• İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
10 Ağustos 2025 Pazar
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
ABONE OL!
GİRİŞ YAP
Yeni Yaşam Gazetesi
JIN
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Yeni Yaşam Gazetesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Forum

Bakur’da Demokratik Konfederalizmin gerilimi: İçsel dinamikler, devlet stratejisi ve yeniden inşa imkânı

Abdullah Öcalan’ın Paradigması-IV

20 Haziran 2025 Cuma - 00:00
Kategori: Forum, Manşet
Bakur’da Demokratik Konfederalizmin gerilimi: İçsel dinamikler, devlet stratejisi ve yeniden inşa imkânı

Bugün, demokratik modernitenin Bakur’daki yolculuğu yeni bir eşiğe dayanmıştır. Bu eşik, ne topyekûn bir yıkımı ne de ideal bir başarıyı simgeler. Aksine, paradigmanın yeni koşullarda yeniden anlamlandırılması ve hayata geçirilmesi gerekliliğini işaret eder. Öcalan’ın şu sözü, bu sürecin yönünü belirlemektedir: ‘Devlete karşı değil, içimizdeki devlete karşı yürütülecek mücadele, demokratik toplumun hakiki temelidir’

Mehmet Kaya

Abdullah Öcalan’ın paradigması, yalnızca bir siyasal teori değil; etik, politik ve kültürel boyutlarıyla yeni bir toplumsallığın imkânını kurmaya çalışan bütünlüklü bir yaşam projesidir. Rojava’da bu paradigma görece daha elverişli koşullarda ete kemiğe bürünürken, Bakur’da (Kuzey Kürdistan/Türkiye) çok daha karmaşık bir zeminde ve çok yönlü bir gerilim içinde gelişmeye çalışmıştır. Bu gerilim, sadece devletin sert müdahalesiyle değil, aynı zamanda paradigmayı taşıyan aktörlerin zihinsel donanımı, toplumsal bağlamla kurdukları ilişki ve etik-politik bütünlük düzeyiyle de doğrudan bağlantılıdır. 

Devlet stratejisi ve toplumsal alanın tasfiyesi

Bakur’daki komünal ve özyönetim temelli toplumsal örgütlenme çabaları, özellikle 2015 sonrası dönemde devletin yoğun şiddet politikalarıyla kuşatılmıştır. Kent içi çatışmalar, sokağa çıkma yasakları, belediyelere kayyım atanması, yüzlerce siyasetçinin tutuklanması ve yerel örgütlenmelere yönelik sistematik kriminalizasyon süreci, toplumsal alanın giderek daralmasına neden olmuştur.

Ancak bu dışsal baskı, tek başına yaşanan tıkanıklığı açıklamaya yetmez. Devletin militarist karşı hamleleri elbette belirleyicidir; fakat demokratik modernite projesi tam da bu koşullarda direnç üretebilme kapasitesiyle anlam kazanır. Dolayısıyla yaşanan tıkanma, hem dışsal müdahalelere hem de içsel zafiyetlere eleştirel bir gözle bakmayı gerektirir. 

Kadro gerilimi, zihinsel dönüşüm ve etik kurulum

Demokratik konfederalizm yalnızca bir yönetim modeli değil; aynı zamanda bir zihniyet ve yaşam dönüşümüdür. Bu dönüşüm; ancak merkezileşmiş iktidar anlayışının ve devletçi reflekslerin aşılmasıyla mümkündür. Ancak kimi örneklerde, kadroların yerel özyönetime yön verme biçimleri, halkın inisiyatifini gözetmeyen, merkezi denetim alışkanlıklarını yeniden üreten eğilimlere yol açmıştır.

Oysa Abdullah Öcalan’ın paradigması, “iktidar olmaktan çok toplumu örgütlemeyi”, “yönetmekten çok birlikte yaşamayı” esas alır. Bu anlamda, kadro denen öznenin varlığı, onun etik ve politik dönüşüm kapasitesiyle doğrudan ilişkilidir. Devrimci dönüşüm, yalnızca nesnel koşulların değişmesiyle değil, bu koşulları dönüştürecek zihniyetin yeniden üretimiyle mümkündür.

 Tabansallık ve yerel dinamiklerle etkileşim

Komünal yaşam, yukarıdan aşağıya inşa edilen bir sistem değil; toplumsal yaşamın içinden, taban inisiyatifleriyle gelişen bir örgütlenme biçimidir. Ancak Bakur’un bazı bölgelerinde, halkla kurulan ilişkinin sınırlı kaldığı; katılımın, aidiyetin ve gündelik yaşamdaki karşılığın zayıf olduğu durumlar gözlemlenmiştir.

Bu kopukluk, paradigmanın “yaşayan” bir proje olarak kalabilmesi için, halk-kadro ilişkisinin hiyerarşik değil, yatay ve birlikte kurucu nitelikte yeniden ele alınması gerektiğini göstermektedir. Komün, sadece bir yönetim birimi değil; etik, kültürel ve politik bir ortak yaşam biçimidir. Bu yaşam biçimi, halkın katılımıyla gerçeklik kazanır; onun dışında teknik bir şemaya indirgenirse, devrimci nitelik yitirilir.

 Eleştirel yenilenme ve paradigmanın canlılığı

Bakur’daki deneyim; paradigmanın hem tarihsel hem de yerel koşullara göre yeniden düşünülmesi gerektiğini işaret eden bir çağrıdır. Rojava’daki koşullar ile Bakur’daki siyasal ve toplumsal zemin birbirinden farklıdır. Bu farklılık, pratiklerin birebir uyarlanamaması değil; özün, bağlama göre yeniden üretilebilmesinin önemini ortaya koymaktadır.

Abdullah Öcalan’ın son yıllarda sıkça vurguladığı gibi, paradigma “dogmatik bir model değil, eleştirel bir yaşam projesidir.” Bu eleştirellik, yalnızca dışsal düşmanlara karşı değil; içsel atalete, kurumsallaşmanın rutine dönüşmesine ve zihinsel konfora karşı da sürdürülmelidir. 

Gerilimden doğan yeniden  kuruluş imkânı

Bakur’daki deneyim, Öcalan’ın paradigmasının canlı, açık ve dönüşebilir doğasını bir kez daha ortaya koymuştur. Devletin baskıcı politikalarının yanı sıra, paradigmayı taşıyan aktörlerin etik-siyasal bütünlüklerini yeniden kurmaları, halkla ilişkilerini yataylaştırmaları ve yerel bağlamla daha organik bağlar geliştirmeleri gerekmektedir.

Bugün, demokratik modernitenin Bakur’daki yolculuğu yeni bir eşiğe dayanmıştır. Bu eşik, ne topyekûn bir yıkımı ne de ideal bir başarıyı simgeler. Aksine, paradigmanın yeni koşullarda yeniden anlamlandırılması ve hayata geçirilmesi gerekliliğini işaret eder. Öcalan’ın şu sözü, bu sürecin yönünü belirlemektedir: “Devlete karşı değil, içimizdeki devlete karşı yürütülecek mücadele, demokratik toplumun hakiki temelidir.”

Paradigma, yaşadığımız çağın sorularına cevap üretebildiği ölçüde devrimci kalacaktır.

Demokratik Konfederalizm ve Rojava deneyimi

PaylaşTweetGönderPaylaşGönder
Önceki Haber

Netanyahu’dan Hamaney’e yine suikast tehdidi

Sonraki Haber

Bitlis’te beş minarenin yerini HES’ler alıyor

Sonraki Haber
Köyden kente işçi göçü

Bitlis'te beş minarenin yerini HES'ler alıyor

SON HABERLER

Katledilen Sedef Güler’in annesi adalet mücadelesi yürütüyor

Katledilen Sedef Güler’in annesi adalet mücadelesi yürütüyor

Yazar: Yeni Yaşam
10 Ağustos 2025

1 Ekim’den bu yana Kürdistan’da ekokırım sürüyor

1 Ekim’den bu yana Kürdistan’da ekokırım sürüyor

Yazar: Yeni Yaşam
10 Ağustos 2025

Ağız içi aramayı reddeden tutsak darp edildi

Ağız içi aramayı reddeden tutsak darp edildi

Yazar: Yeni Yaşam
10 Ağustos 2025

Vali ‘kesim durduruldu’ demişti, yeni görüntüler çıktı

Vali ‘kesim durduruldu’ demişti, yeni görüntüler çıktı

Yazar: Yeni Yaşam
10 Ağustos 2025

Rohilat Efrîn: Artık eski günlere dönülemez

Rohilat Efrîn: Artık eski günlere dönülemez

Yazar: Yeni Yaşam
10 Ağustos 2025

İslam’ın şartı gerçekten kaçtır?

İslâm ve cins sorunu

Yazar: Yeni Yaşam
10 Ağustos 2025

Jin Dergi’nin yeni sayısı yayında

Jin Dergi’nin yeni sayısı yayında

Yazar: Yeni Yaşam
10 Ağustos 2025

  • İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
yeniyasamgazetesi@gmail.com

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

E-gazete aboneliği için tıklayınız.

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Tümü
  • Güncel
  • Yaşam
  • Söyleşi
  • Forum
  • Politika
  • Kadın
  • Dünya
  • Ortadoğu
  • Kültür
  • Emek-Ekonomi
  • Ekoloji
  • Emek-Ekonomi
  • Yazarlar
  • Editörün Seçtikleri
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Karikatür
  • Günün Manşeti

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır