Bask toplumu, ETA’nın fesih kararını olumlu gördü; çünkü bu, yeni bir demokratik dönemin kapısını açtı. Ancak beklenen ölçüde değişim yaşanmadı. İspanya ve Fransa, adeta hiçbir şey olmamış gibi davrandı. Bu öfkeye neden oldu
Bask sorununun oluşum süreci, İspanya İç Savaşı’nın ardından şekillendi. Cumhuriyetçiler ile Milliyetçiler arasında yaklaşık üç yıl süren savaş sonrasında, faşist lider Franco’nun 1939’dan 1975’teki ölümüne kadar kurduğu diktatörlük rejimi ülkedeki farklı topluluklara baskı uyguladı. Bu baskıların en görünür hedeflerinden biri, kültürel ve sosyal açıdan İspanyollardan ayrışan Bask topluluğuydu. Franco döneminde Basklıların tarihsel, kültürel ve sosyal hakları ile özerk statüleri engellendi; Baskça kamusal alanda yasaklandı. Dil, yalnızca yasadışı olarak faaliyet gösteren okullarda, “Ikastolak”larda öğretilebiliyordu. Bu baskı ve asimilasyon politikaları sürerken, Bask halkının bağımsızlık talebi giderek örgütlü bir harekete dönüştü. Üniversiteli öğrencilerden oluşan bir grup, 1959’da Bask Yurdu ve Özgürlük (ETA) örgütünü kurdu. ETA, 1968’den itibaren Bask bölgesinin bağımsızlığı için İspanyol askeri ve sivil bürokrasisini hedef alan silahlı mücadeleyi başlattı. Franco’nun ölümünden sonra başlayan ve “Demokrasiye Geçiş” olarak adlandırılan süreçle birlikte, 1978’de Kral Juan Carlos Bask sorununu demokratik yollarla çözme arayışına yöneldi. İspanya devleti içinde özerklik paketleri hazırlandı ve Bask Parlamentosu kuruldu. Olağanüstü hal uygulamaları ve çatışmalar, bölgedeki siyasi atmosferi belirlemeye devam etti.
Bu dönemde, farklı siyasi hareketler etrafında şekillenen Bask bağımsızlık mücadelesinin en tartışmalı olanı Herri Batasuna’ydı. 1978’de kurulan parti, sosyalist ve bağımsızlıkçı bir program benimsedi. ETA’nın siyasi kolu olduğu iddialarıyla açılan davalar sonucunda parti, 2001 yılında ismini Batasuna olarak değiştirdi ve yerel seçimlerde yaklaşık yüzde 15 oy aldı. Ancak 2003’te İspanyol hükümeti tarafından, ETA ile ilişkili olduğu gerekçesiyle kapatıldı.
ETA, 20 Ekim 2011’de silahlı mücadeleyi kesin olarak sona erdirdiğini, 2018’de ise kendini feshettiğini açıkladı. Batasuna’nın yasal halefi Sortu, diğer bazı sol partilerle birlikte EH Bildu ittifakının bir parçası olarak siyasi alanda varlığını sürdürdü. Arnaldo Otegi liderliğinde EH Bildu, bugün İspanya Parlamentosu’nda beş, 75 üyesi olan Bask Özerk Bölgesi Parlamentosu’nda ise 21 milletvekili ile temsil ediliyor. Bask Parlamentosu’nda ikinci büyük parti konumundaki EH Bildu’nun milletvekillerinden Oihana Etxebarrieta ile 2011’de ETA’nın feshi sonrası süreci, partisinin politikalarını, Bask toplumunun içinde bulunduğu siyasi koşullarına ilişkin Yeni Özgür Politika gazetesinden Devriş Çimen’in sorularını yanıtladı.
- ETA, 2011’de silahlı mücadeleyi sona erdirdiğini açıkladı. O günden bu yana neler değişti? Siyasi ve toplumsal söylemde bir dönüşüm oldu mu?
Son 15 yılda Bask toplumu ciddi biçimde değişti. Toplumun büyük çoğunluğu, barış içinde bir arada yaşamayı seçti; farklı düşünen insanları anlamayı ve onlara saygı duymayı tercih etti. Hala ETA’nın bitişini kabullenemeyen ve barış ile birlikte yaşamı zorlaştırmaya çalışan bazı kesimler var, ancak bunlar artık azınlıkta. Yine de önümüzde uzun bir yol olduğunu kabul etmeliyiz. Pek çok yetkili ve siyasi parti, Bask çatışmasındaki sorumluluklarını üstlenmiş değil. Biz ise tüm mağdurlar için tanınma ve onarım hakkını savunuyoruz.
ETA’nın silahlı mücadeleyi sona erdirmesiyle başlayan yeni demokratik dönemde Bask Ülkesi’nde bazı şeyler değişti. Bask Ülkesi siyasi açıdan “olağandışı” bir yer. İspanya’da ve Avrupa’da faşizm yeniden güç kazanırken, Bask’ta bunun neredeyse hiçbir karşılığı yok; ne sokakta ne de kurumlarda. Burada ilerici ve kendi kaderini tayin etmek isteyen bir çoğunluk var ve bizim görevimiz, bu çoğunluğun iradesi ve ihtiyaçları doğrultusunda çalışmak. Genel olarak, Bask Ülkesi’nde silahlı çatışma dönemi kapandı. Toplum bu süreci geride bıraktı. Ancak İspanya devleti bu defteri kapatmak istemiyor; çünkü bunu siyasi ve seçimsel açıdan hala bir araç olarak kullanıyor.
- Bask toplumu ve siyaseti bugün, silahlı mücadelenin sona ermesini ve ETA’nın feshini nasıl değerlendiriyor?
Bask toplumu, ETA’nın fesih kararını gerekli ve olumlu bir adım olarak gördü; çünkü bu, ülkede yeni bir demokratik dönemin kapısını açtı. Karar o dönemde umutla karşılandı ve bugün de genel görüş büyük ölçüde aynı. Hatta birçok kişi, bu adımın çok daha önce atılması gerektiğini düşünüyor. O dönem büyük bir umut havası vardı, ancak beklenen ölçüde değişim yaşanmadı. İspanya ve Fransa hükümetleri, ETA’nın dağılmasına karşılık hiçbir adım atmadı; adeta hiçbir şey olmamış gibi davrandılar. Bu ilgisizlik ve iyi niyet eksikliği, Bask toplumunda hayal kırıklığına ve öfkeye neden oldu.
- ETA’nın ve Bask direniş hareketinin taleplerine ne oldu? Bugün hala geçerli mi?
Bizim önceliğimiz, Bask Ülkesi’nde özgürlük ve eşitliği savunmak. Her zaman rehberimiz bu oldu. ETA’nın faaliyet gösterdiği dönemle bugünün koşulları tamamen farklı; bunu anlamak, geçmişte yaşananları doğru bir şekilde değerlendirmek için çok önemli.
Toplum da değişti. İnsanlar, neredeyse 15 yıl geçmesine rağmen bazı siyasetçilerin hala ETA’yı bir bahane olarak kullanmasından bıkmış durumda. Bask toplumu artık ileri bakmak istiyor. Biz de demokratik yollarla çalışmaya, halkımıza ve ulusumuza daha iyi bir gelecek sunmak için mücadele etmeye devam edeceğiz.
- Bask toplumunun, İspanya devleti ve hükümetinden talepleri neler?
Öncelikle, bugün Bask toplumunun büyük çoğunluğu, Bask mahpusların haklarına saygı gösterilmesi gerektiği konusunda hemfikir. Yani toplum, cezaevlerindeki kişilerin tüm yasal haklardan yararlanmasını talep ediyor, ancak bu hala tam olarak sağlanmış değil. Bask halkının çoğu, silahlı çatışma döneminin sonuçlarının artık tamamen geride bırakılmasını istiyor.
İkinci olarak, Bask toplumu daha fazla egemenlik talep ediyor. Mevcut özerklik düzeyi toplumun beklentilerini karşılamıyor. Yapılan araştırmalar, halkın büyük bir kesiminin kendi geleceğini belirleme hakkını desteklediğini gösteriyor. Bu, çok önemli bir veri. Ayrıca Bask Ülkesi, Avrupa’nın en eski halklarından biri; kendine özgü dili, kültürü ve tarihi var. Bunların korunması ve saygı görmesi en doğal hak.
Son olarak, Bask toplumunun çoğunluğu ilerici bir çizgide. Bu da İspanya hükümetinden sosyal politikaların güçlendirilmesini talep ettikleri anlamına geliyor: Kamusal hizmetlerin geliştirilmesi, tarihsel hafızayla yüzleşme, sosyal ve siyasi hakların genişletilmesi gibi… Bunlar, Bask toplumunun temel talepleri ve biz de bu doğrultuda çalışıyoruz.
- EH Bildu’nun Madrid’deki milletvekilleri, Bask halkının hakları için ne yapıyor?
EH Bildu olarak, Bask toplumunun çıkarlarını korumak için yalnızca yerelde değil, Madrid’de de etkili olmamız gerektiğini uzun zaman önce fark ettik. Bugün hem sosyal hem de ulusal düzeyde bu yönde çalışıyoruz. Sosyal konularda, Madrid’deki diğer ilerici güçlerle iş birliği yapma olanağı görüyoruz. Ulusal meselelerde ise devleti olmayan diğer ulusların temsilcileriyle birlikte hareket ediyoruz. Bu strateji, son yıllarda önemli kazanımlar sağladı; Madrid’de yürüttüğümüz çalışmalar, Bask halkının koşullarının iyileşmesine katkı sağladı. Şu anda en önemli politik önceliklerden biri, Bask dil haklarının korunması. Son dönemde Bask diline karşı açılmış çok sayıda dava ve yargı kararı var. Biz ise dilimizi hem hukuki hem de ideolojik saldırılardan koruyacak sağlam bir yasal çerçeve oluşturmak istiyoruz. Sosyal gündemimizde ise barınma hakkı, kamusal sağlık hizmetleri gibi temel sosyal hakları güvence altına alacak yeni politikaların hayata geçirilmesi talebi öne çıkıyor. Şu anda Bask Ülkesi’nde Gasteiz (Vitoria-Gasteiz) ve Iruñea (Pamplona) olmak üzere iki parlamento bulunuyor. Ancak bu iki kurum da nihai olarak Madrid’deki hükümete ve parlamentoya bağlı. Yetkilerimiz sınırlı; tam egemenlik söz konusu değil. Bu nedenle kırılgan bir durumdayız; merkez hükümet isterse parlamentolarımızın yetkilerini tek taraflı biçimde devralabilir. İşte bu yüzden daha fazla egemenlik talebi, Bask toplumu için hayati önem taşıyor.
- EH Bildu, Bask Ülkesi’nde bu yeni süreçte nerede duruyor? Parlamento ve toplum içinde ne kadar güçlü bir temsil alanına sahip?
EH Bildu her ne kadar görece yeni bir parti olsa da kısa sürede çok geniş bir siyasi tabanı temsil etmeyi başardı. Parti, toplumun birçok kesimiyle bağ kurdu: gençler, sol kesimler, bağımsızlık yanlıları, feminist hareket, çevreciler… Bu başarının iki temel nedeni var: Temsil ettiği siyasi proje ve siyaset yapma biçimi. EH Bildu, halkının özgürlük ve eşitlik içinde yaşayacağı bir Bask Cumhuriyeti için çalışıyor. Bu hedef doğrultusunda daha güçlü sosyal politikalar, daha fazla hak ve hem Bask kurumlarında hem de İspanya’da Bask topraklarının tanınması için mücadele ediyoruz. Bunu da boş vaatlere başvurmadan, dürüstlük ve tutarlılıkla yapmaya önem veriyoruz. Toplum, artık bizim diğer partilerden farklı olduğumuzu görüyor ve bu durum seçim sonuçlarına da yansıyor. Şu anda Bask Özerk Parlamentosu’nda 75 sandalyeden 27’sine, Navarra Parlamentosu’nda 50 sandalyeden 9’una, İspanya Meclisi’nde ise 350 sandalyeden 6’sına sahibiz. Ayrıca Bask Ülkesi’nde en fazla belediyeyi yöneten parti konumundayız. Kısacası, genel oy desteği açısından Bask’ta en güçlü parti biziz. Ancak bu toplumsal ve seçimsel destek, kurumsal güç dağılımına tam olarak yansımış değil. Şu anda önümüzdeki en büyük hedef, bu desteği daha fazla kurumsal güce dönüştürmek.
- Siyasi mahpusların durumu uzun süredir tartışılan ama bir ölçüde de unutulmuş bir konu. Kaç siyasi mahpus var ve durumları nasıl?
Bask siyasi mahpuslarının durumu son yıllarda belirgin biçimde iyileşti. Eskiden yüzlerce, hatta binlerce kilometre uzaktaki cezaevlerinde tutuluyorlardı; bugün çoğu Bask Ülkesi içindeki cezaevlerinde. Şu anda 116 siyasi mahpus bulunuyor: bunların 110’u erkek, 6’sı kadın. 112’si Bask Ülkesi’nde, 4’ü Fransa’da tutuluyor. Ayrıca 3 sürgün ve 15 mülteci var; onların da ülkeye dönebilmesi bir öncelik olmalı. Her ne kadar koşullar iyileşmiş olsa da Bask siyasi mahpusları hala olağan dışı uygulamalara maruz kalıyor. Eğer onlara standart cezaevi yasaları uygulanmış olsaydı, bugün içeride çok daha az sayıda mahpus olurdu ve koşulları daha insanca olurdu.
Bu sorunun çözümü ortak bir sorumluluk. İspanya ve Fransa hükümetleri ile Bask kurumlarının birlikte hareket etmesi gerekiyor. Son yıllarda elde edilen ilerlemede Bask toplumunun rolü belirleyici oldu. Bugün toplumun çoğunluğu, Bask mahpuslarının haklarının savunulmasını destekliyor.
- Kürt Özgürlük Hareketi ile Türk devleti arasında yürütülen barış görüşmeleriyle benzerlikler ya da farklılıklar nedir?
Bask’taki barış süreci iki taraflı bir müzakere süreci değildi; İspanya ve Fransa devletleri ETA’yla bir anlaşma arayışına girmedi. Bugüne kadar Türkiye de benzer bir tutum sergiledi, Kürt hareketinin attığı adımları olumlu karşıladı, ancak gerçek bir barış sürecine girmek istemedi. Bu, iki süreç arasındaki önemli paralelliklerden biri. Bir diğer mesele, silahlı çatışma döneminin sonuçlarının nasıl ele alınacağıyla ilgili. Türkiye’nin barış sürecinde nasıl bir tutum alacağını, özellikle mahpuslar ve mağdurlar konusunda ne yapacağını zaman gösterecek. İspanya ve Fransa bu alanlarda siyasi bir irade göstermedi; bu nedenle çatışma döneminin sonuçlarını hala yaşıyoruz.
- Bask kadınları siyasette ve toplumda nasıl bir rol oynuyor? Kürt Kadın Hareketi ile bir bağları var mı?
Bask feminist hareketi, ataerkil kapitalist sistemi teşhir etme konusunda güçlü bir çalışma yürüttü. Bask’taki büyük çoğunluk, sendikalarla birlikte bir Genel Feminist Grev örgütledi. Bu grevde ev içi bakım emeğinin ve güvencesiz işlerdeki görünmez emeğin hala kadınların omuzlarında olmasını protesto ettiler. Hayatı sürdüren bu görünmez ve güvencesiz emek sayesinde sermaye, gücünü küçük bir azınlığın elinde toplamaya devam ediyor. Aynı şekilde, kadına yönelik şiddetle mücadele de hala temel bir öncelik. EH Bildu’nun kadın politikaları birimi olarak, bu talepleri paylaşıyor ve feminist hareketlerle birlikte mücadele etmeye devam ediyoruz.
Elbette Kürt Kadın Hareketi’nin mücadelesi de bizim için bir örnek olmayı sürdürüyor; direnişlerini tanıyor ve destekliyoruz.
Oihana Etxebarrieta kimdir?
Oihana Etxebarrieta, 1987’de Hondarribia’da doğdu ve Bilbao’da yaşıyor. Gazetecilik eğitimi aldı. Gençliğinden beri Bask feminist hareketinin temsilcilerinden biri. 2016’dan bu yana Bask Parlamentosu Milletvekili ve EH Bildu’nun Feminist Sekreterliği’nden sorumlu.
HABER MERKEZİ









