Ortadoğu’daki gelişmelere dair çözümün Abdullah Öcalan’ın ‘demokratik konfederalizm’ fikrinde olduğunu belirten DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, ‘Türkiye, Kürt sorunun demokratik çözümünü sağlayarak bu fırtınalardan kurtulabilir’ dedi
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, partisinin haftalık grup toplantısında gündemdeki gelişmeleri değerlendirdi. Tuncer Bakırhan, 17 Haziran 2021 tarihinde DEM Parti İzmir İl Örgütü’nde yönelik saldırıda katledilen Deniz Poyraz’ı anarak, “Bu alçakça saldırıyı unutmayacağımızı, bu alçak saldırıyı yapanları ve onun arkasındaki karanlık güçler açığa çıkıncıya kadar bu sürecin takipçisi olacağımızı belirtmek istiyorum. Değil 4 yıl, 40 yıl geçse de Deniz Poyraz’ın katillerini bulup bu sürecin aydınlatılması için elimizden gelen her şeyi yapacağız” dedi.
İsrail İran savaşı
İran ve İsrail arasındaki çatışmalı sürece değinen Tuncer Bakırhan, “Suriye’de henüz bir istikrar olmamışken bir anda Gazze’de, insanlığın sıfır noktasında birlikte gördük neler olduğunu. Yüreğimiz Gazze’de atarken, Ortadoğu’nun en keskin fay hattı kırıldı 13 Haziran’da. İsrail-İran savaşıyla bölgenin kaderi neredeyse kökten değişebilecek bir noktaya geldi. Bu savaş öyle bildiğimiz yol ve yöntemlerle yürüyen bir savaş değil. Uzaktan ve yapay zekayla yürütülen bir savaşı görüyoruz. Bu savaş büyürse bölgede devasa jeopolitik kırılmalara yol açabilecek bir süreci yaşayabiliriz. Suriye’deki göç ve ölümlerin kat ve kat üzerinde bir sürece tanıklık edebiliriz. Bölge uzun süreli bir kaos kriz ve çatışma süreci içerisine girebilir” dedi.
‘Çatışmalar derhal sonlanmalı’
Ortadoğu tarihinin “en büyük siyasi ve toplumsal deprem riskiyle” karşı karşıya olduklarını söyleyen Tuncer Bakırhan, “Tek bir Fars’a, Arap’a, Türk’e, Kürt’e, Yahudiye faydası olmayan bu çatışmaların derhal bitmesi gerekiyor. DEM Parti olarak çatışmaların sorunları derinleştireceğini biliyoruz. Bu vesile ile herkesi diyalog kurmaya ve müzakere masasına çağırıyoruz. Hem İran ve hem de İsrail bu savaşı kendi tarihsel misyonlarının ve ideolojik meşruiyetlerinin bir testi olarak görmemelidir. Artık ne yüzyıl öncesinin ne de birkaç yıl öncesinin Ortadoğu’sunda yaşamak mümkün değil. Ortadoğu değişiyor, kendisine bir yol arıyor. Dolayısıyla bu yolu iyi algılamak, bu yola uygun yol ve yöntemler geliştirmek artık Ortadoğu’daki ülkelerin tek seçeneğidir” ifadelerini kullandı.
‘Barış iklimini yükseltmeliyiz’
Ortadoğu’da savaş çatışma ortamı yükselirken Türkiye’de barış ikliminin yükselmesi gerektiğine işaret eden Tuncer Bakırhan, “ Ateş çemberi ülkemizin etrafını sararken maceracı senaryolara yaslanmak doğru değil. Türkiye halklarının iç barışını sağlamak en güvenli yoldur. Daha fazla demokrasi, adalet, özgürlük tek parolamızdır. Bölge ve Türkiye silahlarla masa başı küresel planlamalarla değil demokratik, eşit, ortak yaşamla anca huzura kavuşabilir”
‘Demokratik cumhuriyet inşası’
“Türkiye bu fırtınalardan nasıl kurtulabilir?” diye soran Tuncer Bakırhan, “Reçete açık ve net; Türkiye Kürt sorunun demokratik çözümünü sağlayarak bu fırtınalardan kurtulabilir. Türkiye demokratik bir cumhuriyet inşa ederek bu fırtınalardan kurtulabilir. Sayın Öcalan’ın PKK kongresine sunduğu perspektif bu coğrafyada yaşayan her halkın güvenliğini sağlayacak bir perspektiftir”
‘Çözüm demokratik konfederalizmde’
Abdullah Öcalan’ın demokratik konfederalizm fikrine işaret eden Tuncer Bakırhan, “Bu model Ortadoğu’nun çok katmanlı sorunlarına barışçıl ve demokratik çözümler geliştirebilir. Kendi içinde demokrasiyi kuramayanlar belaları üzerine çekiyor. İran’da bugün hiçbir toplumsal kesim gerçek anlamda mutlu değil. Çözüm ne savaşta ne de gerçekleri inkar etmekte yatıyor. Gerçek çözüm tüm halkları eşit gören, farklı kimlik ve inançları tanıyan demokratik bir rejimden geçiyor. Artık bunu anlamak gerekiyor. İran için üçüncü yol budur. Ne baskıcı rejim ne de İsrail’in saldırıları. İsrail de Ortadoğu’yu istikrarsızlaştırma pozisyonundan bir an önce vazgeçmeli. İsrail güvenliğini başka ülkelere saldırarak sağlayamaz. Güvenlik ne Demir Kubbe’de ne siber sonik füzelerdedir. Güvenlik barıştadır, huzurda, demokrasidedir. Çözüm herkesin sınırsız sömürüsüz adalet içinde yaşadığı demokratik Ortadoğu birliğindedir”
‘Küçük hesaplar ülkeyi rotasız bırakır’
Tuncer Bakırhan sözlerini şöyle sürdürdü:
Sayın Bahçeli’nin vurguladığı Türkiye yüzyılına mühür vuracak kutlu hedefler için yol bellidir. Bir an beklemeden barış sürecinin başarısı için artık adımlar atılmalıdır. Güncel siyaset hesabıyla jeopolitik tehlikeler savuşturulamaz. Seçime, ankete, küçük hesaplara takılan siyaset Ortadoğu’daki fırtınalı sularda ülkeyi rotasız bırakır. Kürt sorunu ve demokratikleşmeyi halen güvenlik bağlamında konuşmak yüzyılın en büyük hatası ve yanlışı olur. Sayın Öcalan, güvenlikçi aklın kurduğu Kürt kapanını 27 Şubat’ta asrın çağrısıyla kırdı. Ortadoğu kaos içerisindeyken artık Kürt’e kapan kurma aklından herkes vazgeçmeli ve bir daha aklına getirmemelidir.
Bu formüllerle herkes kazanacak
Sayın Öcalan’ın dediği gibi eşikten atlamak istiyoruz. Nedir bu eşik? Savaştan barışa, çatışmadan demokratik bütünleşmeye doğru gitmektir. Ortadoğu yanarken yüzyıldır süren kaybet-kaybet formülünü kazan-kazan formülüne birlikte çevirebiliriz. Bunun yolu demokratik bir rejim kurmak ve Kürtlerle uzlaşmaktır. Bu formülle sadece Kürtler değil, Manisa’daki emekçiler, işçiler, kadınlar, emekliler, Aleviler kazanır. Bu vesileyle Manisa Büyükşehir Belediye Başkanı Ferdi Zeyrek’e de tekrar saygı, minnet ve rahmetle anıyorum.
Öcalan’la görüşme için başvuru
Önümüzdeki günlerde Öcalan ile görüşmek için Adalet Bakanlığı’na başvuruda bulunacağız. Barışın büyümesi ve güçlenmesi için sadece bizim değil, İmralı yollarının herkese açık olması gerekiyor. Sayın Öcalan istediği kişi ve kesimlerle görüşebilmeli. Emin olun bu görüşmelerin Türkiye’ye büyük katkıları olur. Sayın Öcalan Ortadoğu’da demokratik konfederalizm dediği dönemlerde bu dünyanın en gelişmiş ve süreçlere hakim olduğunu söyleyen ülkeler bile Ortadoğu’nun bugün bu noktaya geleceğini tahmin etmiyordu. Ama 2015’lerde Sayın Öcalan Ortadoğu’da büyük bir şiddet ve çatışma dalgası geleceğini, ulus devlet gömleğinin Ortadoğu’daki halklara ve inançlara dar geldiğini, bu tekçi bu inkarcı rejimlerin çatışma ve dışarıdan müdahalelere sebebiyet verdiğini, bunun çözüm yolunun da demokratik konfederalizm olduğunu söylediği zaman birileri ne diyordu? ‘Demokratik konfederalizm nedir’ diyordu. 20 yıl önce bu süreci tahmin eden bir halk önderi cezaevinde, ama dünyanın en büyük en gelişmiş ülkesini temsil eden insanlar da ‘hele bir İsrail İran çatışsın yolda kervanı düzeriz’ diyorlar. Artık Ortadoğu’yu ve dünyayı iyi okuyan, Ortadoğu’daki halkların nasıl yaşayacağını perspektifiyle ortaya koyan Sayın Öcalan’ın gerçekten özgürleşmesi gerekiyor. Bu okumalarını dışarıda özgürce yapması gerekiyor.
İktidar aynı cesareti sergiliyor mu?
Sayın Öcalan kısa bir süre önce ‘süreci hukuki ve siyasi bir zemine çekebilirim’ demişti. O zaman yine birileri acaba yine ‘Öcalan’ın böyle bir kudreti var mı, gerçekten süreci çatışma ve şiddetten siyasi ve hukuki zemine çekebilir mi’ dedi. Bakın kısa bir sürede gereğini yaptı, sözünde durdu. Süreci hukuki ve siyasi bir zemine çekti. Peki iktidar da aynı cesareti ve iradeyi sergiliyor mu? Sözünde duran Sayın Öcalan’ın yapmış oldukları karşısında iktidarı da cesaret ve irade sergileyerek bu sürece Türkiye’ye büyük bir iyilik yapmaya davet ediyoruz. Çözüm de barış da Ankara’nın iradesinde, İstanbul’un desteğinde ve Diyarbakır’ın kararlığındadır. DEM Parti olarak bizler hep Türkiye’nin iyiliğini düşündük.
Ulusal birlik
Hafta sonu Diyarbakır’da Kürt partileriyle çok verimli bir görüşme gerçekleştirdik. Bu buluşmalar da tarihi önemdedir. Kürt partileri bir kez daha çözümden yana olduklarını belirtiler. Barış konusunda ortak bir irade ortaya çıktı. Ortaya çıkan önemli şeylerden biri de Kürt halkının değerlerin hepimizin ortak değerleri olduğu ve bu değerlere layık onurlu bir barışı getirme kararlılığını hep birlikte teyit ettik. Diyarbakır’da yükselen ses net ve açıktır. Kürt siyasi birlik halinde onurlu bir barış istiyor. Bu birliktelik barış sürecinin ne kadar güçlü bir zemine oturduğu çok iyi bir şekilde gösteriyor. Kürt partileri arasındaki bu uzlaşı tüm Türkiye halklarına emekçilere umut veriyor. Diyarbakır’daki buluşma barış iradesinin ne kadar kararlı olduğunun da bir ilanıdır.
Demokratik Toplum ve Barış Komisyonu
Böylesi tarihi kırılma döneminde barışın ve çözümün tatili olmaz diyoruz. Zaman takvimleri tatile değil, barışa kurma zamanıdır. Meclis derhal ‘Demokratik Toplum ve Barış Komisyonu’nu’ kurarak tarihi sorumluluğunu yerine getirmelidir. Bu komisyon fikri ve tartışma kulübü biçiminde çalışmamalıdır. Genel Kurul’a yasa gönderen, sonuç alıcı bir yapıda çalışmalıdır. Bu komisyon barış misakının mimarı olabilir. Komisyonu kuran irade ve komisyonun her bir üyesi bu yüzyıllık meselenin çözümünü eğer sağlayabilirse isimlerini altın harflerle tarihe yazabilirler. DEM Parti olarak barışın şerefine ve onuruna nail olduğumuzu bir kez daha belirtmek istiyorum. Gelin bu komisyonu ertelemeden kuralım, Türkiye’nin dört bir yanında barışın umudunu yeşertelim.
PKK kongresi büyük umut yarattı
27 Şubat çağrısı ve 12 Mayıs PKK’nin kongre açıklaması Türkiye’de büyük bir umudu yarattığını hep birlikte görüyoruz. Manisa’dan gelen arkadaşlarımız da bunu belirttiler. Kürt halkının hakları ve demokratikleşmenin önündeki şiddet ve silah bahanesi artık hükümsüzdür. Artık herkes bir an evvel demokrasi barış ve eşitlik gelsin diyor. Kapılar aralandı, umut yeşerdi. Umudumuz büyük. Herhalde umudu en büyük olan siyasi partilerden biziz. Çünkü sahadayız, her yerdeyiz. Bu meseleye inandığımız için herkesi inandırmaya, herkese anlatmaya çalışıyoruz. Ama bu büyük umudun sonuç alabilmesi için biraz daha birlikte güçlü bir şekilde çalışmamız gerekiyor. Emin olun aydınlığa en yakın günlerdeyiz. Dünyada karmaşa Ortadoğu’da kaos varken Türkiye’yi barış adasına çevirebilir bunu yapmak hepimizin elinde. Savaş tamtamları çalanlara bombalarla ölüm kusanlara karşı barış isteyenler inatla yürüyecek. Alevi canların dediği gibi yol cümleden uludur. Bu büyük yürüyüşte ezilenler asla yalnız yürümeyecek. Hep birlikte barışa yürüyeceğiz.”
Kaynak: MA