Adalet Bakanı Abdüllahamit Gül, mahkemelerde yapılan Kürtçe savunmaların tutanaklara “bilinmeyen dil” olarak geçirilmesine “Kürtçe’ye nasıl bilinmeyen dil dersin’ diyerek tepki gösterdi. Ancak Meclis’te Kürtçe, tutanaklarda hala ‘bilinmeyen x dil’ olarak geçiyor
Adalet Bakanı Abdülhamit Gül, CNN Türk’te katıldığı bir programda gündeme dair açıklamalarda bulundu. Bakan Gül, mahkemelerde yapılan Kürtçe savunmaların tutanaklara “bilinmeyen dil” olarak geçirilmesine tepki gösterdi. Ancak geçtiğimiz dönemlerde Meclis’te Kürtçe konuşmalar tutanaklara bilinmeyen x dil olarak geçiyor. Üstelik bu uygulama sadece HDP’li vekilleri de kapsamıyor. HDP’nin Bitlis ve Tatvan’da Kürtçe tabelaların kaldırılmasıyla ilgili Meclis Araştırma Önergesi üzerinde konuşan AKP Denizli Milletvekili Cahit Özkan, konuşmasını Kürtçe sözlerle tamamlamış bu sözler, Meclis tutanaklarında (X) işareti ile gösterilmişti. Bakan Gül benzer bir uygulama olan mahkemelerde Kürtçe savunmanın tutanaklarda bilinmeyen dil olarak geçmesini ‘Bin yıldır yaşayan dile nasıl böyle dersin’ diye tepki gösterdi
Mahkeme’de Kürtçe savunma
Bakan Gül, Meclis’te Kürtçe’nin bilinmeyen dil olarak tanımlanmasını unutarak mahkemelerde Kürtçe savunmaya dair getirilen engellemelere dair de dikkat çekici sözler sarf etti.
Gül, yargıdaki bu durum için şunları söyledi: “Türkiye’de yaşam tarzından dolayı ötekileştirilen, ayrımcılığa-ayrıcalığa uğrayan tablo eskide kaldı. Buradan çok dersler çıkarıldı. Fakat buna rağmen marjinal hiç tasvip edemediğimiz tutumlar olabiliyor. Ama bir konsensus var. Mahkemelere gidip Diyarbakırlı bir anne Kürtçe konuşuyor. Kürtçe konuşuyor ama ‘bilinmeyen bir dil’. Ya sen bin yıldır konuşulan bir dile nasıl bilinmeyen dil dersin? 50 yıldır anne oğluyla konuşmuş, diline, inancına engel oluyorsun. Bu konudaki inkar, asimilasyon politikaları geçmişte çok uygulandı. Bunların bir daha yaşanmaması hem hukukun hem siyasetin çıkardığı önemli derslerdir.”
Kim bu gazeteciler çıkışı
Yine tutuklu gazetecilerle ilgili bir soruyu yanıtlayan Gül, “Bu konuda ‘kimler tutukludur’, ‘hangileri gazetecidir’ diye bakıldığında, farklı meslek kuruluşları farklı sayılar veriyor. Nelerden dolayı ceza almıştır? Ama hiç kimse mesleğinden ötürü ceza almaz. Ama terörü övme, şiddeti övme meşru gösterilemez. Gazetecilik yaptığı için değil, şiddeti övmüşse ya da farklı bir fiil olmuşsa mahkemeler cezalandırıyor. Türkiye’ye de haksızlık yapıldığını düşünüyoruz” şeklinde konuştu.
Bakan Gül, Sözcü Gazetesi çalışanlarına yönelik verilen cezalara dair ise Yargıtay sürecini işaret etti.
Demirtaş ve Kavala’nın durumu
Gül, tutuklu Osman Kavala için, “Yürüyen bir davayla ilgili hakimlik, savcılık yapmak doğru değil. Ama şunu AİHM ile ilgili söylemek lazım. AK Parti 2004’te insan hakları sözleşmelerini iç hukukun parçası haline getirmiştir” dedi.
HDP’nin önceki Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın yargılaması ile ilgili de konuşan Gül, “Selahattin Demirtaş’ın sağlık sorunuyla ilgili Edirne Başsavcılığımız da açıklama yaptı. Asılsız haberler çıkmıştı, işin doğrusunu açıkladı” diye belirtti.
Alevilerin evlerinin işaretlenmesi
Gül, Alevi yurttaşlara yönelik saldırılara ilişkin ise, şunları söyledi: “Farklılıklar da bizim zenginliğimizdir. İstanbul’da haberlere konu olan bir hadise vardı. Esasen kendisi de Alevi olan bir komşusunun yaptığı ortaya çıkıyor. Alevi vatandaşlarımızın evine çarpı konulan bir fiilde, yapılan yargılamada o köyde Alevi vatandaşımızın yazdığı ortaya çıkıyor ve tutuklanıyor. Bu konuda bizim birliğimizi bozmaya yönelik hiçbir provokasyona; bu konuda hukuk gereğini yapmaktadır. Nefret suçları AK Parti döneminde ortaya kondu. Bu hususla alakalı, özgürlükler, serbestçe düşündüğünü söyleyebilme bizim üzerine titrediğimiz bir hak. Ama terörü şiddeti teşvik etme bu asla kabul edilir bir şey değil. Sosyal medyada da bazı sorunlar; sahte hesaplar, bu konunun kim olduğu ilgili mercileri tarafından yargıya verilmemesi eksik alanlar olarak karşımıza çıkıyor.”
Haber Mekrezi