Yoğun bakımda tedavisi devam eden Hüseyin Aykol’un eşi Nuray Çevirmen’e mektup gönderen tutsak Ayşe Gökkan, ve Bülent Parmaksız, Hüseyin Aykol’un tutsakları hiç yalnız bırakmadığını yazdı
Ankara’daki evinde 14 Ekim’de beyin kanaması geçiren ve Sincan Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne kaldırılan gazetemiz yazarı Hüseyin Aykol’un tedavisi devam ediyor. Tedavisi yoğun bakımda süren Hüseyin Aykol’un durumu ciddiyetini koruyor. Sincan Cezaevi’nde tutsak bulunan Tevgera Jinen Azad (TJA) eski Dönem Sözcüsü Ayşe Gökkan, ve Sincan 2 No’lu F Tipi Cezaevi’nde tutulan Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eski Merkez Yürütme Kurulu (MYK) Üyesi ve Kobanê Davası tutsaklarından olan Bülent Parmaksız, gazetemiz yazarı Hüseyin Aykol’un eşi ve insan hakları savunucusu Nuray Çevirmen’e mektup gönderdi.
Mektubuna “Tarifi zor bir duygu ağırlığıyla” diyerek başlayan Ayşe Gökkan, Hüseyin Aykol’un yaşadığı sağlık sorununu öğrendiğinde derin bir sarsıntı yaşadığını belirtti.
Ayşe Gökkan, mektubunda şunları kaydetti:
“Hüseyin Mamoste’nin ağır bir rahatsızlıkla mücadele ettiğini öğrenmiş bulunuyorum. İnsanlık için mücadele etmenin ve onun ağırlığını bir ömür aralıksız taşımanın böylesi bedelleri olduğunu tahmin etmek zor değil. Tam da böylesi anlarda insanın öfkesini katlayarak büyütmesinin dayanılmaz ağırlığını, Hüseyin mamoste gibi taşımayı amaçlamaktan başka bir yolun kalmadığını görüyorum. Öfkeyi insanlık inşasına dönüştürmeyi öğretiyor ve biz de öğreniyoruz.
Mücadeleye yanılgıyla yaklaşmadı
Sizinle tanışamadım ama emek veren biri olduğunuzu, onun duruşundan taviz vermemesi için sizin insan hakları ve kadın duruşunuzla dayanışma örneği olduğunuzu biliyorum. Hüseyin Mamoste sadece meslektaşım değil; yazılarımla haşır neşir olmayı sabırla sürdüren bir dost, bir yoldaşıdır. Farklı nedenlerle birçok kez bir araya geldik. Bir kez bile bizi ihmal etmedi, bir kez bile Kürt kadın özgürlük mücadelesine yanılgılı yaklaşmadı; berraklığını sürdürdü. Biliyorum, senin için de çok zor. Bizim için de duygularımızı böyle yazıyla paylaşmak çok zor. Keşke yanında olabilseydik ama hepimizin mücadele çabası gösteriyor ki, ‘keşkeleri’ derinleştirmeden, onların ağır yorgunluğunun altında kalmadan yola devam etmeyi öğrendik. Ve bu, bizi biz yapan hakikattir.
Dayanışmayla kucaklıyoruz
Biz, otuza yakın politik tutsak olarak acil şifa dileklerimizi iletiyor; umuyor ve diliyoruz ki mamoste Hüseyin bunu da atlatmayı başaracak. Sağlıklı yarınlarda hakikat yolculuğunu ve basın yolcularını büyütecektir. Bizim adımıza yanında olduğumuzu, mahpussuz bir yaşam dünyası dileklerimizi, en içten selam ve sevgilerimizi paylaştığımızı iletirseniz seviniriz. Seni, en içten kadın dayanışma duygularımızla kucaklıyoruz. Selam ve sevgiler.”
Kobanê Davası tutsaklarından Bülent Parmaksız, gazeteci Hüseyin Aykol için gönderdiği mektupta, “Bizi hiç yalnız bırakmadı. Hakkını ödemek çok zor” dedi.
Hüseyin Aykol için eşi ve insan hakları savunucusu Nuray Çevirmen’e mektup gönderen Bülent Parmaksız, Hüseyin Aykol’un rahatsızlığından derin üzüntü duyduğunu belirtti.
Bülent Parmaksız, mektubunda şunları kaydetti:
“Çok üzüntülü bir anımda ve çok zorlanarak yazıyorum bu mektubu size. Hocanın rahatsızlığını duyduğumdan bu yana sıkıntılı/şaşkın ve mutsuzum. Biraz da şok haldeyim. Hiç beklemediğim bir şeydi çünkü.
Mahpusluğun en kötü yanı
Hocanın yazdığı son mektuplarda esas kaygısı siz ve yaşadığınız rahatsızlıktı. Ameliyatınızdan haberdardım. Yeniden ameliyat olmanız gerektiğini de biliyordum. Bu durum hocayı mutsuz ediyor ve mektuplarında bunu hissettiriyordu. Sizin için kaygı duyuyordu. Kendi sağlık durumu hakkında bir şey yazmadı hiçbir zaman. Ben de bundan dolayı hocanın herhangi bir sağlık sorunu yaşayabileceğini düşünmedim. Şu anda yaşadığım şok ve şaşkınlık bu yüzden. Hala alışamadım bu duruma. Hocanın hastalığını anlayamıyorum. Sanki her şey kötü bir rüya gibi geliyor bana. Tabii bir de çaresizlik var. Mahpusluğun en kötü yanı bu. Sevdiğimiz insanlar herhangi bir rahatsızlık veya sorunla karşılaştığında yanında olamıyorsunuz. Yanında olamayınca bu gerçekliği/yaşanan sorunun derinliğini kavrayamıyorsunuz. Bundan dolayı da aldığımız kimi haberler insanda şok yaratıyor. Şu anda benim yazdığım gibi. Şok, şaşkınlık, çaresizlik, üzüntü ve mutsuzluk. Hepsini iç içe yaşıyorum. Hakikaten çok üzgün ve mutsuzum. F’lerin beraberinde getirdiği çaresizlik içinde üzüntüm katlanarak artıyor.
Emekleri çok
Hocanın emekleri çok. Her alanda ve hayatı boyunca devam ettirilen emekler bunlar. Bir sürü insanın hayatına da dokundu hoca. Herkes üzerinde emekleri var. Sevenleri çoktur. Geçmişte, Gebze mahpusluk günlerimizde yanımda, yanımızdaydı hoca. 5 yıldan bu yana da Sincan mahpusluğunda yanımızda. Beni, bizi hiç yalnız bırakmadı. Hakkını ödemek çok zor. Birkaç günden bu yana hep hocayı düşünüyorum. Yüce Gök’ten, Gök Tengri’den onu hemen iyileştirmesi için dua ediyor, iyi dileklerde bulunuyorum. Hoca son birkaç aydan bu yana hep sizin için kaygılanıyordu. Şimdi bu kaygılarımıza ne yazık ki hoca da eklendi. Sizin varlığınız hocaya güç verecektir. Buna eminim. Kadınlar, eşler, anneler her zaman güçlü olur. Ona dokunun, sevginizi hissettirin ve lütfen güç verin ona. Hocayı iyileştirin ve sağlığını hepimize hediye edin. Tez şifalar diliyorum. Sizi sevgiyle kucaklıyorum.”
HABER MERKEZİ









