Bir şirkette çalışan kadının hamile olduğu gerekçe gösterilerek işine son verildi. İşten çıkarılan kadın, mesai arkadaşları ile uyumlu olmaması, iletişim sorunları yaşaması, yöneticisi ile saygı çerçevesine uymayan konuşmalar yapması ve görevlerini tamamlamaması gibi asılsız gerekçelerle işten çıkarıldığını belirterek 4. İş Mahkemesi’ne başvurdu. Jinnews’te yer alan haberde; kadın işçi, gerçek sebebin gebelik olduğunu söyleyerek, adil davranma ilkesine aykırılık sebebiyle ayrımcılık tazminatı ile fazla mesai ücreti alacaklarının tahsilini talep etti.
Ancak mahkeme, kadının fazla mesai yapıldığı iddiasını ispatladığına, hizmet akdinin gerçekte kadının hamile olması sebebiyle kötü niyetli olarak feshedildiği iddiasını ise kadının ispat etmesi gerektiğine hükmetti.
‘Eşit davranma borcu’
Mahkemenin kararının ardından kadının avukatı davayı temyiz etti. Yargıtay 9. Hukuk Dairesi temyizde, milyonlarca kadını ilgilendirecek emsal bir karara imza attı. Hukuk Dairesi kararında, adil davranma ilkesinin bütün hukuk alanında geçerli olduğuna dikkat çekti. Kararda, “İşverenin ayrım yapma yasağı, işçiler arasında keyfi biçimde ayrım yapılmasını yasaklamaktadır. Bununla birlikte eşit davranma borcu, tüm işçilerin hiçbir farklılık gözetilmeksizin aynı duruma getirilmesini gerektirmeyip, eşit durumdaki işçilerin farklı işleme tabi tutulmasını önlemeyi amaç edinmiştir. 4857 Sayılı İş Kanunu sistematiğinde, eşit davranma borcu, işverenin genel anlamda borçları arasında yerini almıştır” denildi.
Ayrımcılık yapılmış
Dava dilekçesinde, davacının işten haksız olarak çıkarıldığının vurgulandığı Yargıtay kararında şu ifadelere yer verildi: “Dosya içeriği ve mail yazışmalarına göre, davacı işçinin iş yerinde olumsuzluklara neden olan bir çalışmasının bulunmadığı, aksine yaptığı çalışmaların takdir edildiği, davacının hastane yazısı ile hamileliğini davalı işverene bildirdiği anlaşılmaktadır. Ardından iş yeri insan kaynakları müdürlüğüne yazılan yazıda, davacıdan verim alınamadığı gerekçesiyle kendisiyle çalışmak istenmediğinin bildirildiği, bunun üzerine işverence iş sözleşmesinin feshedildiği anlaşılmaktadır. Dosyadaki mevcut delil durumuna göre davacının hamileliği nedeniyle ayrımcılık yapılarak iş sözleşmesinin feshedildiği anlaşılmakta, ayrımcılık tazminatının koşulları oluşmuştur. Davalı işveren ise 4857 Sayılı Kanun’un 5. maddesinin son fıkrasına göre, bir ihlalin mevcut olmadığını kanıtlayamamıştır. Mahkemece davacının çalışma süresi de dikkate alınarak, aayrımcılık tazminatına hükmedilmesi gerekirken tazminat talebinin reddine karar verilmesi hatalıdır.” KADIN SERVİSİ