıyor. Denetlemenin ortadan kalkması anlamına geliyor. Halkın bir özelliği de edilgenlikten çıkabilirse halkın kurumlarının da denetlemedir. Sistemin içerisinde bunlar işlememiş oluyor. Bütçenin bu kadar çok silahlanma ve savunmaya ayrılması bu alanların bu kadar boş kalmasına sebep oluyor. Bir tarafıyla da ayrılan bütçenin de ne kadar nitelikli ne kadar adaletli kullanıldığı konusunda da maalesef ciddi soru işaretleri ortaya çıkıyor.”

‘Emekçiler barış sürecini sahiplenmeli’

Emekçilerin barış sürecini sahiplenmesi gerektiğini vurgulayan Ayfer Koçak, “Emekçilerin barış ortamından başka şansı yoktur. Çatışma dönemleri hiçbir zaman yoksul, emekçilerin kazandığı süreçler olmamıştır en çok kaybedeni olurlar. Hiçbir savaşın kazananı olmayacağının gerçeğini biliriz. Bundan kaynaklı barış bizim demokratik taleplerimizi ifade edeceğimiz zemini yaratacak. Emeğin hakkını alma noktasında da bir zemin yaratacak.  Barış dediğimiz şey öyle bir kâğıt üzerinde anlaşma üzerinden yürümez. Barışın sürdürülebilme koşulları da ortaya çıkmak durumunda. Bunun içinde demokratikleşme ve özgürlüklerin arttırılması gerekiyor. Bu anlamda taleplerimiz güçlendirerek bizde ifade edeceğiz. Bir tarafıyla emek mücadelesi vermek demokrasi mücadelesinden bağımsız değil. Türkiye’de yaşayan bütün topluluklar açısından başta Türkler ve Kürtler olmak üzere barış zemini demokratikleşme zemini de yaratacak. Dolayısıyla talebimiz tüm emekçilerin bu sürece sahip çıkması” diye belirtti.

Kaynak: JINNEWS

PaylaşTweetGönderPaylaşGönder
Önceki Haber

Kürtçe Kitap Günleri: Bu çalışmalar her yerde yapılmalı

Sonraki Haber

SOLDEP Başkanı Aydın: Barış iktidarın insafına bırakılamaz

Sonraki Haber
SOLDEP Başkanı Aydın: Barış iktidarın insafına bırakılamaz

SOLDEP Başkanı Aydın: Barış iktidarın insafına bırakılamaz

SON HABERLER

Binlerce işçi Gündoğdu Meydanı’na yürüdü

Binlerce işçi Gündoğdu Meydanı’na yürüdü

Yazar: Yeni Yaşam
30 Mayıs 2025

Kurtulmuş ile Özel’in görüşmesi başladı

Kurtulmuş ile Özel’in görüşmesi başladı

Yazar: Yeni Yaşam
30 Mayıs 2025

Gazeteci Yıldız Tar hakkında tahliye kararı

Gazeteci Yıldız Tar hakkında tahliye kararı

Yazar: Yeni Yaşam
30 Mayıs 2025

YPJ Sözcüsü: Suriye’deki demokratik dönüşümün temeli kadınlardır

YPJ Sözcüsü: Suriye’deki demokratik dönüşümün temeli kadınlardır

Yazar: Yeni Yaşam
30 Mayıs 2025

Duygu Bölükbaş davasında faile tahliye ve beraat

Duygu Bölükbaş davasında faile tahliye ve beraat

Yazar: Yeni Yaşam
30 Mayıs 2025

NADA: Filistin ve Sudan’daki savaşı durdurun

NADA: Filistin ve Sudan’daki savaşı durdurun

Yazar: Yeni Yaşam
30 Mayıs 2025

Avcılar’da iş kazası

Avcılar’da iş kazası

Yazar: Yeni Yaşam
30 Mayıs 2025

  • İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
yeniyasamgazetesi@gmail.com

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

E-gazete aboneliği için tıklayınız.

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Tümü
  • Güncel
  • Yaşam
  • Söyleşi
  • Forum
  • Politika
  • Kadın
  • Dünya
  • Ortadoğu
  • Kültür
  • Emek-Ekonomi
  • Ekoloji
  • Emek-Ekonomi
  • Yazarlar
  • Editörün Seçtikleri
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Karikatür
  • Günün Manşeti

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır