‘Barışın Yolunu Açmak’ konferansına mesaj gönderin, tutuklu İBB Başkanı İmamoğlu, Kürt sorununun çözümü için iktidardan gerekli idari ve hukuki düzenlemeleri hayata geçirmesini istedi. Gelecek Partisi Genel Başkanı Davutoğlu mesajında çözüm için 10 maddelik bir öneri sundu. CHP Genel Başkanı Özel ise ‘Barışı inşa etmek hepimizin ortak sorumluluğu’ dedi
Barış İçin Toplumsal Girişim’in düzenlediği “Barışın Yolunu Açmak” konulu konferansta, açılış konuşmasının ardından gönderilen mesajlar okundu. Konferansa, CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, Demokrasi ve Atılım Partisi (DEVA) Genel Başkanı Ali Babacan, tutuklu bulunan İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, Demokrasi İçin Birlik (DİB) birer mesaj yolladı.
Ali Babacan mesajında, “Ülkemizin geçmişten bugüne taşıdığı en ağır yüklerden birisi Kürt sorunudur. Bu sorunun çözümü, eşit vatandaşlık ilkesiyle, herkesin temel hak ve özgürlüklerinin en yüksek standartlarda tanınmasıyla mümkün olacaktır. On binlerce canımızı kaybetmemize sebep olan şiddetin sona ermesi, barışın sağlanması için başlayan sürecin sorunsuz bir şekilde devam etmesi ve nihayete ulaşması en büyük arzumuzdur. Ülkemizdeki sorunların çözümü için en önemli meşru yol, hukukun üstünlüğü ilkesiyle uygulanan demokratik siyaset olacaktır” ifadelerini kullandı.
‘Barışı inşa etmek hepimizin ortak sorumluluğu’
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, “Kullanılan dilin birleştirici, kapsayıcı ve umut verici olması gerektiğine inanıyoruz. Barışı konuşmak, barışı istemek ve barışı inşa etmek hepimizin ortak sorumluluğudur” dedi. Özgür Özel’in mesajında şunlar ifadeler yer aldı:
“Barış, yalnızca çatışmaların sona ermesi değil; adaletin tesisi, hakların tanınması ve farklılıkların güven içinde bir arada yaşayabildiği kapsayıcı bir toplumsal düzenin kurulmasıdır. Gerçek ve kalıcı barış, özgürlük, eşitlik ve karşılıklı saygı ilkeleri üzerine inşa edilir. Toplumsal barışın temeli; çoğulcu demokrasi, katılımcı yönetim anlayışı, hukukun üstünlüğü ve insan haklarının evrensel değerler çerçevesinde korunmasıdır. Bu değerler etrafında atılacak her adım tüm toplumun ortak geleceği açısından hayati önem taşımaktadır. Cumhuriyet Halk Partisi olarak bu süreçte kullanılan dilin birleştirici, kapsayıcı ve umut verici olması gerektiğine inanıyoruz. Barışı konuşmak, barışı istemek ve barışı inşa etmek hepimizin ortak sorumluluğudur. Bu anlamlı buluşmanın, toplumsal diyalogu güçlendirmesini, karşılıklı anlayışa zemin hazırlamasını ve barış içinde bir gelecek için ortak iradeyi pekiştirmesini temenni ediyorum.”
Ortak mücadele vurgusu
DİB’in mesajında, “İçinden geçtiğimiz otoriter rejim, toplumu nefessiz bırakırken; barış her zamankinden daha acil ve yakıcı bir ihtiyaç haline gelmiştir. Bu koşullarda barış, demokrasi ve toplumsal adalet taleplerini birlikte savunmak yalnızca bir siyasal tercih değil, aynı zamanda tarihsel bir sorumluluktur. Bu sorumluluğun bilinciyle bir araya gelen inisiyatiflerin oluşturduğu ortak zeminler hepimize umut ve güç veriyor. Bu buluşmanın, farklı toplumsal kesimler arasında köprüler kurarak emek, barış ve demokrasi mücadelelerini büyütecek bir zemine dönüşeceğine inanıyoruz” denildi.
İmamoğlu’ndan mesaj
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu mesajında şu ifadelere yer verdi:
“Çözmemiz gereken meselelerin en önemlisi, Kürt meselesidir. Ekim 2024’te başlayan ve örgütün fesih açıklamasıyla devam eden Terörsüz Türkiye süreci, tarihi bir önem taşımaktadır. Türkiye’de barış ancak silahların susması, güçlü bir demokratik siyaset ile toplumun her kesiminin konuşması, taleplerini dile getirmesi ile mümkün olacaktır. Demokrasinin güçlendirilmesi, sürecin sağlıklı ilerlemesi için olmazsa olmazdır. Gerekli idari ve hukuki düzenlemeler geciktirilmeden hayata geçirilmeli, anti-demokratik uygulamalardan acilen geri dönülmelidir. Toplumun herhangi bir kesiminin dışlandığı, muhalefetin baskı altına alındığı bir ortamda gerçek ve kalıcı bir barıştan, toplumsal huzur ortamından söz etmek mümkün değildir.”
Davutoğlu’ndan 10 maddelik öneri
Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu ise mesajında çözüm için 10 maddelik bir öneri sundu. Davutoğlu’nun “Kürt Meselesi: Yeni Bir Demokratikleşme Sürecinin Temel Unsurları” başlıklı önerdiği 10 maddelik çözüm önerisi şöyle:
- Yeni bir zihniyet: Tektipleştirici, ayrımcı ve güvenlikçi zihniyetten uzak, tarihsel hafızamızla uyumlu, demokratik ve çoğulcu bir anlayışa geçiş gereklidir. Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılına girerken, geçmişin travmalarını aşacak yeni bir zihinsel dönüşüm şarttır.
- Ortak ve yerli bir yaklaşım: Kürt Meselesi’ne yönelik çözüm arayışları, dış model ve merkezlerden ziyade, Türkiye’nin kendi tarihsel ve toplumsal dinamiklerine dayanmalı, bize özgü, yerli ve sahici bir dil geliştirilmelidir.
- Sivil, özgürlükçü ve kapsayıcı anayasa: Mevcut 12 Eylül Anayasası’nın yerine, insan hak ve özgürlüklerine dayalı, tüm toplumu kapsayan, sivil ve demokratik bir anayasa inşa edilmelidir.
- Düşünce ve ifade özgürlüğü: Farklılıkların ifade edilebildiği, açık diyalog ve empati zeminlerinin oluşabildiği tam bir ifade özgürlüğü ortamı, kalıcı çözümler için gereklidir.
- İmtiyaza ve ayrımcılığa dayanmayan eşit vatandaşlık: Etnik kimliği, inancı, siyasi görüşü ne olursa olsun tüm yurttaşlarımızın eşit haklara sahip olduğu bir vatandaşlık anlayışı esas alınmalıdır.
- Kapsayıcı muhataplık: Kürt Meselesi’nin çözümü, yalnızca bir kesimin değil, tüm vatandaşlarımızın, tüm siyasi partilerin ve sivil toplumun ortak gündemi olmalıdır. Karşılıklı güvensizlik yerine güven esas alınmalıdır.
- Anadilin eğitimde ve sosyal hayatta kullanımı: Anadilin öğrenilmesi ve kullanımı temel bir insan hakkıdır. Türkçeyle birlikte Kürtçenin de eğitimde ve kamusal hizmetlerde kullanılmasının önündeki engeller kaldırılmalıdır.
- Demokratik yerel yönetimler: Merkezi vesayet mekanizmalarının yerine, demokratik meşruiyete dayalı ve yerinden yönetime imkân tanıyan bir yerel yönetim sistemi inşa edilmelidir. Seçilmişlerin yargı kararı olmadan görevden alınması ve kayyum atanması uygulamaları son bulmalıdır.
- Sınır ötesindeki Kürtlerle sağlıklı ilişkiler: Türkiye, komşu ülkelerdeki Kürtleri bir tehdit değil; bölgesel barışın, istikrarın ve ortak geleceğin paydaşı olarak görmeli, dışlayıcı değil kapsayıcı bir vizyon geliştirmelidir.
- Yeni bir sosyo-ekonomik kalkınma stratejisi: Özellikle gençlerin ve kadınların bölgeye dair umutlarını yeniden canlandıracak, tarım, hayvancılık, eğitim ve teknoloji odaklı bölgesel kalkınmayı hedefleyen bütüncül bir strateji geliştirilmelidir.
Kaynak: MA