Dünya Basın Özgürlüğü Günü’ne ilişkin açıklama yapan MKG, ‘Gerçeklerden korkanlar değil, gerçeği yazanlar konuşacak’ dedi
Mezopotamya Kadın Gazeteciler Derneği (MKG), 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü dolayısıyla yazılı bir açıklama yayımladı. “Sözümüz var, kalemimiz var, vazgeçmiyoruz” başlıklı açıklamada, Kürdistan ve Türkiye’de 3 Mayıs’ın bir kutlama günü olmaktan çok, bir direniş ve yüzleşme günü haline geldiği vurgulandı.
Basın özgürlüğünün evrensel bir insan hakkı olduğunun altı çizilen açıklamada şu ifadelere yer verildi:
“Ancak Türkiye’de gazetecilik faaliyeti yürütenler, özellikle Kürt basınında çalışan, kadın gazeteciler, sürekli bir tehdit altında yaşamaktadır. Gerçekleri açığa çıkarmak isteyenler; soruşturmalara, gözaltılara, tutuklamalara, saldırılara, dijital sansüre ve itibarsızlaştırma kampanyalarına maruz kalıyor. İktidarın politikalarını eleştiren her haber ‘suç’ sayılıyor; muhalif medyanın sesi kısmaya çalışılıyor.
Gazetecilerin sesi kesilirse toplumun vicdanı körleşir
Gazeteciler ise bu baskıyı çok daha katmanlı yaşıyor: Hem politik kimlikleriyle hem de cinsiyetlerinden ötürü hedef alınıyorlar. Kadınların sözünü görünür kılan, toplumsal cinsiyet eşitsizliğini ifşa eden haberler; devletin, erkek egemen medyanın ve güvenlik aygıtlarının baskısıyla karşılaşıyor. Biz, Mezopotamya Kadın Gazeteciler Derneği olarak, her 3 Mayıs’ta aynı gerçeği hatırlatıyoruz ve diyoruz ki; ‘Basın susturulursa, halk susturulur’ ve ‘kadın gazetecilerin sesi kesilirse, toplumun vicdanı körleşir’. Biz buna izin vermeyeceğiz.
Bir yılda 118 gazeteci gözaltına alındı
2024 yılı boyunca gazetecilere yönelik birçok hak ihlali yaşandı. Bu ihlallerin yanı sıra gözaltı ve tutuklamalar da yıl boyunca devam etti. 2024’te en az 118 gazeteci gözaltına alındı, 26’sı tutuklandı, 30 gazeteci fiziksel saldırıya uğradı, 5 bin 260 habere erişim engeli getirildi. Bu tablo, Türkiye’de basın özgürlüğünün yalnızca ihlal edilmediğini, aynı zamanda kadın gazeteciler özelinde kurumsal bir sindirme politikası haline getirildiğini açıkça ortaya koymaktadır.
Gerçeğin izini sürüyorlardı
2024 yılında, gazetecilik faaliyetleri nedeniyle hayatını kaybeden meslektaşlarımızı saygıyla anıyoruz: Hêro Bahadîn ve Gulistan Tara: 23 Ağustos 2024’te, Süleymaniye’de gazetecilerin bulunduğu araca düzenlenen SİHA saldırısında katledildiler. Cihan Bilgin ve Nazım Daştan, Kuzey ve Doğu Suriye’deki gelişmeleri takip ederken, Türkiye’ye ait bir SİHA tarafından hedef alınarak katledildiler. Bu saldırılar, gazetecilerin yaşam hakkının nasıl ihlal edildiğini gözler önüne seriyor. Onlar, yalnızca gerçeğin izini sürüyorlardı. Biz, onların bıraktığı yerden devam edeceğiz.
Tutuklu gazeteciler serbest bırakılsın
Biz, Mezopotamya Kadın Gazeteciler Derneği olarak, tüm tutuklu gazetecilerin derhal serbest bırakılmasını, gazetecilere yönelik baskı, şiddet ve hedef göstermelere son verilmesini, basın ve ifade özgürlüğünün tüm yurttaşlar için anayasal güvenceye alınmasını talep ediyoruz.
Çünkü halkın haber alma hakkını savunmak suç değil, onurdur.
Hakikatin karanlıkta kaybolmasına izin vermeyeceğiz
Bizler, Mezopotamya’nın topraklarında gerçeğin izini süren kadınlar olarak, hakikatin karanlıkta kaybolmasına izin vermeyeceğiz. Erkek egemen medyaya, devlet baskısına ve sistematik sansüre karşı her şartta kalemimizi, kameramızı, sesimizi koruyacağız.
Gerçeklerden korkanlar değil, gerçeği yazanlar konuşacak!”
DEM Parti: Gazetecilik tehdit altında
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi DEM (Parti) Basın, Yayın ve Propaganda Komisyonundan Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Tayip Temel, 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü dolayısıyla Kürtçe ve Türkçe yazılı açıklama yaptı. “3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü kutlu olsun” başlığı ile yapılan açıklamada, “Birleşmiş Milletler (BM) tarafından 1993 yılında alınan kararla 3 Mayıs, ‘Dünya Basın Özgürlüğü Günü’ olarak kabul edilmiştir, ancak Türkiye’de bir kutlama günü olmaktan çok uzaktır” denildi.
Açıklamanın devamında şu ifadelere yer verildi:
“Baskı ve sansür, keyfi gözaltı ve tutuklamalar, işkence ve katliamlar gazetecilik mesleği açısından tehdit oluşturmakta ve halkın haber alma hakkına ağır darbe vurmaktadır. Hakikati dile getiren, halkın sesi olmaya çalışan gazeteciler ya susturulmakta ya da kriminalize edilmektedir. Uluslararası Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) Örgütünün Dünya Basın Özgürlüğü Endeksine göre Türkiye, bu yıl gazetecilere yönelik baskılar ve saldırılar konusunda 180 ülke arasında 159’uncu sıraya gerilemiştir.
15 gazeteci katledildi
Türkiye’de gazeteciler, özellikle de muhalif ve Kürt gazeteciler yıllardır ağır baskı, tehdit ve tutuklamalarla susturulmak istenmektedir. Bugün hala onlarca gazeteci cezaevindedir. Gazetecilerin yaşam hakları da kimi zaman doğrudan hedef alınmaktadır. Irak Federe Kürdistan Bölgesi ile Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik askeri saldırılarda son beş yılda 15 gazeteci katledilmiştir. Bu gazeteciler savaş suçlarını, sivil ölümleri, kadın katliamlarını, zorunlu göçleri, yıkımı ve sansürlenen hakikatleri belgeledikleri için hedef alınmıştır.
Basın şehitlerini anıyoruz
Tüm bu saldırılara rağmen Türkiye’deki özgür basın geleneği ve bu geleneğin mirasçısı olan gazeteciler hakikati halka ulaştırmaktan geri durmuyor, kamera ve mikrofonlarını özgürlük ve demokrasi için kullanmaya devam ediyor. DEM Parti olarak, barışın ve demokratik toplumun inşasında üzerlerine düşen görevi layığıyla yerine getiren gazetecileri selamlıyor; Metin Göktepe, Gurbetelli Ersöz, Hrant Dink, Apê Musa, Nagehan Akarsel, Nazım Daştan ve Cihan Bilgin başta olmak üzere özgür basın şehitlerini saygıyla ve minnetle anıyoruz. Hakikatin izinde koşmaya devam eden ve ne pahasına olursa olsun halkın haber alma hakkına sahip çıkan özgür basın emekçilerinin Dünya Basın Özgürlüğü Günü kutlu olsun.”
HABER MERKEZİ