HDP’nin kayyumlara karşı tutum belgesini açıkladığı toplantıda konuşan Oya Baydar, ‘HDP’nin mevzileri tek etmemesi gerektiğini düşünüyorum’ dedi
HDP’nin kayyumlara karşı tutum belgesini açıklamak üzere Ankara’da düzenlediği toplantı, konukların konuşmalarıyla devam etti. Toplantının katılımcılarından Halkların Demokratik Kongresi Eşsözcüsü Sedat Şenoğlu iktidarın halkların geleceğine ve kazanımlarına göz diktiğini söyledi. Şenoğlu, “Buna izin vermeyeceğiz. Ahlaklı, onurlu, devrimci, halk olmak budur. Ve kayyum darbe ise faşistlere karşı nasıl direniyorsak kayyumlara karşı da öyle direnmemiz lazım. HDP’ye her koşulda görevimizi nasıl yapabiliriz arayışı içerisindeyiz. Derdimiz bu. Bugünleri böyle aşabiliriz. HDP umudun adresi umut dimdik ayakta. Kazılmış en derin yerdedir. Bunu yerinden alamazlar. Mutlaka başaracağız. Yok etmek istedikleri şey demokratik siyasettir. Demokratik siyaset halkın siyaset yapması ve örgütlenmesidir. İşte bunu yok etmeye çalışıyorlar” ifadelerini kullandı.
‘İktidarın oyununa gelmemek gerek’
Ardından konuşan gazeteci- yazar Oya Baydar, Kürt olmadığını HDP üyesi de olmadığını belirterek, bireysel vicdani ve ahlaki bir konu olarak gördüğü için bu toplantıya geldiğini vurguladı. HDP’nin ülkenin ve bölgenin geleceğinden kararlarıyla sorumlu olacağına dikkat çeken Baydar, “HDP ve demokratik siyaset üzerindeki bu ağırlığın öfkelere sebep olduğunu görüyoruz. Bugünlerde tartışılan HDP’nin sine-i millete dönmesi dönmemesi konusu var. Ülkenin ve bölgenin yakın geleceği için HDP’nin mevzileri tek etmemesi gerektiğini düşünüyorum. Bu düşman demeyeceğim ama iktidarın çekmek istediği yer. Onun oyununa gelmemek gerektiğini düşünüyorum. Haddim olmayan bir şey ama bunu bir yurttaş olarak söylüyorum” dedi.
HDP’ye sahip çıkma çağrısı
Siyasetçi ve ekonomist Nesrin Nas da Kürt sorunun çözümünün önemi vurguladı. HDP’ye ve tüm haklarına sahip çıkılmazsa yarın hiç birimizin savunacak hakkının kalmayacağını söyleyen Nas, “Umut etmek meydan okumak risk almaktır. Otoriter rejimler umudu öldürerek kendilerine alan açarlar. Asla alışamayacağımız dediğimiz şeylere bizi alıştırarak devam ederler. Sonunda herkesin yolundan çekilmesine zorlarlar. Bir kez bunu yaptığınız zaman tüm kazanımlarınız elinizden alırlar. En başta hukuk dışılığı ve anayasayı yok saymaya hayır diyerek bir yurttaş olarak haklarımıza sahip çıkmakla olur. Buradan diğer siyasi partilere ve demokratik bir hukuk devletinde barış içerisinde özgür yaşam hayali olan herekse sesleniyorum. Kayyım atamaları sadece HDP’nin sorunu değil başta ana muhalefet olmak üzere yerel yönetime son verecek bir deneme sürüşüdür” diye belirtti.
‘Kürt halkı ve kazanımları yok sayılıyor’
Demokratik Toplum Kongresi Eşbaşkanı Berdan Öztürk, Türkiye’nin faşizmle yönetildiğini belirtti. Türkiye Cumhuriyet’inin kurulduğu günden bu yana Kürt halkı ve kazanımlarının yok saydığını kaydeden Öztürk, “Bugün Rojava’ya yapılan saldırının temelinde de bu vardır. Rojava’da Kürt halkının kazanımlara yoğun bir saldırı var. Türkiye’de Kürt halkının ve Türkiye halklarının kazanımları bu faşist iktidar tarafından bir saldırı altındadır” dedi.
