• İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
25 Aralık 2025 Perşembe
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
ABONE OL!
GİRİŞ YAP
Yeni Yaşam Gazetesi
JIN
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2025
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2025
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Yeni Yaşam Gazetesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Gündem Güncel

Barışa karşı ‘Yeşil’ kartı

24 Aralık 2025 Çarşamba - 23:00
Kategori: Güncel, Manşet
Barışa karşı ‘Yeşil’ kartı

Hem Sözcü Gazetecisi’nin hem Saygı Öztürk’ün sürece karşı tutumu bilinmektedir. Tam bu günlerde Yeşil kartını ortaya çıkarmaları boşuna değil. Bu hamle sürece karşı bir hamle olarak değerlendirildi. Öztürk bürokrasi içinde ilişkileri olan, bazı kardeşleri devletin üst kademelerinde görev yapan birisidir

Hüseyin Kalkan

Geçtiğimiz günlerde Sözcü Gazetesi yazarı Saygı Öztürk, Yeşil’in kendisin aradığı yazdı. Arayanın Yeşil olmadığı hemen anlaşıldı. İçişleri Bakanlığı, Öztürk’ün nerede ve kim tarafından arandığını açıkladı. Bakanlığın X hesabından yapılan açıklamada şunlar söylendi: “11 Aralık 2025 tarihinde ‘Telefonla arayan kişi ben Yeşil dedi’ başlıklı bir medya haberi yayınlanmıştır. Şahsın söz konusu gazeteyi santral numarasından 9 Aralık 2025 günü 3 kez aradığı belirlenmiştir.

-İlk arama 1 dakika 59 saniye sürmüştür

-2. arama 15 dakika sürmüştür.

-3. arama ise 13 dakika 34 saniye sürmüştür.

Kişinin tespitine yönelik yapılan çalışmalarda aramanın bir açık cezaevinden yapıldığı; aramayı yapanın ise C. A. adlı hükümlü olduğu tespit edilmiştir. Şahsın, “Adam öldürme, kasten yaralama ve mala zara vermekten” suç kaydı bulunmaktadır. Kamuoyuna Saygıyla Duyurulur.”

Ama bence Saygı Öztürk, arayanını Yeşil olup olmadığını zaten bilecek biri. Kendisi de Yeşil’i iyi tanıdığını yazıyor. Bütün bunlara rağmen ‘Yeşil beni aradı’ diye ortaya çıkmasının altında derin devletin derin hesapları yatıyor. Yeşil’in faal olduğu dönemlerde Öztürk, onu yakından takip eder ve kimsenin vermediği bilgileri verirdi. Hatta o dönemde Yeşil’in faaliyetlerini konu alan bazı noktalarda yaptıklarını aktaran bir kitap bile yayınladı. Kitabı okuyanlar, Öztürk’ün Yeşil ile ilgili verdiği ipuçlarında adeta Yeşil’i avlunun içi kadar iyi tanıdığını görecektir. Yeşil’in bugün ortaya çıkması tesadüf değil. Yeşil ilk barış süreci diyebileceğimiz 1993 ateşkesinin bozulmasında kilit rol oynamıştır. Ve Saygı Öztürk o günlerin tanığıdır. Tanığı olmakla kalmamıştır, bu tanıklığını yazmıştır da.

Barışın bedeli 

1993 yılında Suriye’de bulunan PKK Lideri Abdullah Öcalan, bazı HEP milletvekilleri ve Celal Talabani’nin katıldığı bir basın toplantısıyla ateşkes ilan etmişti. Daha sonra ortaya çıkan bilgiler göstermiştir ki ateşkes kararı devletin tepesi ile koordineli biçimde alınmıştı. Cumhurbaşkanı Turgut Özal, bazı aracılar üstünden bir ateşkes talebini iletmişti ve Öcalan bu talebi kabul etmiş ve tek taraflı bir ateşkes ilan etmişti. Çok bilinen bir olay olduğu için burada detaylara girmeyeceğim. Ama şunu belirtmeden geçmeyeceğim. İlk bir ay PKK gerillaları bu ateşkese katı bir biçimde uydular. Pusuya düştüklerinde bile karşılık vermedikleri o dönem haberlere konu oldu. Öcalan, Turgut Özal’ın bazı adımları atmasına zaman tanımak için ateşkesi her şeye rağmen bir ay daha uzatmıştı. O bir ay içinde Özal, kalp krizi olduğu söylenen bir kriz sonucu yaşamını kaybetti. Ardından Elâzığ-Bingöl yolunda ateşkese rağmen bir PKK birimi tarafından yol kesildi ve bu pusuda 33 asker yaşamını yitirdi. İşte Yeşil’in adı tam burada dolaşıma girdi. Saygı Öztürk, Elazığ-Bingöl yolu kesilip 33 askerin öldürüldüğü gün Yeşil’in Bingöl’de olduğunu yazdı. Üstelik Yeşil Elazığ’a gitmek için yola çıkar ama yolun kesildiğini tahmin ettiği içini geri döner. Karşıdan araç gelmediği için yolun kesildiğini tahmin ettiğini yazdı Saygı Öztürk, ama yol zaten Bingöl’e 15 km. kala kesilmiştir. ‘Karşıdan araç gelmiyor, öyle ise yol kesilmiştir’ diye tahmin yürütecek bir mesafe söz konusu değildir. Bunun bu kadar açık yazılmasının nedeni barış yanlılarına gözdağı vermektir. Bugün de ‘Yeşil beni aradı’ diye yazmanın amacı da gözdağı vermek, süreci sabote etmek içindir.

Öztürk ‘33 Kurşun’ isimli kitabında bu konudaki bilgilerini şöyle dile getiriyordu: “Bir yol kontrolü sırasında MHP Genç İlçe Başkanı Hadin Ari, PKK tarafından kaçırıldı ve öldürüldü. Bu sırada Erzurum’da bulunan MHP Milletvekili Tuncer Şekercioğlu, cenaze törenine katılmak için Genç ilçesine geldi. Törenden sonra Elazığ’a gitmek isteyen milletvekili için Bingöl MHP İl Başkanlığı’nca yol korunması istendi. Vali, yolda bir sorun olmadığını söyledi, ama yine de milletvekiline koruma verdi. Valinin verdiği koruma kimdi dersiniz? Mahmut Yıldırım! Yani devlet kurumlarının görev vermekte yarıştığı Yeşil. Land Rover marka bir resmi araçla Elazığ’a gitmek için yola çıkarlar. Ama Yeşil daha şehrin çıkışında yolun kesilmiş olduğunu, çünkü karşıdan araç gelmediğini söyleyerek yanındakilerle birlikte Bingöl’e geri döner. Kimileri bu olayı Yeşil’in kurnazlığına ve içgüdülerinin kuvvetli olmasına bağlar.” (Saygı Öztürk, 33 kurşun, s. 21). Öztürk, bu olayı Yeşil’in güçlü iç güdülerine bağlıyor. Ama bu bilgiler kolaylıkla o gün Yeşil’in yol kesileceğinden haberi olduğu için geri döndüğü şeklinde yorumlanabilinir. Yeşil, bir süre gittikten sonra karşıdan araç gelmediği için dönmemiştir, kentin hemen çıkışında geri dönmüştür. Zaten daha sonra ortaya çıkan bilgilere göre yol Bingöl’e 15 km kala kesilmiştir. Yeşil, dakikalarca gittikten sonra karşıdan araç gelmediğini fark etmemiş, kentin hemen çıkışında geri dönmüştür. Zaten JİTEM, Yeşil’i böyle işler için kullanıyor. Daha sonra JİTEM kurucularından ve birçok faili meçhul cinayete imza atmış olana Binbaşı Cem Ersever ve iki arkadaşı Yeşil tarafından öldürülüp Ankara’nın çeşitli bölgelerine atılmıştır. Bütün bunlar devletin belgelerine girmiştir.

JİTEM ve Yeşil

Yeşil, o günlerde tesadüfen Bingöl’de değildir. Asker tarafından görevlendirilmiştir. Bugün olduğu gibi o günlerde de barış istemeyen, ateşkesin bozulmasını isteyen güçler vardı. Hatta bu güçle o gün daha güçlüydüler. Bu olayla birlikte çatışmalar tekrar başladı. Ordu Kürt halkına karşı genel bir operasyon başlattı, yüzlerce köy yakıldı, binlerce Kürt fail meçhullere kurban edildi.

Polis, MİT ve asker için çalışan Yeşil, o günlerde JİTEM tarafından bölgeye gönderilmiştir. Ayrıca Genelkurmay tarafından planlanan ve 10 ilde birden başlayacak Orgeneral Eşref Bitlis Operasyonu’nun da hazırlıkları sürdü. Generaller, bu operasyonla PKK’yi bitirmeyi umuyorlardı. Harekâtın 14 Nisan’da başlatılması planlanmıştı. Hazırlıklar bölük seviyesine kadar tamamlandı. 10 Nisan günü harekâtla ilgili son hazırlık toplantısı Bingöl’de, 10 ilin güvenlik komutanlarının katılımıyla yapıldı. Çok sonraları, Saygı Öztürk’ün sorularını yanıtlayan o zamanın Asayiş Kolordu Komutanı Necati Özgen, “Ben kimseye ateşkes emri vermedim” diyordu. “Yani PKK terör örgütü ateşkes ilan etmiş, bize göre ateşkes diye bir şey yok. Kimse bana ateşkes emri vermedi, ben de kimseye ateşkes emri vermedim” (Saygı Öztürk, 33 Kurşun, s.63).

Yeşil, uzun süredir bölgededir. Bir taraftan ateşkesi bozmak için planlar yapmaktadır, bir taraftan da 14 Nisan’da başlaması kararlaştırılan Eşref Bitlis Operasyonu için verilen görevleri yerine getirmektedir. Görevleri de bir köprünün havaya uçurulmasıdır. Şekeran ormanı, bölgedeki PKK’li grup için önemli bir üslenme noktasıdır. Burada kışı geçiren grubun Murat Nehri üzerinde bulunan Ziver Köprüsü’nü geçerek Bingöl kırsalına yayılacağı haber alınmıştır. 14 Nisan için planlanan Eşref Bitlis Operasyonu’nun hedefinde, 250 kişilik grubu bölgeden çıkmadan kıstırmak da vardır. Bunun için Ziver Köprüsü’nün havaya uçurulması gerekir. Yeşil ve beş kişilik ekibi 10 Nisan günü, yani operasyondan dört gün önce köprüye C4 patlayıcı bağlayarak havaya uçururlar. Saygı Öztürk’ün yazdığına göre, ekiptekiler Ziver Köprüsü’nü yağmurlu bir günde hava uçurmuşlar ve çakan şimşeklerin elektronik fünyeleri etkilemesinden korkmuşlardır. Aralarında “C-4 patlayıcılar şimşekten etkilenirse hapı yutarız. Uğur Mumcu’dan da beter oluruz. Onun parçalarını buzlardan kazıdılar, bizim zerremizi bulamazlar” diye konuştular (33 Kurşun, s.15).  Özal öldükten veya öldürüldükten sonra ve Elâzığ-Bingöl arasında 33 asker öldürüldükten sonra ateşkes bozuldu ve binlerce Kürt köyü yakıldı. Asker sayısız faili meçhul cinayete imza attı. Bingöl’den sonra Yeşil’in Diyarbakır merkezli çalıştığını görüyoruz. Burada itirafçılarla aynı ekipte yer aldı. Aynı ekipte yer alan Abdulkadir Aygan’ın JİTEM cinayetleri ile ilgili konuşmasından sonra Yeşil’in faaliyetleri belgelenmiş oldu. Sonra Yeşil, ortada kayboldu. Muhtemelen onu JİTEM ortadan kaldırdı. Çünkü Yeşil konuşsaydı JİTEM cinayetleri bütün sorumluları ile birlikte ortaya çıkacaktı. Bugün tekrar mezarından çıkarılması, barış sürecinin sabote edilmesi için elde fazla bir malzeme kalmadığını gösteriyor.

Sürece karşı Sözcü

Hem Sözcü Gazetecisi’nin hem Saygı Öztürk’ün sürece karşı tutumu bilinmektedir. Tam bu günlerde Yeşil kartını ortaya çıkarmaları boşuna değil. Bu hamle sürece karşı bir hamle olarak değerlendirildi. Öztürk bürokrasi içinde ilişkileri olan, bazı kardeşleri devletin üst kademelerinde görev yapan birisidir. Öztürk’ün bu yazısı bazı yorumcular tarafından bürokrasinin yürütmekte olan süreçten rahatsızlığını göstermek için yazıldığını belirtiler. Bu yorumu yapanlar haklı olabilir. Arayanın Yeşil olduğuna başta Saygı Öztürk olmak üzere kimse inanmadı. Bunun kısa sürede anlaşılacağını zaten herkes tahmin edebileceği bir durum. Kaldı ki arayan da devletin denetiminde olan bir mekânda aramış. Bütün bunlara rağmen Saygı Öztürk’ün bir ‘Ben Yeşil’ yazısı yazması olsa olsa böyle yorumlanır. Bu basın operasyonunu Öcalan’ın sözünü ettiği ‘Darbe Mekaniği’nin bir örneği olarak yorumlamak gerekir.

Yeşil kimdir?

İstihbarat çevrelerinde Yeşil kod adıyla anılan Mahmut Yıldırım, 1998 yılında ortadan kayboldu. 2013 yılında Korkut Eken, hala hayatta olduğunu iddia etti. Suçlandığı cinayetler arasında 1993 yılında Cem Ersever’in öldürülmesi de bulunmaktadır.  Eski Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) yetkilisi Mehmet Eymür’e (2011’de yaptığı açıklamada) göre, Yeşil bir dönem Elazığ’da MİT için çalışmış, ancak daha sonra “kontrol edilemez” olduğu gerekçesiyle işten çıkarılmıştır. Eymür, Yeşil’in daha sonra 1995 yılına kadar JİTEM biriminde çalıştığını ve “kendisine kimlik kartları verildiğini, hatta bazı kartlarında ‘Başbakanlık İstihbaratı’ unvanının yer aldığını” söylemiştir. Eymür, 1995 yılına gelindiğinde Yeşil’in tekrar “kontrol edilemez” hale geldiğini ve Ankara’ya gönderildiğini, burada Eymür’le (o dönemde MİT Terörle Mücadele Dairesi Başkanı) tanıştırıldığını, Yeşil’i Türkiye dışında çeşitli operasyonlarda kullandığını, ancak hiçbir zaman resmi olarak ajan olmadığını söylemiştir. Yeşil, 1990 ortalarında Diyarbakır merkezli çalışmaya başladı. İtirafçı Abdulkadir Aygan’ın anlatımlarına göre, Musa Anter’in kaçırılıp öldürülmesini ve daha birçok faili meçhul cinayeti Yeşil organize etti.

33 asker olayı nedir?

Acemi eğitimini tamamlayan 50 asker, dağıtım için 24 Mayıs günü Malatya İl Jandarma Komutanlığı’ndan iki minibüsle, sivil giysili olarak Bingöl İl Jandarma Komutanlığı’na doğru yola çıktı. Bingöl’e 15 km mesafede, saat 18:00 civarında yolu kesen 150 kişilik PKK grubu, minibüsleri durdurarak kimlik kontrolü yaptı ve askerleri indirdi. Grup, 36 askeri yakındaki bir köye götürdü. Pusu sonucunda silahsız 36 askerden 33’ü yaşamını yitirdi. Üç asker yaralı kurtuldu.

PaylaşTweetGönderPaylaşGönder
Önceki Haber

Burdur Gölü’ne su taşınacak

Sonraki Haber

Yılbaşı sepetindeki tezkere ve Doğu Akdeniz’deki büyük iflas

Sonraki Haber
Yılbaşı sepetindeki tezkere ve Doğu Akdeniz’deki büyük iflas

Yılbaşı sepetindeki tezkere ve Doğu Akdeniz’deki büyük iflas

SON HABERLER

Nijerya’da camide patlama: En az 7 kişi öldü

Nijerya’da camide patlama: En az 7 kişi öldü

Yazar: Yeni Yaşam
24 Aralık 2025

Yılbaşı sepetindeki tezkere ve Doğu Akdeniz’deki büyük iflas

Yılbaşı sepetindeki tezkere ve Doğu Akdeniz’deki büyük iflas

Yazar: Bedri Adanır
24 Aralık 2025

Barışa karşı ‘Yeşil’ kartı

Barışa karşı ‘Yeşil’ kartı

Yazar: Heval Elçi
24 Aralık 2025

Burdur Gölü’ne su taşınacak

Burdur Gölü’ne su taşınacak

Yazar: Heval Elçi
24 Aralık 2025

Halkın sanatçısı olmak

Açlık bir yazgı değil adaletsizlik

Yazar: Heval Elçi
24 Aralık 2025

Şiddet sarmalından çıkmak ve barış

Yeni yıl ve beklentiler için mücadele

Yazar: Reyhan Hacıoğlu
24 Aralık 2025

Ortaçağ zindanı değil, 21. yüzyıl tecrit tipi: Y ve S hapishaneleri

Ortaçağ zindanı değil, 21. yüzyıl tecrit tipi: Y ve S hapishaneleri

Yazar: Bedri Adanır
24 Aralık 2025

  • İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
yeniyasamgazetesi@gmail.com

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

E-gazete aboneliği için tıklayınız.

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Tümü
  • Güncel
  • Yaşam
  • Söyleşi
  • Forum
  • Politika
  • Kadın
  • Dünya
  • Ortadoğu
  • Kültür
  • Emek-Ekonomi
  • Ekoloji
  • Emek-Ekonomi
  • Yazarlar
  • Editörün Seçtikleri
  • Panorama
    • Panorama 2025
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Karikatür
  • Günün Manşeti

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır