Abdullah Öcalan’ın geliştirdiği ‘Barış ve Demokratik Toplum’ süreci, ülkeyi kaostan çıkaracak önemli ve tarihi perspektifler sunarken, süreçte aşılan önemli eşikler ve Özgürlük Hareketi’nin attığı tarihi adımlara karşın 9 aylık süreçte, devlet somut bir adım atmış değil
PKK ile devlet arasında süren yarım asırlık çatışma süreci 27 Şubat’ta Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın başlattığı “Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı” ile yeni bir boyut kazandı. Abdullah Öcalan’ın çağrısı üzerine PKK’nin kendisini feshetmesiyle birlikte başka bir aşamaya geçen süreçte, gözler şimdilerde ise Meclis’te sürecin yasal ve hukuki zemine kavuşturulması için kurulan ve bugün ilk kez toplanacak komisyonda.
Peki süreç nasıl başladı ve nasıl gelişti?
Ortadoğu’da değişen dengeler ve özelde İsrail’in Orta Doğu’da yeni hegemonik güç olma istemi, ulus-devletlerin de varlığını yeniden gözden geçirmesine neden oldu. 2011’den bu yana çözülemeyen Suriye krizi ile 8 Aralık’ta Heyet Tahrir el-Şam’ın (HTŞ) Şam’da yönetimi ele geçirmesi, Türkiye’nin Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik saldırıları, Rusya-Ukrayna savaşı, İsrail’in Filistin’e yönelik saldırıları, Taliban’ın Afganistan’da yürüttüğü baskı iklimi ve son olarak ve ABD ile İran arasında yaşanan nükleer gerilimi ile akabinde İsrail’in İran’a yönelik saldırıları Orta Doğu’da kartların yeniden karılmaya başlandığının göstergesi.
Ortadoğu krizi
Özetle derinleşen Suriye, İran, Irak, Afganistan, Filistin, Lübnan krizleri Türkiye’yi doğrudan etkilerken, Türkiye’nin Kürdistan’a yönelik müdahalelerine dair de yeni bir yol hattı çizmesini adeta zorunlu kıldı.
Devlet Bahçeli’nin çıkışı
Tüm bu gelişmeler ışığında yeni yasama döneminin başladığı 1 Ekim’de, Meclis Genel Kurul salonunda MHP Lideri Devlet Bahçeli, yıllardır ırkçılığı körükleyen, kutuplaştırıcı politikaları yerine Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) grubu ile tokalaşarak selamlaştı. 1 Ekim itibariyle ülke gündemini en çok meşgul eden konu halini alan bu önemli detay, yeni sürecin önemli aktörünü de belirlemiş oldu. Akabinde ise 15 Ekim’de Meclis’te gerçekleşen grup toplantısında konuşan Devlet Bahçeli, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a, Meclis’te konuşma yapması çağrısında bulunarak ilk defa “umut hakkı”ndan söz etti.
43 ay sonra adada ilk görüşme
Bu eksende Ankara kulislerinde siyasi hareketlilik yaşanmaya başlarken, 10 yıl aradan sonra “barış” ihtiyacı toplumsal bir ihtiyaç olarak yeniden dillendirilmeye başladı. Abdullah Öcalan’ın yeğeni ve aynı zamanda DEM Parti Riha Milletvekili Ömer Öcalan, 23 Ekim 2024’te İmralı Adası’nda mutlak tecrit koşullarında tutulan Abdullah Öcalan’ı ziyaret etti. 3 Mart 2020 tarihli son görüşmeden 43 ay sonra gerçekleşen bu görüşme, kamuoyunda büyük bir sevinç yarattı. Görüşmeyi Ömer Öcalan dijital medya hesabından şu ifadelerle duyurmuştu: “23 Ekim tarihinde İmralı Ada Hapishanesi’nde Sayın Öcalan ile görüşme gerçekleştirdim. Bu ziyaret aile görüşmesi kapsamında gerçekleşti. Sayın Öcalan görüşmede genel siyasi gelişmelere ilişkin değerlendirmelerde bulunarak kamuoyuna şu mesajın iletilmesini istedi; ‘Tecrit devam ediyor. Koşullar oluşursa bu süreci çatışma ve şiddet zemininden hukuki ve siyasi zemine çekecek teorik ve pratik güce sahibim.’ Sağlığı iyiydi ve herkese çok selamı vardı.”
İlk görüşmenin yankıları
Kamuoyunda büyük bir heyecan yaratan bu görüşme önemli yankılar uyandırdı. Görüşmenin ardından 24 Ekim’de peş peşe açıklamalar yapıldı. Asrın Hukuk Bürosu yaptığı açıklamada tecridin hukuksuzluğuna işaret ederken, “Süreci çatışma ve şiddet zemininden hukuki ve siyasi zemine çekecek teorik ve pratik güce sahip olan Sayın Öcalan ile düzenli görüşmelerin yapılması, Türkiye’deki ve bölgedeki siyasal ve toplumsal sorunların diyalog, barış ve demokratik uzlaşı temelinde çözümünün önünü açacaktır. Bu kapsamda İmralı’da sistematik olarak sürdürülen hak ihlallerine son verilmesi, aile ve 7 Ağustos 2019 yılından bu yana izin verilmeyen avukat görüş hakkının yasaya uygun bir biçimde sağlanması gerekliliğini tekraren ifade ediyoruz” dedi.
KCK’den önemli açıklama: Önder Apo’nun geliştireceği sürece göre hareket edeceğiz
Görüşmenin ardından en önemli açıklama ise KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanlığı’ndan geldi. KCK’nin açıklaması şu şekilde: “Beş yıl aradan sonra Önder Apo’yla görüşme yapılması çok önemlidir. Bu görüşmeyle Önder Apo’dan haber almak bizleri, halkımızı ve dostları oldukça sevindirmiştir. Ancak Önder Apo’nun da belirtiği gibi tecrit kalkmamış, devam ediyor. Önder Apo, koşullar oluşursa Kürt sorununun demokratik siyasi çözümü için rol oynayacağını belirterek tarihsel sorumluluğunu yerine getireceğini net bir şekilde ortaya koymuştur. Bu tutum, herkes tarafından çok iyi anlaşılmalıdır. Türkiye’nin barışı ve meselelerin siyasi çözümü için tutum ortaya koyanlar, çağrı yapanlar, buna destek verenlerin Önder Apo’nun bu tutumuna gerekli yaklaşımı göstermeleri gerekir. Bunun için öncelikle Önder Apo’nun sağlık, güvenlik ve çalışma koşullarının oluşturulması gerekir. Bu koşullar sağlanmadan, Önder Apo’yla hızlı diyalog ve iletişim koşulları oluşturulmadan Önder Apo’dan rol oynamasını beklemek gerçekçi olmadığı gibi, iyi niyetle de değerlendirilemez. Biz gerçekleşen görüşmeyi olumlu buluyoruz. Ancak Önder Apo üzerindeki tecrit sonlanmış değildir. Kürt sorununun demokratik çözümünün muhatabı Önder Apo’dur. Türkiye’de barışın sağlanması da Önder Apo’nun muhatap alınmasıyla mümkündür. Hareket olarak Türkiye’nin demokratikleşmesinin Kürt sorununun demokratik çözümünden geçtiğini, Kürt sorununun çözümünün de Türkiye’nin demokratikleşmesi temelinde olabileceğine inanıyor ve bu tutumumuzu birçok defa ortaya koymuş bulunuyoruz. Kürt halkı bütün yapılarıyla ve bileşenleriyle Önder Apo’nun geliştireceği süreci esas alacaktır. Önder Apo hareketimizin ve halkımızın iradesi ve Kürt sorununun demokratik çözümünün muhatabı ve müzakerecisidir. Hareketimiz bütün bileşenleriyle Önder Apo’nun geliştireceği sürece göre hareket edecektir.”