‘Belediyeden çekildiği zaman önüne ayrı bir yol çıkacaktır’
Kürdistan Komünist Partisi Genel Başkanı Sinan Çiftyürek, çekilmeyi doğru bulmadıklarını ve böyle bir karar alınması halinde ise bundan en mutlu siyasetin AKP- MHP siyaseti olacağını vurguladı. Kürdün seçildiği yerlerden çekilmesi, Saadet Partisi’nden CHP’den farklı olduğunu söyleyen Çiftyürek, “Belediyeden çekildiği zaman önüne ayrı bir yol çıkacaktır. O yüzden çekilmeyi bir değil 10 defa düşünmek lazım” dedi. ‘Devlet Kürt halkının siyaset şekline değil, siyaset yapmasına karşı’ olduğunun altını çizen Çiftyürek, “Dağda silah tutacağına ovada siyaset yapsın diyorlardı. Son 6 aydan bu yana siyaset kadrosunu tasfiye ediyor. Ben Meclis’ten ve belediyelerden çekiliyorum ama bir şartla; siyaset yapma hakkımızı, kendi kimliğimizle yeni bir Anayasayı Saadet ve CHP’de dahil olmak üzere tüm demokrasi güçlerinin önüne koyuyoruz. Gelin bunu omuzlayalım ve Kürdistan özgürlük mücadelesini önüne açalım denilecekse bu şartla sinei millet olabilir” ifadelerini kullandı.
‘Saygısızlığın ve güvensizliğin ifadesi’
Demokrasi İçin Birlik Girişimi Sözcüsü Rıza Türmen’in de toplantıya gönderdiği mesaj paylaşıldı. Türmen mesajında, “Seçilmiş belediye başkanlarının görevden alınarak yerlerine vali ve kaymakamların atanması, başka bir deyişle halk iradesinin yerine iktidarın iradesinin geçirilmesi halka saygısızlığın ve güvensizliğin bir ifadesidir. Görevden alınan belediye başkanlarının yerine belediye meclislerinin seçim yapmasına izin verilmemesi de bu saygısızlığın ve güvensizliğin göstergeleridir. Bu tutumuyla, demokrasiyi seçim sandığına indirgeyen AKP iktidarı demokrasiyle olan son bağlantısını da koparmıştır. Yapılan şey Anayasa 127’nci maddeye, Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartına açıkça aykırı, keyfi bir tasarruftur. Demokrasiden yana olan bütün güçlerin buna karşı çıkması etik bir yükümlülüktür” ifadelerini kullandı.
‘Mutlaka kazanacağız’
Kayseri Cezaevi’nden toplantıya mektup gönderen yerine kayyum atanan Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkanı Selçuk Mızraklı’nın mektubu okundu. Mızraklı, mektubunda şunları söyledi:
“Hepimiz tanığız, kurulduğu günden itibaren HDP’ye karşı her türlü saldırı var. Bundan ötürü diyoruz ki, kim nereden saldırıyorsa HDP odur! Çok kimlikli HDP, gelen saldırılara da cevaptır. Hor görülen işçinin sahip çıkılan emeği, enerjisi hapsedilen gençliğin dinamizmi, alanlardan koparılmak istenen kadının sesi, bireyselleştirilen toplumun kolektif hafızası, tek kişiye sığdırılan siyasete karşı demokratik toplum siyaseti bizim alın terimiz, gururumuz, mücadele sebebimizdir. HDP’nin zemini sağlamdır. Bu zemin üzerine inşa edilen her gerçeklik, gücünü zeminin sağlamlığından alır. Çünkü HDP, mecrasını, yolunu bulmuş bir su misali, hakikat peşinde olanların dayanışmasından başka bir şey değildir Yerelden başlayan demokrasi her şeyden önce siyasete, yaşama, doğaya, toplumsallığa özgür ve eşit yaklaşımın adıdır. Bugün her açıdan çürüyen, toplumsal meşrutiyetini yitiren, toplum karşıtı politikalarını AKP-MHP bloğu olarak birleştiren bu yeni sistem, biraz daha ayakta kalabilmek adına savaşı kutsamakta, ayrıştırıcı politikalar ile HDP’yi sürekli hedef yaparak Kürt-Türk barışına izin vermemektedir. Demokratik siyasetin yaşamsallaştırılması için daha çok çalışmak gerektiği ortadadır. Ulusal birlikteki ısrarımız buradan geliyor! Kördüğüm zamanlardan geçerken, ulusal birlik umuttur. Bu umudun büyütücüsü, en azimli koruyucusu da HDP’dir.
Önemli tartışma ve görüşlerin olacağı bu toplantıdan çıkacak sonuç ne olursa olsun demokratik siyasete hizmet edeceğinden, toplumu savunma ekseninde ele alınacağından şüphemiz yoktur. Bu toplantının yeniden buluşmalara, merhabalaşmalara ve mücadele alanlarına zemin olması bizim tek temennimizdir. Bu açıdan herkesi mücadelenin sıcaklığı ile selamlıyor, sevgilerimizi iletiyoruz ve mutlaka kazanacağız diyoruz.”
Kaynak: MA