• İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
15 Temmuz 2025 Salı
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
ABONE OL!
GİRİŞ YAP
Yeni Yaşam Gazetesi
JIN
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Yeni Yaşam Gazetesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Yazarlar Mustafa Durmuş

Barış Süreci’nin en büyük engeli bilinçli olarak yaratılan kafa karışıklığı

15 Temmuz 2025 Salı - 09:48
Kategori: Mustafa Durmuş, Yazarlar
Merkez Bankası’nın enflasyon raporu ve bir kısım muhalefetin entelektüel düzeyi

Örgüt’e ait bir grubun silah bırakma/yakma töreninin ardından, Erdoğan’ın Türk-Kürt-Arap İttifakına ilişkin olarak yaptığı ve “tarihi” olarak değerlendirilen açıklamalar yoğun tartışmalara neden oluyor. Çünkü Erdoğan bu açıklamasında bir üçlü kimlikten oluşan yeni bir tarihsel ittifaktan ve onun Orta Doğu coğrafyasında kuracağı yeni hegemonyadan söz ediyor.

Taraflar ya da taraf olmayanlar yeni barış sürecini nasıl değerlendiriyor?

Öncelikle, yeni barış sürecine başından bu yana bilinçli ya da bilinçsizce karşı çıkan azımsanamayacak bir kesim var. Daha ziyade Ulusalcıların, Kemalistlerin bir kesiminden ve Zafer Partisi ve İyi Parti’nin üst yönetimi ve takipçilerinden ve CHP’nin bir kısım tabanından oluştuğu gözlemlenen bu kesime göre, silah bırakma yalan olduğu gibi barış da gereksiz.

Ulusalcılar, Milliyetçiler

Aslında onlara göre “teröristlerle barış yapılmaz”. Barış süreci Büyük Orta Doğu Projesi’nin güncellenmesiyle ilgili ve arkasında ABD ve İsrail gibi dış güçler var. Bu anlamda devlet de barış sürecini başlatarak terörizme ve onun arkasındaki emperyalist güçlere ödün veriyor.

Bu bakış açısı yeni değil. Kutuplaştırmadan, milliyetçilikten, militarizmden ve savaşlardan beslenen kesimlerin kolay kolay barışı isteyebileceklerini düşünmek safdillik olur. Çünkü bu ve benzeri yaklaşımların varlık nedeni zaten Kürtleri hedef tahtasına koyan savaş çığlıkları. Ayrıca bu kesimden bazıları rasyonel düşünmeye pek de yakın olmadıklarından komplo teorilerine çok itibar ederler, bu teorilerin etkisiyle davranırlar ve adeta bir akıl tutulması içeren komplo teorilerini servis etmekten ve yaymaktan da çekinmezler.

Cumhur İttifakı

AKP-MHP İktidar Bloku (Cumhur İttifakı) ise 2015 yılından bu yana iş başında. Adım adım ülkeyi önce otoriter, ardından da totaliter bir rejime doğru sürüklüyor. Hukukun üstünlüğüne, Anayasa’ya, yasalara ve insan haklarına ve özgürlüklerine en ufak bir saygıları yok. Ülkeyi demir bir yumruk altında yönetmek ve ilelebet iktidarda kalmak istiyor.

Ancak Suriye’nin Colani Güçlerince (İktidar Blokunun desteklediği) ele geçirilmesi, buna karşılık İsrail’in ABD’nin desteğiyle Filistin ve Suriye’de ele geçirdiği yeni mevziler ve İran’ı bombalaması İktidar Blokunu düşündürmeye başladı.

Alt emperyalist hedefler

Çünkü kendisi bir süredir alt-emperyalist bir strateji izleyen ve Orta Doğu coğrafyasını buna göre yeniden şekillendirmek isteyen Devlet, son Suriye savaşından bazı yandaş Türk müteahhitlere büyük ihaleler almak dışında, somut bir kazanım elde edemedi. Oysa Türkiye sermayesinin yeni enerji kaynaklarına ve pazarlara ihtiyacı olduğu çok açık.

İktidar Bloku içinde bu durumu en iyi okuyan, aynı zamanda devletin bir kanadını da temsil eden MHP lideri Bahçeli oldu ve Kürtleri risk unsuru olmaktan çıkartan adımları attı. Erdoğan zaman zaman buna karşı çıksa da kabullenmek durumunda kaldı.

AKP’nin anlatacak yeni bir hikayesi yok!

Ayrıca AKP’nin uzun zamandır yeni bir hikâyeye ihtiyacı var. Şu ana kadar anlattığı hikayeler miadını doldurdu. Yeni hikâyeler olmadığında efsaneler çöker ve isyanlar başlar. “Terörsüz Türkiye” iktidar açısından böyle bir yeni hikâye ihtiyacını karşılamaya da dönük bir çaba olarak düşünülmeli. Bu hikâye aynı zamanda halkların olası isyanının manipüle edilebilmesini de sağlıyor.

Kürt Siyasal Hareketi

Diğer yandan, Kürt Siyasal Hareketi’nin barış sürecine sahip çıkmasının çok sayıda nedeni var. Öncelikle 40 yılı aşkın bir süredir sürdürülmekte olan silahlı mücadele ile bir sonuç alınamayacağını anladı. Gerçekten de dünyanın hiçbir yerinde bu kadar uzun süren bir silahlı mücadelenin başarıyla sonuçlandığı görülmedi. Kürt halkında ise ciddi bir yorgunluk gözlemleniyor. Tüm bunlar örgütün ve mücadelenin giderek zayıflamasına yol açmış olabilir.

Azalan Verimler Kanunu

Ana akım iktisat teorisinden bir benzetme yapalım. İktisatta, “Azalan Verimler Kanunu” olarak adlandırılan bir kanun var. “Bir üründen ne kadar fazla tüketirseniz onun son biriminin (marjinal) size sağladığı fayda o kadar azalır ya da bir üretim faktöründen ne kadar çok ve ne kadar uzun kullanırsanız onun son biriminin verimliliği azalır”. Silahlı mücadele de böyledir: Ne kadar uzarsa etkisi o kadar azalır.

Böyle bir durumla karşı karşıya olan Kürt Hareketi ikinci en iyiyi seçti ve kendisine uzatılan eli geri çevirmedi. Hedefleri içinde hem Rojava’yı korumak hem Türkiye’de tutsak tutulan binlerce Kürt siyasetçiyi serbest bıraktırmak hem de dağdaki militanları normal yaşama ve siyasete kazandırmak var. Bu hedef tutarsa, Kürt Hareketi kendi açısından bu sürecin kazananları arasında yer alacak.

‘Barış ve Demokratik Toplum Süreci’nin önündeki mayınlar

Ancak pratik hayattaki her şey bu tespitlerdeki gibi net ya da berrak değil. Pratikte çok farklı gelişmeler söz konusu. Örneğin Kürt Hareketi sürece “Barış ve Demokratik Toplum Süreci” adını verse de yani barış ve demokratikleşmenin bir arada olması gerektiği vurgusu yapsa da İktidar Bloku attığı adımlarla bunu engelliyor. Özellikle de “yeni düşman” CHP ve CHP’li belediyelere yönelttiği saldırılarla bırakın demokratikleşmeyi önlemeyi daha despotik bir rejim arzuladığını açıkça ilan ediyor.

Solcular ve sosyalistler de bu konuda rahat değiller. Çünkü bir yanda barış süreci diğer yanda otoriter rejimin daha da tahkim edilmesi söz konusu. Ancak bu kesimlerin kafa karışıklığının asıl nedeni sürece ilişkin sağlıklı ve tam bir bilgiye erişememek. Bunun nedeni de kuşkusuz sürecin şeffaf yürütülmemesi.

Doğru bilgiye erişememek büyük sorun

Ortada heyetler var ama görüşmeler sadece Devlet ile Öcalan arasında yapılıyor ve dışarı bilgi sızdırılmıyor. Bu durum İktidar Blokunun işine yarıyor olabilir zira Kürt Hareketi içindeki potansiyel muhalifleri elimine edebildiği gibi, toplumda komplo teorilerinin yaygınlaşmasına da yarıyor, bu da muhalefeti parçalama amacını güdüyor.

Buradaki somut amaçlardan biri CHP tabanının DEM tabanı ile yan yana gelmesini önlemek. Dolayısıyla sürecin şeffaf yürütülmemesi güvenlik kaygılarından ziyade devlet tarafının istediği bir şey. Normalde sürecin şeffaf yürütülmesi barışın toplumsallaştırılmasını sağlayacak olsa da Kürt Hareketi’nin bu konuda yapabileceği pek bir şey yok gibi.

Tam ve doğru bilginin önemini yine iktisat biliminden bir benzetmeyle açıklayalım. Ana akım iktisat teorisine göre, “firmaların ve tüketicilerin kârlarını ve faydalarını maksimize etmek yolunda rasyonel karar alabilmeleri için piyasadaki üretim maliyetleri, hammadde fiyatları, bunların üretim yerleri ve miktarları gibi konularda tam ve doğru bilgiye sahip olmaları gerekir. Çünkü böyle bir bilgi yoksa maliyetler ve faydalar kıyaslanamayacak, rasyonel karar da verilemeyecektir”.

Benzer bir durum barış süreci ile ilgili olarak mevcut. Sürece ilişkin bırakın tam bilgiyi, son derece eksik ve yanlış bilgi nedeniyle insanların kafası karışık ve tepkisel olarak da sürece karşı çıkıyorlar. Akılcı düşünemeyebiliyorlar.

Ne yapmalı?

İlk sözümüz iktidara: Süreci şeffaf yürütün ve insanların tam olarak bilgilenmesini sağlayın. Ayrıca hukuki ve politik düzenlemeler ve güvenceler, siyasi mahkumların serbest bırakılması gibi konularda gecikmeyin. Sürecin uzaması bu projenin başarısızlığıyla sonuçlanır ki sonrasındaki gelişmelerin altında tüm toplum kalır.

Kürt Hareketi’ne: Barışı toplumsallaştırmak istiyorsak elinizdeki bilgiyi, yaptığınız görüşmeleri, anlaşmaları halkla paylaşın. Konunun liderler arasındaki görüşmelerle sınırlandırılmasına izin vermeyin. İktidar Blokunun, içerde otoriterliği tahkim etme ve dışarıda alt emperyalist hedeflerinin bir parçası olmayacağınızı daha açık ve net olarak ilan edin. CHP’yi düşmanlaştırma politikasına karşı çıkın.

Sol ve sosyalist çevrelere: Artık “dış güçler”e dayalı komplo teorilerinin etkilerinden kurtulun ve halkların yürüttüğü mücadeleye güvenin. “Bugüne emperyalist devletler öyle istedi diye değil de 40 yıla aşkın bir zamandır verilen mücadelelerin ve ödenen bedellerin bir sonucu olarak gelindi” diye düşünmeye çalışın.

Son olarak insani bir çağrı: Fotoğrafını gördüğünüz iki HDP yöneticisi diğer yüzlercesinin yanı sıra, tutsak. Öğretmen/İktisatçı Günay Kubilay ve iktisatçı/ çevirmen Alp Altınörs. Her ikisi de Kobane Davası yüzünden haksız bir yere mahkûm edildiler.  Günay’a 18,5 yıl ve Alp’e 22,5 yıl ceza verildi. Her ikisi de 5 yıldır Sincan Cezaevinde yatıyor.

Günay’ın bir kızı, Alp’in de bir oğlu var. Günay eşini birkaç yıl önce kaybetti. Şimdi kızına yakınları bakıyor. Alp’in eşi de birkaç aydır ciddi sağlık sorunlarıyla uğraşıyor ve tek başına oğlunu yetiştirmeye çalışıyor. Yani sadece Günay’ı ve Alp’i değil, onların çocuklarını da Alp’in eşini de cezalandırmak hiç adil değil.

İktidar Bloku gerçekten bu süreçte samimi ise işte samimiyet testinin ilki: Başta hasta ve yaşlı mahpuslar olmak üzere, Günay Kubilay’ı, Alp Altınörs’ü, Selahattin Demirtaş’ı, Figen Yüksekdağ’ı, Osman Kavala’yı, Av. Can Atalay’ı, Av. Selçuk Kozağaçlı’yı ve adlarını sayamayacağımız kadar çok sayıdaki siyasi tutuklu ve hükümlüyü, tutuklu belediye başkanlarını, gazeteciyi, avukatı ve öğrenciyi yeni yasama döneminde serbest bırakın.

PaylaşTweetGönderPaylaşGönder
Önceki Haber

Kürtçe müziğe gözaltı: İnsanlık dışı uygulamalardı

Sonraki Haber

Bölgenin hafızası Newala Qesaba betona gömülmek isteniyor

Sonraki Haber
Bölgenin hafızası Newala Qesaba betona gömülmek isteniyor

Bölgenin hafızası Newala Qesaba betona gömülmek isteniyor

SON HABERLER

İsrail, Lübnan’ın Bekaa bölgesini bombaladı

İsrail, Lübnan’ın Bekaa bölgesini bombaladı

Yazar: Yeni Yaşam
15 Temmuz 2025

KESK, DİSK ve TMMOB’dan ortak açıklama: TTB’nin yanındayız

TTB’den sürece dair 4 acil talep

Yazar: Yeni Yaşam
15 Temmuz 2025

Saliha Ayata: Kürt kadını kazanırsa herkes kazanır

Saliha Ayata: Kürt kadını kazanırsa herkes kazanır

Yazar: Yeni Yaşam
15 Temmuz 2025

İsrail Süveyda’ya hava saldırısı düzenledi

İsrail Süveyda’ya hava saldırısı düzenledi

Yazar: Yeni Yaşam
15 Temmuz 2025

Ayşegül Doğan MYK toplantısı sonrası açıklama yaptı

Ayşegül Doğan MYK toplantısı sonrası açıklama yaptı

Yazar: Yeni Yaşam
15 Temmuz 2025

Muğla’da yangınları kimler yakıyor?

KESK’ten Gediz Elektrik ve kamu kurumlarına suç duyurusu

Yazar: Yeni Yaşam
15 Temmuz 2025

Keprê Yaylası’nda ‘Demokratik Toplum’ buluşması

Keprê Yaylası’nda ‘Demokratik Toplum’ buluşması

Yazar: Yeni Yaşam
15 Temmuz 2025

  • İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
yeniyasamgazetesi@gmail.com

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

E-gazete aboneliği için tıklayınız.

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Tümü
  • Güncel
  • Yaşam
  • Söyleşi
  • Forum
  • Politika
  • Kadın
  • Dünya
  • Ortadoğu
  • Kültür
  • Emek-Ekonomi
  • Ekoloji
  • Emek-Ekonomi
  • Yazarlar
  • Editörün Seçtikleri
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Karikatür
  • Günün Manşeti

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır