Kürt sorunun çözümü ve barışı en çok isteyenlerin kadınlar olduğunu ifade eden Suzan İşbilen, ‘Barışla birlikte bu ülkede demokrasinin de gelmesi gerektiğine inanıyoruz’ dedi
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat’ta yaptığı Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı’nın ardından PKK, silahlı mücadeleyi sonlandırma kararı aldı. Kürt Özgürlük Hareketi, 11 Temmuz’da Güney Kürdistan’ın Silêmanî kenti yakınlarındaki Casene Mağarası’nda silah yakma töreni gerçekleştirdi, 26 Ekim’de de güçlerini Türkiye’den “Medya Savunma Alanları”na çekme kararı aldığını duyurdu.
Sürece dair konuşan Rosa Kadın Derneği Başkanı Suzan İşbilen, barışı en çok isteyenlerin kadınlar olduğunu söyledi.
‘Barış sadece silahların susması değil’
Silahların susturulması ve barış kavramının ayrı şeyler olduğuna işaret eden Suzan İşbilen, şunları söyledi:
“Yani sonuçta bugün var sayalım ki, savaş bitti, silahlar patlamıyor. Ama hala kadınlar eziliyorsa, şiddet görüyorsa, ekonomik kriz devam ediyorsa, hala insanları zorlayan uygulamalar varsa bu barışın sağlanacağı anlamına gelmiyor. Biz barıştan bahsederken onurlu bir barıştan bahsediyoruz. Yani yıllardır ödenen bedeller, hayatını kaybeden genç insanlar var. Bunun karşılığı sadece silahların susması ve tekrar eski yöntemin devam etmesi olarak algılanmamalı. Biz, barışla birlikte bu ülkede demokrasinin de gelmesi gerektiğine inanıyoruz.”
‘Barışı en çok kadınlar istiyor’
50 yıllı aşkındır devam eden savaşta başta kadınlar olmak üzere halkların ciddi zararlar gördüğünü ifade eden Suzan İşbilen, şunları söyledi:
“Sonuçta şiddetin olduğu bir ortamda bu şiddetin etkileri aile içine, topluma ve eğitim kurumlarına da yansır. Kadınlar savaşlarda en çok ezilen, acı çeken, mağdur edilen kesimlerdir. Doğaldır ki barışı en çok isteyen de kadınlardır. Bu nedenle kadınların böyle bir süreçte alması gereken roller çok önemlidir. Kadınların, savaşın bitirilmesi ve demokratik toplumun inşası için var güçleriyle mücadele etmesi gerekir.”
Bir yılı aşkındır başlayan süreçte devlet ve iktidar kanadından hala bir adımın atılmamasını eleştiren Suzan İşbilen, hasta ve siyasi tutsakların bırakılması, ana dilde eğitim hakkı gibi adımların atılması gerektiğini söyledi
Temel hedeflerinin erkeklik zihniyetinin tamamen lağvedilmesi olduğunu söyleyen Suzan İşbilen “Yani bu mevcut erkeklik, zihniyetiyle var olduğu zaman aile içinde kadının yaşamı hep risk altındadır” dedi.
‘Yasal düzenleme yapılmalı’
İktidarın kadını şeytanlaştıran, kadın üzerindeki şiddeti meşrulaştıran, kadına şiddete zemin sunan yaklaşımları sonlandırması gerektiğini belirten Suzan İşbilen, bireylerin bu zihniyetten arınması gerektiğini ifade etti.
Suzan İşbilen, “Demokratik, özgür eş yaşamın sağlanabileceği bir zihniyet yapısının oluşması gerekiyor. Biz kadının da mevcut olan klasik kadınlık rollerinden arınması gerektiğini düşünüyoruz. Önemli olan her iki cinsin de bu erkeklik ve kadınlık zihniyetinden arınması ve bununla ilgili yasal düzenlemelerin yapılmasıdır” ifadelerini kullandı.
‘Keyfi politikalardan vazgeçilmeli’
İktidarın çatışmaları kullanarak keyfi keyfi politikalar ürettiğini kaydeden Suzan İşbilen, İstanbul Sözleşmesi’nin bir gecede kaldırılmasının da buna örnek olduğunu söyledi. Suzan İşbilen, “İktidar bir bütünen her şeyi keyfiyetçi bir duruma getirdi ve altında ezilen, mücadele eden halklar oldu. Bu tutumlarından da vazgeçip bir an önce yasal düzenlemeler yapması gerekiyor” dedi.
Haber: Heval Önkol / MA









