Komisyon çalışmaları kaplumbağa hızında ilerliyor. Bütün Türkiye’nin merakla beklediği ayrıca dünya kamuoyunun takip ettiği yeni deyimle geçici süreç ile ilgili özellikle de Kürtlere umut verilecek kararlar hakkında tatmin edici bir açıklama yok. En önemlisi Erdoğan bu konuda yorumlardan kaçıyor. İhaleyi Bahçeli’ye vermiş, sonuçların nereye varacağını bekliyor pozisyonunda. Maalesef ihalenin şekli de değişti ve beklenen oldu. Bahçeli fabrika ayarlarına geri döndü. Bahçeli tehdit dilini devreye soktu. Ankara-Şam ile birlikte askeri operasyon yapabilir açıklamasını yaptı. Erdoğan’ın ülke için en önemli konuda sessiz olması hayra alamet değil. Suriye’deki gelişmelerin de istediği gibi gitmediği de bilinen bir gerçek. HTŞ ile olan ittifakının sonuçları ters tepiyor. HTŞ terör örgütüyle Suriye devletini yönetmek arzusu pahalıya mal olacak. Erdoğan Suriye’de HTŞ ile beraber olacak mı, yoksa SDG ile anlaşacak mı? Ayrıca ABD Suriye’de SDG ile ittifakını geliştirmeye başladı ve savaşı da SDG’nin yardımıyla bitirecek gibi gözüküyor. Osmanlı hayalleri ile Orta Doğu’da siyaset yapmak bu devirde olmayacak çünkü pasta büyük, yedirmezler. Ülke içinde iç huzuru tesis edemezseniz dışta o aradığınızı, hayata geçirmek istediğiniz düşünceyi uygulayamazsınız. Rojava’daki Kürtlerin kurduğu sistemi kabul etmediğiniz müddetçe de komisyon toplantılarından da bir sonuç çıkmayacaktır.
Ülkede sorunlar kartopu gibi yuvarlanarak büyüyor. Ekonomi açısından milletin beli büküldü hatta artık millet diz çökmeye başladı, yakında sürüngenler gibi olacağız. Adaletin ve ekonominin bu kötü gidişatı sandığı çağırıyor. Yandaş medyada Erdoğan için “çok yoruldu, ailesi ile beraber olmalı” diyor. Ayakta duramıyor, ekrana bakarak konuşuyor, ama ölünceye kadar koltukta oturmayı talep ediyor. Erken seçim istemiyor çünkü oy kaybı yaşıyor. Erdoğan’dan sonra gelecek kişi hakkında yorumlar her geçen gün artıyor. Fidan dış işlerinde başarılı değil, Bilal hakkında yorum yapmak gerekmiyor, geriye damat Selçuk kalıyor. Hükümetin değişmesi kaçınılmaz. Esas değişiklikten sonra cezasızlık durumu devam edecek mi? Esas en can alıcı soru bu olacak. Çünkü o kadar suçlular ki yargılanmaktan korkuyorlar. Halk seçimleri dört gözle bekliyor.
Ülke Teksas gibi olmuş, on sekizini doldurmayan çocukların eline silah vererek tetikçilik yaptırılıyor. Bu çocuklar cezaevinden çıktıktan sonra mafya üyesi oluyorlar. Bu çocuklara kimler silah veriyor? Katil yetiştiren bir toplum olduk. Bu silahlar nasıl temin ediliyor. Nasıl ki sigara insan öldürür sloganı yaygınlaşmışsa silah her şeyi öldürür sloganı toplumda ön plana çıkartılmalıdır. İçişleri Bakanlığı bu silah temin etmenin olanaklarını ortadan kaldırmalıdır. Bu kadar cinayet işlenirken iktidara olan güven tamamen ortadan kalktı. Yalnız cinayetler mi hayır, uyuşturucu trafiği uluslararası ağların merkezi haline getirildi ülke. Siyasi olarak da yeni operasyonlar hız kesmiyor. İstanbul CHP il örgütüne kayyum atandı. CHP’yi çökertme planı devreye sokuldu.
Suriye’de yalnız SDG sorunu yok. Dürziler ve Aleviler bağımsızlık istiyor. İsrail’in Suriye politikasını da unutmamak gerekir. İsrail bir yandan da İran’a saldırı hazırlığında olduğunu açıkladı. Aynı şekilde İran biz de hazırlıklıyız cevabını verdi. Orta Doğu tam bir cadı kazanı durumuna getirildi. Lübnan’da hükümet Hizbullah’ın silah bırakmasını istiyor, burada Tom Barrack’ın etkisinin olduğu belirtiliyor. Hizbullah silah bırakmaktan yana değil. Ankara-Şam’ın SDG’ye olası operasyonu, İsrail’in İran’a olası saldırısı ve Lübnan’daki durumlar barıştan ziyade savaşın ayak seslerini duyuruyor. Büyük abi ABD bakalım bu durum hakkında nasıl bir politika izleyecek. Ne diyelim sonumuz hayırlı olsun!