Cumhurbaşkanı Erdoğan, Bahçeli’nin tarihi söylemlerine mesafeli yanaşıyor. Son konuşmaları da resmen tehdit içeriyor. “Terörsüz Türkiye hedefimizi öyle veya böyle ama mutlaka gerçekleştireceğiz. Bu yol tıkanır veya dinamitlenirse devletimizin kadife eldivene sarılı demir yumruğunu kullanmaktan çekinmeyiz” diyor. Çocuk azarlar gibi; bak çocuğum eğer dediğimi yapmazsan sana ceza veririm. Bir yandan Öcalan ile adı belli olmayan görüşmeler devam ederken diğer yandan tehdit savurmak bu görüşmeleri dahi tıkayabilir. Ayrıca DEM Partisi görüşmeye gitti ve döndüklerinde diğer partilere bilgi aktarımı yaptı. Madem görüşmeler oluyor, en doğrusu Meclis’teki diğer partiler de Öcalan ile görüşme talebinde bulunabilirler. Birebir görüşmelerin bu sorunun çözümü için daha inandırıcı olacağını ve bunun toplumda da önemli bir yer alacağını düşünüyorum. Her şeyden önce bu sorun iktidarın sorunundan ziyade Meclis’te bulunan siyasi partilerin sorunudur. Bu bir devlet sorunudur. Lafın ötesinde, gerçeklere göre hareket edilirse somut ve olumlu adımlar atılabilinir. Şunu da unutmamak gerekir ki 40 senelik bir çatışma var. Bu 40 senelik yanlış politikaların hesabını kim verecek? Gerçekten işlevi olan bir Hakikatleri Araştırma Komisyonu kurulmalı ve bütün sorumlular konuşmalıdır. Tehditlerden ziyade sağduyulu yaklaşımlar olumlu bir hava yaratır. Bu ülkenin en uzun ve en önemli sorunu olan Kürt sorunu çözülmezse ülkede hiçbir sorun tam anlamıyla çözülemez.
Bu ülkede terör birçok alanda var ama kimse bu konuda bir yaşam terörünün olduğunun farkında değil. Ekonomi terörü, sağlık terörü, eğitim terörü, kültür terörü, inanç terörü, trafik terörü, enflasyon terörü ve faiz terörü. Onun için toplumun huzurlu bir yaşamı için bütün bu terör unsurlarının ortadan kalması gerekmez mi? Toplum olarak her konuda çok gerildik. En ufak bir konuda ölümlere varan şiddet devreye giriyor. Bu gidişat ülkenin temel taşlarını sarsıyor. Taşların yerli yerine oturması için Kürt sorunu ve ardından diğer sorunlar çözüme kavuşturulmalı. Temel taşların yuvarlanmaması gerekiyor.
Sanal âlemde bir ülkenin yıkılması için neler olduğunu şöyle izah etmişler;
- Toplumu ayrıştır, siyasal, ırksal ve ideolojik çizgiler arasında bölünmeyi teşvik ederek ayrılıklar yaratan ve ulusal birliği zayıflatan çatışmaları güçlendir.
- Zayıflatılmış eğitim standartlarını kademeli olarak düşür ve odağı eleştirel düşünceden uzaklaştır, daha kolay etkilenen ve daha az bilgilendirilen bir nüfus yarat.
- Halk sağlığına zarar vermek için kronik hastalıklara ve bağımlılığa yol açan sağlıksız gıdaların ve ilaçların yaygın kullanımını teşvik et.
- Toplumun bağlarını kopart. Kolektif destek yerine izolasyon ve bireyciliği teşvik ederek aile ve topluluk yapılarının altını oy.
- Anlatıyı kontrol et. İfade özgürlüğünü kısıtla ve farklı bakış açılarını sansürle ve insanların açıkça konuşmaktan korktuğu bir kültür yarat. Bu da toplumun etki ve kontrole açık hale gelmesine yol açarak direnci aşındıracaktır. (S. Ateş instagram)
Bu maddeler yıllardır bu ülkede fazlasıyla uygulamada. Hepimize çok tanıdık geldiğine eminim. Bütün bunları gerçekten çözecek cesaretli ve adaletli yöneticilere ihtiyacımız var. Yoksa çıkıp bir iki lafla ve tam tersi uygulamalarla hiçbir şeyi çözemezsiniz…
Suriye’de yeni hükümet eski rejime uygulanan yaptırımları aşmak için ekonomik yardım ziyaretlerine başladı. Suudi Arabistan ve Katar yeni Suriye yapılanması için destek sunacaklar gibi gözüküyor. Türkiye’yi neden ilk önce ziyaret etmedi diye serzenişte bulunanlar Türkiye’nin ekonomik sorunlarından bihaberler galiba. ABD ve Fransa SDG konusunda önemli açıklamalar yaparak Kürtlere destek vereceklerini açıkladılar. Türkiye’deki gelişmeler olumlu ilerlerse Suriye sahasındaki gelişmelerin de ilerlemesine neden olur. Öcalan ve Demirtaş arasında nifak yaratacak açıklamaların da tartışmasına son verilmelidir. Bunu dile getirenler Kürt birliğinden rahatsız olanlardır.