Devlet Bahçeli’den Kürt-Türk vurgusu
Görüşmeden üç gün sonra katıldığı bir programda konuşan MHP Lideri Devlet Bahçeli ise “Kürtleri sevmeyen bir Türk varsa, Türk değildir, Türkleri sevmeyen bir Kürt varsa, Kürt değildir” sözleriyle Kürt-Türk kardeşliğine dikkat çekti.
Abdullah Öcalan: Teorik ve pratik güce sahibim
5 yıl aradan sonra yapılan ilk görüşmede Abdullah Öcalan’ın “Koşullar oluşursa bu süreci çatışma ve şiddet zemininden hukuki ve siyasi zemine çekecek teorik ve pratik güce sahibim” belirlemesiyle, sürecin ilk temeli atıldı. Sürecin baş mimarı olan Abdullah Öcalan’ın inisiyatif geliştirerek başlattığı dönem, belli aşamalar çerçevesinde ilerlemeye devam ediyor.
İmralı Heyeti’nin ilk görüşmesi ve 7 madde
Ömer Öcalan ile görüşmeden yaklaşık iki ay sonra 28 Aralık’ta DEM Parti milletvekilleri Pervin Buldan ve Sırrı Süreyya Önder’in içinde olduğu “İmralı Heyeti”, ilk defa Abdullah Öcalan ile İmralı Ada Hapishanesinde görüşme gerçekleştirdi. Heyetin gerçekleştirdiği ilk görüşmede Abdullah Öcalan 7 maddelik deklarasyon açıkladı. Kürt-Türk tarihsel ilişkisine vurgu yapılan deklarasyonda, hukuki ve siyasi zemine dikkat çekilerek, “Devir Türkiye ve bölge için barış, demokrasi ve kardeşlik devridir” mesajı verildi.
Abdullah Öcalan’ın kamuoyuyla paylaştığı 7 maddeve tarihsel arka planı, oluşacak sürecin temellerini de atmış oldu.
Siyasi partilerle ilk temas
İmralı Heyeti, Abdullah Öcalan ile gerçekleştirdikleri ilk görüşmenin ardından, Abdullah Öcalan’ın talebi ile Meclis’te temsili bulunan siyasi partilerle bir araya geldi. İlk olarak 3 Ocak’ta Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş ve MHP’yi ziyaret eden heyet, ardından 6 Ocak’ta sırasıyla Gelecek Partisi, AK Parti, Saadet Partisi ile görüştü. Heyet, son olarak ise 7 Ocak’ta CHP, DEVA Partisi ve Yeniden Refah Partisi heyetleri ile bir araya geldi. Siyasi partilerle fikir alışverişinde bulunan heyet, görüşmelerin olumlu geçtiğini ve tarafların pozitif katkı sunma eğiliminde olduğunu açıkladı.
İmralı ile ikinci görüşme
DEM Parti İmralı Heyeti, 22 Ocak’ta Abdullah Öcalan ile ikinci defa görüşme gerçekleştirdi. İmralı Heyeti görüşme sonrası yayımladığı yazılı açıklamada, “Heyetimiz, yürüttüğümüz görüşmelerle ilgili olarak kendisine gerekli bilgilendirmelerde bulunmuştur. Sayın Öcalan’ın sürece ilişkin çalışmaları devam etmektedir. Bu konudaki hazırlıkları tamamlandıktan sonra kamuoyuna gerekli açıklamalar yapılacaktır” ifadelerini kullandı.
‘Barışa İhtiyacım Var Kadın İnisiyatifi’ kuruldu
Barışın en temel toplumsal ihtiyaç olduğunun bilinciyle hareket eden kadınlar, İstanbul’da 22-23 Şubat tarihlerinde düzenledikleri “Kadınlar Barışı Konuşuyor” başlıklı çalıştayın sonuç bildirgesini 26 Şubat’ta yayınladı. 100’ü aşkın kadının bir araya gelerek barışı konuştuğu çalıştayın sonuç bildirgesinde, “Bu çalıştayla birlikte ‘Barışa İhtiyacım Var Kadın İnisiyatifi’ olarak yola çıkıyoruz” denildi. Kadınlar, savaşın etkilerine karşı ortak mücadele çağrısı yaparak, barışın kadınlar nezdinde toplumsallaşması gerektiğini vurguladı.
Tarihi açıklama, tarihi eşik
İmralı Heyeti’nin Abdullah Öcalan ile yaptığı iki görüşme sonrasında, yeni sürecin ve paradigmanın tamamlanmak üzere olduğu kamuoyuyla paylaşılmıştı. Ancak süreci bugüne getiren en önemli tarih 27 Şubat oldu. Tarihi bir eşiğe kapı aralandığını belirtmek mümkün iken, 27 Şubat tarihinde İmralı Heyeti kalabalık bir grup ile Abdullah Öcalan’ı ziyaret etti. Heyet üyeleri Pervin Buldan ile Sırrı Süreyya Önder’in yanı sıra, DEM Parti Eş Genel Başkanları Tülay Hatimoğulları ile Tuncer Bakırhan, Ahmet Türk, Cengiz Çiçek ile Asrın Hukuk Bürosu avukatı Özgür Faik Erol olmak üzere 7 kişilik heyet 27 Şubat’ta Abdullah Öcalan ile görüşmesinin ardından İstanbul’da bir otelde dünya kamuoyuna önemli açıklamalarda bulundu. Heyet üyeleri, Abdullah Öcalan’ın “Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı” başlıklı mektubunu okuyarak dünya kamuoyuyla paylaştı.
Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı
27 Şubat, Barış ve Demokratik Toplum süreci için en önemli tarih iken, güne damgasını vuran asıl şey ise 10 yıl aradan sonra Abdullah Öcalan’ın yeni fotoğrafının paylaşılması oldu. Heyet üyeleri ve İmralı’da tutulan tutsaklarla birlikte çekilen fotoğraf, binlerce insanın duygu dolu anlar yaşamasına neden oldu. PKK’nin ömrünü tamamladığını ifade eden Abdullah Öcalan örgüte fesih çağrısında bulunarak hukuki ve siyasi zeminin önemine işaret etti ve “Barış ve Demokratik Toplum” çağrısında bulundu.
Çağrı en büyük somut adım
27 Şubat tarihli “Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı”, sürecin asıl dönüm noktasını oluşturdu. Sürecin esas başlangıç noktası olarak da değerlendirilebileceğimiz bu tarih, en büyük somut adım niteliği taşıyor. 27 Şubat’ın ardından başlayan görüşme trafiği ve çalışma seferberliği ise açıklamanın tarihsel önemini gözler önüne seriyor.
PKK’den ilk adım: Ateşkes ilan edildi
PKK, Abdullah Öcalan’ın çağrısının ardından 1 Mart’ta yaptıkları açıklamada ateşkes ilan ettiklerini duyurdu. Açıklamada, “Bu çerçevede, Önder Apo’nun Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı’nın hayata geçmesinin önünü açmak için, bugünden geçerli olmak üzere ateşkes ilan ediyoruz. Bundan öte silah bırakma gibi hususların pratikleşmesini ancak Önder Apo’nun pratik öncülüğü gerçekleştirebilir. Önder Apo’nun istediği şekilde parti kongresini toplamak için hazırız. Ancak bunun gerçekleşebilmesi için uygun güvenlikli ortamın oluşması ve kongrenin başarısı için de Önder Apo’nun bizzat yönlendirmesi ve yürütmesi gerekir” denildi.
Mart’ta partiler bir kez daha ziyaret edildi
27 Şubat çağrısının ardından DEM Parti heyeti bir kez daha siyasi partilerle bir araya geldi. DEM Parti Mart ayında süreç kapsamında AKP, MHP, CHP, DEVA Partisi, EMEP, TİP, Saadet Partisi ve Gelecek Partisi’ni ziyaret etti.
Abdullah Öcalan’dan 8 Mart mesajı
8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’ne ilişkin kadınlara mesaj gönderen Abdullah Öcalan, “Temel ilkem sizlerle büyüleyici yaşamdır” diyerek tüm kadınların 8 Mart’ını kutladı.
10 Nisan Tayyip Erdoğan ile görüşme
Partilerle yapılan görüşmelerin ardından İmralı Heyeti ilk defa Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile görüştü. Görüşme, kamuoyuna olumlu yansırken, heyet tarafından yapılan açıklamada görüşmenin iyi geçtiği bilgisi paylaşıldı.
Sürecin önemli aktörü yoğun bakımda
Sürecin somut adımlarla şekillenmeye başladığı dönemde sürecin en önemli aktörlerinden İmralı Heyeti üyesi ve DEM Parti Meclis Başkanvekili Sırrı Süreyya Önder, 15 Nisan’da geçirdiği kalp krizi nedeniyle hastaneye kaldırılarak yoğun bakıma alındı. Bu durum, solcu, sosyalist ve devrimcisinden ülkücüsüne kadar 7’den 70’e yüzleri aynı duyguda ortaklaştırdı. Sırrı Süreyya Önder’in tedavi gördüğü hastane adeta ziyaretçi akınına uğradı. Ülkenin her bölgesinden insanlar, tek duada birleşti.
Abdullah Öcalan’dan Sırrı Önder’e mesaj
21 Nisan’da İmralı Heyeti üyesi Pervin Buldan ile Asrın Hukuk Bürosu avukatı Faik Özgür Erol, İmralı’da Abdullah Öcalan ile dördüncü görüşmeyi gerçekleştirdi. Görüşme çerçevesini Sırrı Süreyya Önder’in sağlık durumu oluştururken, Abdullah Öcalan, Sırrı Süreyya Önder için bir mesaj paylaştı. Abdullah Öcalan mesajında, “Önder’in olumsuzluklarla baş etme, onları yönetebilme kültürü önemlidir; ortaya çıkan olumsuzlukları derinleşmeden olumluya dönüştürebiliyor. Herkesin Önder’in kaldığı hastaneye gittiğini, onun anısına bağlılığını beyan ettiğini görüyorum. Bağlılığın gereği, onun barış çabasını pratikleştirmekten geçer” ifadelerini kullandı.
Adalet Bakanı ile ilk temas
Sırrı Süreyya Önder’in rahatsızlanması ve yoğun bakımda olması nedeniyle DEM Parti Heyeti ile Adalet Bakanı Yılmaz Tunç arasında gerçekleşecek görüşme ertelenerek 24 Nisan’a bırakıldı. 24 Nisan’da DEM heyeti ile Adalet Bakanı Yılmaz Tunç arasında gerçekleşen görüşme, önemli bir noktaya işaret ederken, gözler hasta tutsakların durumu ile cezaevlerine yönelik yapılacak yeni düzenlemelere çevrildi. Görüşmenin olumlu geçtiği belirtilse de görüşme sonrası özelde cezaevlerine yönelik iyileştirici adımların atılmamış olması, sürece dair yeni kuşkuların da doğmasına neden oldu.
Sırrı Süreyya’ya veda
15 Nisan’da hastaneye kaldırılan Sırrı Süreyya Önder, 3 Mayıs’ta yaşam savaşını kaybetti. Tüm ülkeyi tek yasta, tek hüzünde ve tek duyguda birleştiren bu acı gelişme, Kürt-Türk kardeşliğinin kopmaz tarihsel bağını da bir kez daha gözler önüne serdi. Türkmen bir ailenin çocuğu olarak ömrünü demokrasiye, sosyalizme ve Kürt özgürlük mücadelesine adayan Sırrı Süreyya Önder, tüm gönüllerde silinmez bir iz bıraktı. Ardından ise barış mücadelesini miras bıraktı.
Tarihi adım: PKK kendini feshetti!
Sırrı Süreyya Önder’in yasının tutulduğu günlerde PKK 12’nci kongresini topladı. 5-7 Mayıs tarihlerinde iki ayrı alanda gerçekleştirilen kongrede tarihi kararlar alındı. Kongrede PKK, Abdullah Öcalan’ın sunduğu perspektiften ilerleyeceğini beyan ederek, PKK’nin feshedildiğini dünyaya duyurdu. Sürecin en önemli aşaması olan bu kararı PKK, 12 Mayıs tarihinde kamuoyu ile paylaştı.
PKK: Yeni bir dönemin başlangıcı
PKK yaptığı açıklamada, “Kongremiz çatışmaların devam ettiği, havadan karadan saldırıların sürdüğü, alanlarımız üzerindeki kuşatma ve KDP ambargosunun devam ettiği zorlu koşullara rağmen güvenlikli bir şekilde gerçekleştirildi. Güvenlik nedeniyle iki farklı alanda eş zamanlı bir biçimde yapıldı. Toplamda 232 delegenin katılımıyla gerçekleşen PKK 12. Kongresi Önderlik, Şehitler, Gaziler, PKK’nin Örgütsel Varlığı ve Silahlı Mücadele Yöntemi ile Demokratik Toplum İnşası konularını tartışarak Özgürlük Hareketimiz için yeni bir döneme girişi ifade eden tarihi kararlar aldı” ifadelerini kullanarak, kongreyi yeni bir dönemin başlangıcı olarak tarifledi.
Fesih dünya gündeminde
Kongre ve alınan kararlar ülke ve dünya gündemini adeta sarsarken, en çok konuşulan birinci gündem haline geldi. Orta Doğu ve Avrupa başta olmak üzere dünyanın her bir kıtasında gündemde yer edinen PKK’nin fesih kararı, bazı hegemonik güçleri de harekete geçirdi. KCK’den yapılan açıklama ile KCK ile görüşmek isteyen ve PKK’nin silah bırakmasını istemeyen birçok gücün harekete geçtiği öğrenildi. Dünya basınının yanı sıra ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio ve Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres de konuya dair açıklama yapan isimlerden.
Abdullah Öcalan’dan Jineoloji’ye çiçekli mektup
30 Mayıs’ta Jineolojî’ye bir mektup gönderen Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan, İmralı Adası’na ilk getirildiğinde söylediği, “Kadın çalışmam yarım kalmış bir projedir” sözlerini hatırlatarak, bu çalışmayı tamamladığını ve artık geriye sadece hayata geçirmek kaldığını belirtti. Abdullah Öcalan, kadınlar için “umut ilkesini” geliştirdiğini de vurgulayarak, havalandırmasında yetişen çiçeği de mektubuyla beraber gönderdi.
Kadınlardan barış temalı kitlesel yürüyüş
Barışı ve Abdullah Öcalan’ın “Barış ve Demokratik Toplum” çağrısını en çok sahiplenen ve kendini sürecin en önemli parçası gören kadınlar, sürece katkı sunmak için önemli adımlar attı. 31 Mayıs’ta Amed’te TJA öncülüğünde kadın örgütlerinin katılımıyla “Toplumsal barış ve demokratik çözüm için kadınlar yürüyor” şiarıyla binlerce kadının katılımıyla yürüyüş gerçekleştirildi. Barışın tesisi için kadınlar alanlarda mücadele edecekleri mesajını vererek, parlamentoda kurulacak komisyonun ana parçası haline gelmeleri gerektiğini vurguladı.
‘Öcalan ile görüşmek istiyorum’ kampanyası
Avrupa Özgürlük ve Barış Forumu (EFFP), 5 Haziran’da Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın gelecek tahayyülünü dünyayla paylaşması önündeki engellerin ortadan kaldırılması talebiyle “Öcalan ile görüşmek istiyorum/ I Want to Visit Öcalan” kampanyası başlattı. Forumun internet sayfasında yer alan açıklamada, Abdullah Öcalan’ın çağrısı ve PKK’nin kongre kararlarına dikkat çekildi.
Abdullah Öcalan 26 yıl sonra çocuklarla görüştü
7 Haziran’da Kurban Bayramı kapsamında aile görüşü gerçekleştiren Abdullah Öcalan, 26 yıl sonra ilk defa çocuklarla bir araya geldi. Yeğenleri Ömer Öcalan ve Ali Öcalan ile görüşen Abdullah Öcalan yeğeni Ali Öcalan’ın iki çocuğu ile de görüş gerçekleştirdi. Böylece İmralı’ya ilk defa çocuk gitmiş oldu. Heyecanlı geçen görüşmede Abdullah Öcalan, çocuklara kalem hediye etti.
Tatile girmesi beklenen Meclis çalışma kararı aldı
PKK’nin 12’nci kongresinde Abdullah Öcalan’ın sunduğu perspektif doğrultusunda aldığı Fesih kararının ardından, gözler Meclis’in rol almasına çevrildi. Sürece dair komisyon oluşturulması talebi giderek yükselirken, komisyonun bir an önce kurulması gerektiği ifade edildi. 24 Haziran’da Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş, Meclis’te grubu bulunan partilerle komisyon gündemiyle toplantı gerçekleştirdi. Öte yandan 1 Temmuz’da tatile girmesi beklenen Meclis, 25 Haziran’da Meclis Genel Kurulunda çalışmalarını sürdürme kararı aldı.
Heyet Meclis Başkanı ile görüştü: Gündem komisyon
Meclis’in çalışmalarını sürdürme kararından bir gün sonra 26 Haziran’da İmralı Heyeti, yeni üyesi Mithat Sancar’ın dahiliyetiyle Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş ile görüştü. Masaya yatırılan temel gündem maddesi ise sürecin yasal ve hukuki zeminine dair kurulacak komisyon idi. Heyet, komisyonun kurulmasına yönelik adımların bir an önce atılması gerekliliğine işaret etti.
6 Temmuz: Abdullah Öcalan komisyonun önemine işaret etti
Komisyon kurulmasına yönelik taleplerin giderek arttığı dönemde 6 Temmuz’da İmralı Heyeti beşinci defa Abdullah Öcalan ile görüştü. Görüşme sonrası açıklama yayımlayan İmralı Heyeti, “Görüşmemizde sürecin yeni bir aşamaya geçmekte olduğunu vurguladı. Atılacak yeni adımlarla birlikte sürecin gereklerini yerine getirme hususunda herkese, hepimize sorumluluklar düştüğünü ifade etti. Heyet üyelerimizin Sayın Cumhurbaşkanı ile gerçekleştireceği görüşmeye büyük önem verdiğini belirterek, bu görüşmenin tarihi nitelikte olduğunu dile getirdi. Benzer biçimde TBMM’de kurulacak olan komisyonun da barış ve çözüm yönünde büyük bir rol oynayacağını vurguladı. Bu sürecin bütünlüklü olarak Türkiye’nin demokratikleşme sürecine yapacağı katkıya duyduğu umudun, güvenin ve inancın son derece güçlü olduğunu gördük” ifadelerini kullandı.
7 Temmuz: Cumhurbaşkanı ile ikinci görüşme
İmralı Heyeti, Abdullah Öcalan ile görüşmesinden bir gün sonra 7 Temmuz’da Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile Beştepe’de bir araya geldi. Yaklaşık bir saat süren görüşmenin ardından yazılı açıklama yayımlayan İmralı Heyeti, “Heyetimiz, sürecin geldiği yeni aşama ve bundan sonra yapılacaklar konusunda görüş ve önerilerini aktardı. Görüşmede, sürecin ilerlemesi konusunda karşılıklı iradenin devam ettiği vurgulandı” dedi.
9 Temmuz: 26 yıllık hasret
27 Şubat çağrısının ardından sürece dair en önemli gelişme 9 Temmuz’da kaydedildi. Bir ilkin yaşandığı 9 Temmuz’da, 26 yıldır İmralı Ada Hapishanesinde tutulan Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın uluslararası komplo ile tutuklandığı 15 Şubat 1999 tarihinden bu yana ilk defa görüntüsü yayımlandı. İmralı’da tutulan tutsaklar eşliğinde sürece dair basın açıklaması yapan Abdullah Öcalan’ın yayımlanan videosu, yüz binleri adeta ekrana kilitledi. Bu önemli gelişme sürecin en önemli somut adımı olarak yorumlanırken, yayımlanan video büyük bir heyecan ve sevinçle birlikte duygusal anların da yaşanmasına neden oldu. Videoda Abdullah Öcalan tamamladığı “Demokratik Toplum Manifestosu”nu kamuoyu ile paylaştı. 26 yıl sonra yayımlanan video, dünya basınına da damga vurdu. Reuters, RFI, BBC ve Euronews gibi dünyaca bilinen basın kuruluşlarında videoya ve Abdullah Öcalan’ın Demokratik Toplum Manifestosu’na geniş yer verildi.
Abdullah Öcalan: Atılan adımların boşa çıkmayacağını biliyorum
Abdullah Öcalan, manifestoda komisyon ile hukuki ve siyasi zeminin önemine dikkat çekti. Manifestoda, “Sürecin geneli olarak silahların gönüllüce bırakılması ve TBMM’de yetkili ve kanunla kurulması düşünülen kapsamlı komisyon çalışması önemlidir. Kısır mantıklı, önce sen-ben kısırlığına düşmeden, adımların atılmasında dikkat ve hassasiyetin gösterilmesi şarttır. Atılan adımların boşa çıkmayacağını biliyorum. Samimiyeti görüyor ve güveniyorum” sözlerini kullanan Abdullah Öcalan’ın çağrısına iki gün sonra tarihi bir yanıt, KCK’den geldi.
11 Temmuz: Çağın damgası, silahlar yakıldı
İki gün önce yayımlanan manifestoda Abdullah Öcalan’ın “Önce sen-ben kısırlığına düşmeden, adımların atılmasında dikkat ve hassasiyetin gösterilmesi şarttır” sözlerine karşı ilk adım KCK’den geldi. KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Besê Hozat öncülüğünde 15’i kadın olmak üzere 30 gerilladan oluşan “Barış ve Demokratik Toplum Grubu” Silêmanî’ye bağlı Dukan ilçesinin Surdaş köyündeki Şikefta Casene’de dünya kamuoyunun gözü önünde silah yakma töreni gerçekleştirerek, sürece dair tüm sorumluluklarını yerine getirmiş oldu. Tarihi eşiğin aşıldığı 11 Temmuz, günlerce, haftalarca ülke ve dünya gündeminde yer aldı. Sürecin en önemli adımı olan bu hamle, adım atma sırasının devlette olduğuna işaret etti. Tarihe damgasını vuran bu önemli gelişmenin yankıları ise sürüyor.
Meclis’te komisyon toplantısı
PKK’den gelen tarihi adım olan silah yakma töreninin ardından gözler bir kez daha Meclis’teki komisyona çevrildi. Toplam 51 üyeden oluşacak komisyonun başkanlığını Numan Kurtulmuş yapacak. Meclis’te grubu bulunan partileri ziyaret eden Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş, 18 Temmuz’da komisyon kapsamında Meclis’te grubu bulunan DEM Parti, CHP, İYİ Parti, Yeni Yol Partisi, MHP ve AKP Grup Başkanvekilleri ile bir araya geldi. Gruplarla görüş alışverişinde bulunan Numan Kurtulmuş’un başkanlığını yürüttüğü komisyon, ilk toplantısını 5 Ağustos’ta gerçekleştirdi. Komisyon, Barış ve Demokratik Toplum sürecine ilişkin hukuki ve siyasi zemini ele aldı.
Süreçte son aşama: Sıra devlette
Tüm bu 9 aylık gelişmeler ışığında önemli yollar kat edilmiş ve önemli eşikler aşılmış olsa da, gözler hala cezaevlerine dair somut adım atmayan iktidarda. Sürecin başında Ankara kulislerinde, sürecin beş temel aşamadan oluşacağı belirtilirken, üçüncü aşama olan silah yakma töreni akabinde dördüncü aşama olan komisyonun kurulmasıyla birlikte, gözler süreçte son aşama olan devletin resmi, hukuki ve somut adım atması aşamasına çevrildi.
Haber: Öznur Değer / JINNEWS